Geçenlerde çok güzel bir repliğe denk geldim replik şöyle diyordu: ‘’ Korkmaktan korkma’’ Bu söz bana içimde anlamlandıramadığım bir güç verdi. Kendimden biliyorum ne zaman bir şey için kaygılansam veya korksam yaşadığım o korku içinde bulunduğum durumu ikiye katlıyor. Esasında şöyle bir düşününce korkulacak tek şey korkunun kendisidir. Ben hayatım boyunca en çok ailemi ve sevdiklerimi kaybetmekten korktum, zaman zaman başarısız olma duygusundan, hastalıktan kısaca beni ve sevdiklerimi ilgilendiren çoğu şeyden korkmaktan öte kaçtım. Korkarak yaşıyorsan sadece hayatı seyredersin fakat çoğu insan buna yenik düşmeye mahkum oluyor. ‘’İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor. Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için. ‘’ Kısacası yaşam bir kısır döngünün içerisinde hapsolup gidiyor. İşte o an kendi tutsaklığımızı, kendi kafesimizi kendimizin ördüğünü anlayıveriyoruz. Korkmaktan korkmadığın an, içine girdiğin o dar kalıpları daha kolay yıkabiliyorsun. Daha cesur daha emin adımlarla hayata karşı yürüyebiliyorsun. İşte ben de bunu geç de olsa öğrenmeye çalışıyorum. Kaygı ve korku insanın içine girdiği an iyiye dair ne varsa silip süpürüyor. Sınavlarda, korkusuna, heyecanına yenik düşüp başarılı olduğu halde senelerini çöpe atanlara, harcayanlara bir bakın. Bütün güzelliklerin önüne set çeken yalnızca korku değil midir? Korku kimi zaman ayaklarımıza kanat takar, kimi zaman da ayaklarımızı yere çiviler. Misal, gelecek kaygısı çekmeyen hiçbir genç başarıya giden o yolu tek başına tamamlayamaz, kendi ayakları üzerinde duramaz korku bir anlamda da insanı diri ve tetikte tutar. ‘’ Gelecek kaygısı’’ iki türlü baş gösterir birisi kişinin kendi yolunu çizmesini tetikleyip onu kamçılarken diğeri mutsuzluğa ve karamsarlığa sürükler. Ben ilkini seçmeye karar verdim. Sürekli kendimi nasıl geliştirebilirim? Neler yapsam daha iyi olur? Kendi yolumu en iyi nasıl çizebilirim noktasında bir genç olarak az da olsa gelecek kaygısı taşımanın iyi olduğuna inanlardanım. Bilirim ki kendi yolunu çizemeyenler, başkalarının aklına, fikrine, çizgisine, yoluna muhtaç olur.

Editör: TE Bilisim