Haber: Türkan Çatal Yıldız

Kömürden Çıkış Tartışmaları Ekseninde Çayırhan Mahallesi ve Adil Dönüşüm Araştırma Raporu’nun sonuçları düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna açıklandı. İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği (İDPAD) Başkan Yardımcısı Dr. Alkan Üstün ile Dr. Bahattin Cizreli’nin hazırlamış olduğu raporda, yakın gelecekte oluşması muhtemel fosil yakıtlardan çıkış sürecinde kömüre bağımlı yerleşim alanlarının yaşayacakları ele alındı. Ele alınan bölge Nallıhan’da yer alan Çayırhan Termik Santrali iken kömürden çıkış politikaları ekseninde santralin kapatılması halinde adil dönüşüm politikalarının hedeflenmesi gerektiği belirtildi.

İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği (İDPAD) Başkan Yardımcısı Dr. Alkan Üstün ile Dr. Bahattin Cizreli tarafından hazırlanan Kömürden Çıkış Tartışmaları Ekseninde Çayırhan Mahallesi ve Adil Dönüşüm Araştırma Raporu kamuoyu ile paylaşıldı. Rapora ilişkin Üstün, “Araştırmanın bir diğer amacı ise yeşil enerjiye ve çevre dostu ekonomiye geçiş süreçlerini geniş toplumsal kesimler için avantajlı bir şekilde gerçekleştirmeyi hedefleyen adil dönüşüm yaklaşımına ilişkin farkındalık oluşturmaktır” dedi.

“KÖMÜRDEN ÇIKIŞ UYGULAMALARININ SOMUTLAŞACAĞI DÜŞÜNCESİ ÖN PLANA ÇIKIYOR”

İDPAD koordinasyonunda hazırlanan raporda Ankara’nın Nallıhan ilçesindeki linyit madeni ve kamuya ait Çayırhan Termik Santrali’nin kömürden çıkış politikaları ekseninde kapatılması halinde Çayırhan Mahallesi’nde gerçekleşecek olan olası ekonomik ve sosyal değişiklikler ele alındı. Dr. Alkan Üstün toplantıda yaptığı konuşmada, raporda “Türkiye’deki hem ekonomik hem de kültürel olarak kömüre bağımlı yerleşim alanları yakın gelecekte oluşması muhtemel bir fosil yakıtlardan çıkış sürecine hazırlıklı mıdır?” sorusuna cevap aradıklarını söyledi. Üstün, bu kapsamda linyit madeni ve Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) tarafından işletilen termik santral için Çayırhan Mahallesi’ni araştırmaya konu ettiklerini anlattı.

Üstün, “Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında yakın zamanda attığı adımlar, Paris Anlaşması’na taraf olunması, ilgili bakanlığın isminin değişmesi ve bünyesinde İklim Değişikliği Başkanlığı’nın kurulması bugün artık kömürden çıkış uygulamalarının yakın gelecekte somutlaşacağı düşüncesini ön plana çıkarıyor” dedi.

“ÇAYIRHAN EKONOMİSİ KÖMÜRE DAYALI”

Çayırhan Mahallesi’nin nüfusunun 8 bin 600 olmakla beraber güncel olarak linyit madeninde bin 700, termik santralde ise 700 kişinin çalıştığını belirten Üstün, “Çalışanların aileleri de hesaba katıldığında mahallenin önemli bir kısmının doğrudan karbon yoğun sektörlerden geçimini sağladığı anlaşılmaktadır. Maden ve santralin muhtemel kapanışlarına şehir kamuoyunun hazırlıklı olup olmadığını görmek ve bu duruma ilişkin bir tablo ortaya koymak çalışmanın hedefleri arasındadır. Araştırmanın bir diğer amacı ise yeşil enerjiye ve çevre dostu ekonomiye geçiş süreçlerini geniş toplumsal kesimler için avantajlı bir şekilde gerçekleştirmeyi hedefleyen adil dönüşüm yaklaşımına ilişkin farkındalık oluşturmaktır” dedi.

Üstün sözlerine şöyle devam etti: “Adil dönüşüm kavramı temelde yeşil ve sürdürülebilir bir ekonomiye geçiş sürecinde kimseyi geride bırakmayacak şekilde insana yaraşır iş olanaklarının oluşturulmasını içermektedir. Bununla beraber yeni beliren ihtiyaçlar doğrultusunda eğitim programlarının güncellenmesini ve işgücünün niteliğinin artırılmasını da kapsamaktadır. Öte yandan adil dönüşüm, iklim dostu yeşil teknolojilerin geliştirilmesini desteklemektedir. Teknolojik ilerlemenin yanı sıra toplumsal eşitlik ve sosyal adalete ilişkin eşitlikçi ve yenilikçi yaklaşımlar adil dönüşüm kavramı kapsamındadır. Kırılgan sosyal grupların desteklenmesi ve geçiş süreçlerindeki olası olumsuzlukların minimum düzeye indirilmesi amaçlanmaktadır.”

“ORGANİZE EDİLMEYEN KÖMÜRDEN ÇIKIŞ BÖLGE HALKINI MAĞDUR EDER”

Dr. Alkan Üstün, Çayırhan sakinlerinin mevcut ekonomik durumunun, ülke ekonomisinin ortalama seviyesine kıyasla daha iyi bir düzeyde olduğuna dikkat çekerek, bölgede görüştükleri vatandaşların merkezi hükümet tarafından dikkatlice organize edilmemiş bir kömürden çıkış sürecinin bölge halkını mağdur edeceğini düşündüğünü ifade ettiklerini söyledi. Üstün, “Halihazırdaki ekonomik düzeyi koruma çabası, bölgede bir güdüye dönüşmüştür. Bölgede görüşüne başvurduğumuz kişiler kömür madenciliğine bağlı enerji üretiminin çevreye ve sağlığa zarar verdiği yönündeki düşüncelere mesafeli durmaktadırlar. Her ne kadar kimi katılımcılar gündelik hayatlarından verdikleri örneklerle çevresel tahribatları dile getirseler de bu konunun bilinç düzeyine ulaşmadığı görülmektedir. ‘Asit yağmurları, balkonda alınan gaz kokusu, park halindeki otomobillerin üzerindeki toz tabakası, tarım ürünlerinin daha erken çürümeye başlaması’ gibi bir dizi somut gözlem katılımcılar tarafından dile getirilmiştir. Bununla beraber bölgedeki çevresel sorunlar ve sağlık problemleri gündemleştirilmemektedir” dedi.

“YALNIZCA ÇAYIRHAN DEĞİL NALLIHAN VE BEYPAZARI DA ETKİLENİR”

Olası kömürden çıkış sürecinde bölgenin kömüre bağımlı yapısı dikkate alınarak geçiş sürecinin yalnız Çayırhan’ı değil, Nallıhan ve Beypazarı’nı da etkileyeceğinin göz önünde bulundurulması gerektiğini belirten Üstün, çevre dostu yeşil ekonomiye geçiş planının basamaklarının dikkatlice tasarlanması için atılması gereken adımları şöyle sıraladı:

• Merkezi hükümetin, 2053 net sıfır emisyon hedefiyle ilgili olarak termik santrallere ve kömür madenlerine dair projeksiyonunu açıklaması,

• Muhtemel bir tasfiye durumunda kimseyi geride bırakmayacak şekilde insana yakışır iş olanaklarının sunulması,

• Yeniden istihdama yönelik mesleki yetkinliği artırıcı nitelikte eğitim olanaklarının sağlanması,

• Yenilenebilir kaynaklı yeşil teknolojilere yönelik eğitimlerin yanında bölgenin mevcut potansiyeli doğrultusunda tarım odaklı mesleki eğitimin sunulması,

• Tarımsal politikalarının bölge sakinlerinin çiftçiliğe yönelmelerini artıracak şekilde belirlenmesi,

• Tarımsal üretimin teşviki için elektrik ve su hizmetlerinin kırsal alanlarda yaşayan vatandaşlara daha cazip tarifelerle sunulması,

• Bölge sakinlerine yönelik olarak iklim değişikliği ve çevre kirliliği konusunda farkındalık eğitimlerinin düzenlenmesi,

• Söz konusu geçiş sürecinden yoğunlukla olumsuz etkilenmesi muhtemel olan (kadınlar, yaşlılar, engelliler gibi) kırılgan sosyal grupların özellikle desteklenmesi,

• Karbonsuz dönemi mümkün kılacak planlama ve uygulamalarda bölge halkıyla istişare edilmesi, diyaloğa dayalı aktif katılımcı bir sürecin işletilmesi,

• Yenilenebilir enerji yatırımlarına ilişkin teknik ve iktisadi alt yapının bölgede ulaşılabilir kılınması,

• Tüm bu unsurların hayata geçirilebilmesi için gerekli finansal kaynakların oluşturulması ve çeşitlendirilmesi önerilmektedir.”