Hiçbir kültür durduğu yerde durmamış, gelişmiş, gelişirken etkileşime girmiş ve başka kültürlerle yoğrulmuştur. Çünkü “İnsan, kendi varlığının gerçek bilincine diğer insanlarla kurduğu ilişkiler aracılığıyla ulaşır. Kendisinden yola çıkar ve başka insanların içinden geçer, tekrar kendine döner. Böylece dünya sadece bireyin değil, bütün insanların ortak malı haline gelir.” (Düşünce Tarihi ve İnsan Doğası, Prof. Dr. Ayhan Aydın, Gendaş Kültür Yayınları, 2004, s. 274) Arınma diğer bir deyişle ruhi temizlenme de dini-mitolojik sistemlerde eski hayattan sıyrılarak yeni bir dünyaya geçmek, statü atlamaktır. Manevi temizlenme aslında bir değişimdir. Dini-mitolojik versiyonlarda bu temizlenme, parçalanarak etin yenilmesi, iç organların yıkanması, yutulup çıkarılma, mağarada ya da kuyuda çile çıkarma gibi yollarla karşımıza çıkar. Bu değişimin yaşandığı yerler ise hep özel mekânlardır. Kimilerinin kapısında, “Kendini Bil” yazar. Bu cümle aslında Apollon’un kehanet merkezi Delphi Tapınağı’nın kapısında da yazılıdır. Delphi, Yunan tanrıları Apollon ve Athena’ya ibadet edilen bir alandır. Tapınağın ortasında, dünyanın göbeği olarak tanımlanabilecek Omphalos taşı vardır ve bu merkez dünyanın ve evrenin merkezi olarak yüceltilir. Apollon için yazılan şarkılarda, Apollon’un tapınağa yunus şeklinde, sırtında Girit papazlarını taşıyarak gelişi anlatılır. Bir efsaneye göre, kuzeyden Delphi’ye yürüyen Apollon, Tempe’de kutsal defneyaprağını toplamak için durur. Apollon’un gelişi şenliklerle kutlanır. Kutlamalarda ise Apollon’a ait oyunlarda kazananlar, ödül olarak Tempe’den toplanmış defneyaprağı tacı alır. (Platon, Devlet, Bordo Siyah Yayınları, İstanbul, 2010, s. 21 ve www.wikipedia.org) “Merkez, orta, göbek simgeselliği mutlaka kozmolojik bir kavram değildir. Başlangıçta her kutsal mekân, kutsallığın insana gözüktüğü ve dünyamıza ait olmayıp başka yerlerden, en başta da gökten gelen gerçeklikleri ya da güçleri, kişilikleri dışa vuran her yer merkez yani kattan kata geçişin mümkün olduğu yer sayılıyordu.” (Mircea Eliade, Şamanizm, İmge Yayınları, 2. Baskı, Ankara, 2006, s. 292) Bu nedenle arınma işlemine tabi tutulacak adaylar bu mekânlarda önce maskeli kişilerle karşılaşır. Bu, ilkel toplumlardan miras alınan bir öğretidir. Çünkü ilkel toplumlarda ve dünyanın pek çok yerinde yüzü boyamak, maske takmak ataları temsil etmektir. Yani ölü ruhları bedenine almanın en basit yoludur. Adaylara kuzey yönü işaret edilir. Hem merkezin koordinatlarını belirlemek hem de seçilmişin arınma sonrası gelişimi açısından kuzey önemlidir. Yaşadığımız gezegenin çekirdeğinde gerçekleşen birtakım olaylar nedeniyle dünya, manyetik bir alana sahip olmuştur. Manyetik alanın doğrultusunun yere tam dik geldiği nokta kuzeydir ve manyetik alan çizgileri, kuzeyden güneye doğrudur. Demir, manyetik olarak disipline edilebilir bir atomik dizilişe sahiptir. Ama müdahale edilmediği sürece asla doğru yönü gösterme yetisi yoktur. Belirli bir süre manyetik alana maruz kaldığında mıknatıssı özellikler göstermeye başlar. Pusulanın bulunmasından önce denizcilerin en önemli yol göstericisi, sabit duran Demirkazık ya da Kuzey Yıldızı olarak da adlandırılan Kutup Yıldızı idi. Çünkü “Dünya’nın dönme ekseninin kuzeydeki yani bulunduğumuz yarımküredeki uzantısı Kutup Yıldızı’ndan geçer. İşte bu nedenle sadece Kutup Yıldızı’nın gökyüzündeki yeri sabittir.” (Güney Kutbu’nda çıplak gözle görülebilen en yakın yıldız Sigma Oktans’tır. Bu yıldızın parlaklığı da çıplak gözün görme sınırına yakın olduğundan yerleşim yerlerinden görünmesi neredeyse olanaksızdır. Bkz. Kutup Yıldızı, Alp Akoğlu, Bilim ve Teknik, Sayı 498, Ağustos 2008, s. 14-17) “Eski Türk düşüncesine göre, (…) Kutup Yıldızı, Tanrının ışıklı ülkeleri olan yüksek gökle yeryüzünü birleştiren kutsal bir kapı idi. ‘Orası, gökle yeri, ruh âlemi ile maddi dünyayı ve aynı zamanda insanla Tanrıyı birbirinden ayıran bir sınır idi.’” (Cihangir Gener, Ezoterik Bâtıni Doktrinler Tarihi, 10. Baskı, Ankara, 2004, s. 214-215) Devam edecek…  

Editör: TE Bilisim