Çin’den dünyaya yayılan korona virüs bela açmaya devam edecek gibi. Şükür şimdilik bizde yok. Umarız tek vaka dahi olmadan atlatırız. Bilim insanlarının uyarıları önce kişisel temizlik önde geliyor. Elimizi sabunlamayı bile daha yeni öğrendik sayılır. Neden? Birkaç güne kadar on saniye bile sabunlamazken doktorlar en az 24 saniye sabunlamalısınız ellerinizi dediler. Sağolsunlar. Sarılıp, öpüşüp, tokalaşmamız bizim adetimiz. El uzatmayınca “aramızda kırgınlık mı var” diye düşünüp darıldığımız bile oluyor. Bu aralar darılmayalım birbirimize. Batılılar temizlik konusunda sınıfta kaldılar demiyoruz ancak “uygarlığın beşiği Avrupa” Çin kaynaklı bu hastalıktan korunmayı öğrenememiş anlaşılan. Temizlik demişken tarih boyunca biz ne yapmışız başkaları neler yapmış birkaç örnek vermek isterim. Sonuçta bu konuda daha titiz olduğumuzu hepimiz biliriz. Avrupa’da halka açık banyolardan bahseden ilk kaynak, 12. yüzyılın ilk yarısında Soest Belediye Kanunu imiş. 16. yüzyılda I. Elizabeth’in ayda sadece bir kez yıkandığını, 14. Louis’in yaşadığı 64 yıl içinde yalnızca bir kez yıkandığını, vücudunun ispirtoyla silinmiş olduğunu biliyoruz. Gelin bir de hamamın tarihçesine bakalım. Romalılar tarafından Hristiyanlıktan önce Avrupa’ya ve Asya’ya götürülen hamam, bilindiği halde Avrupa’da yaygın olarak kullanılmadı ve temizlik kültürü gelişmedi. Aslında hamamın mucidi olanlar bunu dini inançlarının gereği olarak kullanmadılar kilisenin etkisiyle. Artık ne dedilerse. Bazı kaynaklarda Dede Korkut, ‘Su, Tanrı'nın yüzünü görmüştür’ der. Eski Türk söylencelerinde ulu dağlar ve pınarlar iyi ruhların mekanıdır. Göktürk yazıtlarında yerin ve suların “Türk budunu yok olmasın” diye yardım ettiğini yazar. Uygurlar, kötü ruhlardan korunmak için altın ya da gümüş kaplardaki suları birbirlerine serperlermiş. Yalnız Oğuzlar’da suya dokunmak büyü yapıyor gerekçesiyle yasakmış ancak bu da zamanla değişmiş. İyi de olmuş. Su, bizler için hala kutsaldır ve temizlik, varlıkların en önemlisi, insanı yaşatması için gerekli.  

Editör: TE Bilisim