Müze olduktan sonra halkın ziyaretine açılan Ulucanlar Cezaevi’nin her yıl yapılan yoğun ziyaretçi sayısında, bu yıl Koronavirüsten kaynaklı ciddi düşüş yaşandı. Pandemiden dolayı yaklaşık 2,5 ay kapalı kalan Ulucanlar Cezaevi Müzesi, ziyaretçi sayısında yüzde 60 düşüş yaşadı. Ulucanlar Cezaevi Müzesi, yüzde 60 düşüşe rağmen yine de en çok ziyaret edilen müzeler arasında ilk sırada yer alıyor. 2019 yılının ilk 7 ayında 188 bin 167 kişinin ziyaret ettiği Ulucanlar Cezaevi Müzesini, 2020 yılının ilk 8 ayında 106 bin 345 kişi ziyaret etti. Müze, açıldığı 2011 yılından beri ise 1,5 milyonun üzerinde vatandaşa kapılarını açtı. Koronavirüsten dolayı 10 Mart-1 Haziran tarihleri arasında kapalı kalan Müzeyi; Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında 34 bin 867 kişi ziyaret etti. Müzenin en çok ziyaret edildiği ayların Haziran, Temmuz ve Ağustos olduğunu belirten Müzeden Sorumlu Zübeyde Uzunoğlu, bu yoğun aylarda virüsten kaynaklı ziyaret sayısında yüzde 60 gibi bir düşüş olduğunu söyledi. Uzunoğlu, bu düşüşe rağmen en çok ziyaret edilen müze sıralamasında birinci olmaya devam ettiklerini de vurguladı. Açıldığı günden bu yana ziyaretçi rekoru kıran Ulucanlar Cezaevi Müzesi’ne gösterilen ilgi her geçen gün artıyor. Sadece Ankara’dan değil, Türkiye’nin dört bir tarafından gelen ziyaretçiler müzeye büyük ilgi gösteriyor. Mahkumların 2006 yılında başka cezaevlerine tahliye edilmesi ile birlikte tamamen boşalan Ulucanlar Cezaevi, birçok tartışmadan sonra 2009 yılında Altındağ Belediyesi’ne devredildi. 2009 yılında restore edilmeye başlanan ve 2011 yılında halkın ziyaretine açılan Ulucanlar Cezaevi Müzesi, ziyarete açıldığı günden beri 1,5 milyondan fazla ziyaretçiye kapısını açtı. 65 YAŞ ÜSTÜ VE ENGELLİLERE ÜCRETSİZ Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde gezi, rotası belli bir programla gerçekleştiriliyor. Gelen ziyaretçiler 10 veya 20 kişilik gruplar halinde içeri alınıyor ve rehberler eşliğinde gezi başlıyor. Koğuşların, zindan ve tecrit odalarının, ”hilton” olarak tabir edilen, ünlü mahkumların kaldığı koğuşun ve avluların gezilmesinin ardından gezi, mahkumların banyo yaptığı hamam ve ”dar ağacının” bulunduğu bölümle son buluyor. Müzede görevli rehberler, ziyaretçileri müzenin geçmişi ve yakın tarihi hakkında bilgilendirerek, onların sorularını yanıtlıyor. Ulucanlar Cezaevi Müzesi, pazartesi hariç haftanın her günü, 10.00-17.00 saatlerinde gezilebiliyor. 65 yaş üstü ve engellilere ücretsiz olan Müze, öğrenci ve öğretmenler için 2, diğer ziyaretçiler için ise 7 lira. TARİHÇESİ Ulucanlar Cezaevi’nin yapılış tarihi, cumhuriyetin ilk yıllarına dayanıyor. 1925 yılında inşa edilen cezaevinin geçmişi, Türk siyasi hayatından kesitler sunuyor adeta. Yapılan tarihsel araştırmalar doğrultusunda ulaşılan 1960 tarihli Merkez Cezaevi Müdürlüğü ve Milli Emlak Müdürlüğü arasında geçen yazışma belgelerine göre şehir planlamacısı Alman Carl Christoph Lörcher’in önerisi ile Ulucanlar Cezaevi; 1925 yılında İçişleri Bakanlığınca “Umumi Hapishane” olarak inşa edildi. Carl Christoph Lörcher, bu bölgeyi cezaevi olarak önerirken, nedenini “Özellikle etrafında sürülecek arazi ve tarlaların olması mahpusları faydalı bir çalışmaya sevk etmek, çalışma ile ıslah olmalarını sağlamak ve topluma tekrar kazandırmak için mahallenin meskun ilişkin uygun görülmüştür. “ şeklinde açıklamıştı. Cezaevi, Carl Christoph Lörcher’in önerisi ile bu bölgeye inşa edildi edilmesine ancak, cezaevinde yaşananlar o yıllarda umut edilen gibi olmadı. 1925 yılında “Umumi Hapishane” olarak inşa edilen Ulucanlar Cezaevi, ne yazık ki Cumhuriyet tarihinin en karanlık sayfalarına tanıklık etmekten kurtulamadı. İLK ADI CEBECİ TEVFİKHANESİ İlk adı Cebeci Tevfikhanesi olan hapishane daha inşa edilip açılmasından bir yıl sonra infazların gerçekleştiği bir mekan oldu. 1925’ten mahkumların başka bir cezaevine sevkedilip cezaevinin boşaltıldığı 2006 yılına kadar tam 81 yıl boyunca insanların içinde hapis edildiği, infaz edildiği, ana babaların kapısında günlerce haber beklediği soğuk ve karanlık bir hapishane oldu aslında Ulucanlar Cezaevi… İlk adı Cebeci Tevfikhanesi olan cezaevi, sonra sırasıyla Cebeci Umumi Hapishanesi, Ankara Hapishanesi, Ankara Cebeci Sivil Cezaevi, Ankara Merkez Kapalı Cezaevi ve sonunda Ulucanlar Cezaevi adlarını aldı. 1925’ten önce kimi bölümleri at yetiştirmek için; kimi bölümleri silah deposu olarak kullanıldı. 1925 yılında üstüne cezaevi inşa edildi. Taş taş üstüne konarak inşa edildiyse de orada kalanların başına gelenler, taşların değil; binaların değil; adına hapishane denilen yapının değil insanın insana yaptığıydı. Açık kaldığı 81 yıl boyunca 18 infaz gerçekleştirildi Ulucanlar Cezaevi’nde… Fethi Gürcan, Talat Aydemir, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Necdet Adalı, Mustafa Pehlivanoğlu, Erdal Eren, Fikri Arıkan, Ali Bülent Orkan bunlardan bazıları… KİMLER CEZAEVİNDE KALDI Ulucanlar Cezaevi sadece infazların değil, tanınmış mahkumları ile de tarihe ismini yazdırdı. Çok gazeteci girdi kapısından, çok şair… Bir çok yazarın, politikacının hatta sinemacının yolu geçti Ulucanlar’dan. Şairler hiç eksik olmadı… Necip Fazıl Kısakürek de girdi, Nazım Hikmet de, Ahmet Arif de kaldı burada, Hasan Hüseyin Kormazgil de… Ulucanlar’da hapis yatan gazeteci ve edebiyatçıları sıralayacak olursak, Necip Fazıl Kısakürek, Nazım Hikmet Ran, Sami Cebeci, Yılmaz Güney, Ahmet Arif, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Metin Peker, Oral Çalışlar, İpek Çalışlar, Beyhan Cenkçi Adnan Cemgil, Cüneyt Arcayürek, Fakir Baykurt, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Metin Toker bunlardan bazıları… Siyasi suçluların yolu da Ulucanlar Cezaevi’nden geçti. Bülent Ecevit, Muhsin Yazıcıoğlu, Osman Yüksel Serdengeçti, Talat Aydemir, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Mustafa Pehlivanoğlu, Fikri Arıkan, Ali Bülent Orkan, ,Muharrem Şemsek bunlardan bazıları. Haber: Kadir GÜRHAN

Editör: TE Bilisim