Değerli Okurlarım; Artık her gecemiz ve gündüzümüz korona ile doldu. Televizyonlarda her ağzını açan korona uzmanı kesildi. Şahsen ben sadece tıp insanlarının ve resmi makamların söylediklerini dinliyor ve onların tavsiyelerinin gereğini yapıyorum, size de tavsiyem budur. Değerli Okurlarım; Her değişim ve dönüşümde olduğu üzere toplumlarda taklacılar, işbirlikçiler, yalakalar vb olur. Ama maalesef bizde bu taklacılar daha çok gibi. Taklacı denince aklıma hemen eski İçişleri Bakanımız İ. Naim ŞAHİN’in Erzurum’da kendisine akla hayale gelmedik tavırlar göstererek yaranmaya çalışan bir şâhısa söylediği “birde takla at görelim” sözü geldi. Yaranmacılığı hayat ve varlık meselesi yapan bazı medya mensupları O zaman İ. Naim ŞAHİN’i topa tuttular. O taarruzu yapanlardan biri de “bakara/makara” diyerek yüce dinimizle dalga geçen ama şimdi büyükelçi olan bir şahıstı. Oysa İ. Naim ŞAHİN bir toplumsal gerçeğimize cesaretle parmak basmıştı. Değerli Okurlarım; Her kurumumuzda taklacılarımız var. Bu şahısların temel özelliği bir konjonktürde egemen olanlara yaranmak için“takla atmak” ve böylece kendi varlıklarını devam ettirmektir. O taklacılar, taklalarının karşılığını alınca takla atmayı hayat şekilleri haline getirerek her konjonktürün egemenlerine karşı aynı tutumlarını sergilerler. Bu taklacılar konjonktür değişince ilk önce bir önceki konjonktür ile kavgalı olan tanıdıklarının yanına sokulurlar. Böylece yeni konjonktürü tanıma olanağını elde ederler. Yeni konjonktürün içine sarktıkça da yavaş yavaş kendilerini O konjonktüre sokanları karalarlar. Çünkü; eski konjonktürle kavgalı olanlar bu taklacıları tanırlar ve taklacılar maskelerinin düşmemesi için geçen konjonktür ile kavgalı olanları saf dışı bırakmak isterler. Değerli Okurlarım; 50 yıllık Ankaralıyım. Kendimce sosyal bir insanım. Hayatımın çok büyük bölümünde de aktif siyasetin içinde bulundum. Bu sebeplerle sosyal çevrem çok geniş olduğu için dürüst insanları yani olduğu gibi görünenleri de taklacıları da tanırım. Ankara Büyükşehir Belediyesinde göreve geldiğimiz günden bugüne tam 1 yıl geçti. Bu süre içinde geçmiş konjonktür ile barışık olan ve halen daha aynı felsefeyi ve siyasal duruşu sergileyen birçok belediye çalışanını tanıyorum ve kendilerini kutluyorum. Bu arkadaşlar siyasal düşüncelerinden sapmadan ama işlerini de layıkıyla yaparak dürüstçe tavır sergiliyorlar. Ben ve birçok arkadaşım O dürüst duruşu sergileyen arkadaşlarımıza saygı duyuyor ve onları destekliyoruz. Ama biz belediye içindeki taklacıları da tanıyoruz. Geçmiş yönetim döneminde dürüst insanları jurnalleyerek, geçmiş yönetime yaranmak için her yola başvurmuş taklacılar geçmiş yönetimin sunduğu her kaymağı yemişler. Kimisi bürokraside yükselmiş, kimisi sıradan bir memurken belediye lojmanlarına yerleşmiş, kimisi sülalesini belediyede işe aldırmış vb. Değerli Okurlarım; Bir yıllık yönetimiz sırasında bu taklacıların birçoğu elimine edildiler. Ama bazı kripto taklacılar halen daha takla atmaya maalesef devam ediyorlar. Bu taklacılar hem mevcut yönetimin hoşuna gidecek taklalar atıyor hem de bir sonraki seçimde eski yönetimin yeniden göreve gelme olasılığını dikkate alarak mevcut yönetimin yaptığı faaliyetleri gizliden gizliye eski yönetimin mensuplarına bildiriyorlar. Değerli Okurlarım; Bu yazımın esasını oluşturan “taklacı” adlandırması aslında benim değil, Ankara’nın eski Belediye Başkanı İ. Melih GÖKÇEK’e aitmiş. Şöyle ki; bana söylenene göre geçmişte İ. Melih GÖKÇEK’e en yakın çalışan ve halen daha mevcut görevini sürdüren Belediyemizdeki üst düzey taklacılardan biri geçtiğimiz aylarda çocuğuna düğün yaparken Sayın Gökçek’i telefonla aramış ve “başkanım sizi düğüne davet etmek istiyorum ama mevcut yönetimle çalışıyorum, sizi düğünde görürlerse beni görevden alırlar, siz Ankara’nın efsane başkanısınız, beni affedin” demiş. Konuşmadan sonra telefonu kapatan Sayın Gökçek çevresindekilere (ki onlardan biri bu durumu bir arkadaşıma anlatmış) dönerek “taklacı herif” demiş. Değerli Okurlarım; Son bir yılda gördüklerim ve yukarıda anlattığım rivayetten hareketle belirtmek isterim ki piyasa taklacılarla dolu. Dün Melih Beye yaranmak için her pahasına Mansur Beyin yanında olanları jurnalleyip Ankara’ya 170 km uzaktaki asfalt şantiyelerine sürdüren taklacılar bugün de maalesef takla atmaya devam ediyorlar. Bu yazımı yazarken aklımda hep olan bir öğretiyi burada vererek bu haftaki yazımı sonlandırmak istiyorum: “yola çıktıklarını yolda bulduklarına değiştirenler, yolda kalırlar” Sağlıkla ve sevgiyle kalın.

Editör: TE Bilisim