Tam tamına koskoca 6 yıl oldu  Neşet Ertaş aramızdan ayrılalı. Kendi ifadesi ile ‘Ayaklar türabı gönüller hizmatçısı’, büyük halk ozanı vefatının ardından ne kadar yıl geçerse geçsin 7'den 70'e herkeste bıraktığı iz aynı. Halk ozanlığını 21. yy'a taşıyan büyük üstat aslında kendinden sonrakilere özellikle biz gençlere yapabileceği en büyük iyiliği yapmıştır. Yüreğine bir Neşet Ertaş türküsü dokunmamış var mıdır acaba bu hayatta?  Öyle ya da böyle herkesin hayatına bir nebze dokunmuştur Neşet Ertaş parçaları.. Evvelim Sen Oldun Ahirim Sensin, Gönül Dağı,Yalan Dünya, Neredesin Sen ve daha niceleri...  Aslına bakılırsa bir genç olarak son dönem sanatçılarından ve şarkılarından o kadar rahatsızım ki. Sözleri, klipleri yüreğe dokunmaktan çok, daha çok belden aşağıya kayıyor. Neşet Ertaş'ın, halk ozanlarımızın ve eski şarkılarımızın kıyısından köşesinden dahi geçmiyor. Bir gün gazetecinin biri sorar Neşet Ertaş’a… ‘Neden yeni türküler sizinkiler gibi kalıcı olamıyor?’ Neşet Ertaş  her zamanki  tavrıyla cevap verir: ‘Biz çekmediğimiz çilenin türküsünü yakmayız'' Süleyman Demirel zamanında devlet sanatçılığı teklif edildiğinde, ''Devlet sanatçısı olmak ayrımcılığa yol açar, ben halkın sanatçısı kalmayı tercih ederim'' diyerek bu unvanı ve devletten para almayı reddeden kaç tane sanatçı kalmıştır ki? ''Aşk biterse yorulur insan,ben ne zaman ölürsem, Neşet yoruldu desinler''   demiş büyük üstad..Hastalığı baş gösterince Almanya'nın yolunu tutmuş, alkol ve sigara yüzünden geçirdiği felç yüzünden 1978 yılında parmaklarını kullanamaz olmuştur. Müzik çalmak dışında bir mesleği olmadığı için artık işsiz ve parasız kalmıştır. 1979 yılında kardeşinin daveti üzerine Almanya’ya tedavi olmaya gitmiştir. Bir müddet sonra da çocuklarını yanına aldırmıştır. Burada gerek çocuklarının eğitim hayatı gerekse başladığı müzik çalışmaları sebebiyle uzun süre kalmıştır. 2000 yılında İstanbul konseriyle geri dönerek sevenlerini yarı yolda bırakmamıştır. Bozlak ustası Neşet Ertaş, UNESCO tarafından Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında Yaşayan İnsan Hazineleri Türkiye Ulusal Envanteri'ne alınarak "yaşayan insan hazinesi" kabul edildi. Eserlerinde Anadolu insanının acısını, özlemini kederini,sevincini böyle güzel işleyen biri olarak hepimizin hazinesi oldu. Sen ağladın canım ben ise yandım Dünyayı gönlümce olacak sandım Boş yere aldandım, boş yere kandım Rengi gözümde solan dünyada'da derken çarptı gözümüze dünyanın, sevginin, yaşanan boş günlerin acısını. Neşet Ertaş, şahsen bana derdimle yüzleşmeyi, derdimle güzelleşmeyi öğretti en çok. Bir röportajında  ‘İnsanın derdi ne kadar büyük olursa gülüşü o kadar sıcak olurmuş, o dert güzelleştirirmiş onun yüreğini. Öyle derler, bizim buralarda. O derdin büyüklüğü neye göre ölçülür, biçilir bilmem ben. Fakat birinin gülüşünün sıcaklığını hissettim mi, anlıyorum ki derdi çok. Güzelleşmiş derdiyle’ dediğini okumuştum işte o günden beri ben de derdiyle güzelleşenlerdenim. Ölümünün 6. yılı olsa da her geçen yıl önemini daha da kavradığımız miraslar bıraktı bize Bozkırın Tezenesi.. Saz bıraktı, söz bıraktı, gelecek nesile alçak gönüllülüğün, naifliğin özünü bıraktı. Ruhu şad, mekanı cennet olsun. Saygı ve sevgiyle...  

Editör: TE Bilisim