Özel Haber: Türkan ÇATAL YILDIZ

Gaziantep’te 4 yaşındaki Asiye Ateş isimli çocuğun pitbull saldırısına uğraması ve ağır yaralanması ile sokak hayvanlarına ilişkin tartışma tekrar başladı. Sokak hayvanlarının insanlara saldırmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Hayvan Kurtarma Derneği başkanı Zekiye Taş Köklü ise hayvanlar için barınak yapmaktan ziyade hepsinin kısırlaştırılarak ve aşılanarak tekrar mahallelere bırakılması olduğunu ifade etti. Hayvanların barınaklara toplanmasının onların yaşamına son verilmesi anlamına geldiğine dikkat çeken Köklü, “Hayvanları yok etmeye kalkarsanız biz de yok oluruz!” dedi.

Hayvan Kurtarma Derneği başkanı Zekiye Taş Köklü, “Türkiye’de sokak hayvanı problemi yok, Türkiye’de kısırlaştırma yapmayan, dağa taşa atarak hücrelerde yavaş yavaş öldürerek biteceklerini sanan belediye sorunu var. Belediyelerin bunun için harcadıkları paralar, kullanılan araçlar ve personel ile bin kez kısırlaştırma yapılarak hayvan refahı sağlanabilirdi. Birde belediyeleri denetleyip ceza verecek devlet sorunu var” dedi.

KÖPEKLERİN SALDIRMASINI ENGELLEMEK İÇİN ÇÖZÜM KISIRLAŞTIRMA

Hayvan Kurtarma Derneği başkanı Zekiye Taş Köklü, köpekler kısırlaştırılmadığı sürece köpeğin etrafa saldırgan davranmalarının bitmeyeceğini söyledi. Özellikle belediyelerin bu konuda ellerini taşın altına koyması gerektiğine dikkat çeken Köklü şunları söyledi: “Gaziantep’te 4 yaşındaki Asiye Ateş’in pitbull cinsi köpeklerin saldırısına uğramasına ilişkin olayda yayınlanan videolarda çocuğun köpeği kızdıracak şekilde sevdiği gözleniyor. Çocuk 4 yaşında, bir köpeği nasıl seveceğini bilmeyebilir, fakat çocuğun annesi babası o esnada nerede bu da sorulacak başka bir soru. Çünkü o videoya göre çocuk pitbull cinsi köpeklerin olduğu sahada yer alıyor, oraya tek başına gitmiş olamaz. Videoda da zaten çocuk, köpeklerin burunlarını çekiyor, kafalarına vuruyor. Bunu normal bir insana da yapsanız illa ki tepki verir. Bahsettiğim şeyler bir köpeğe yapılıyor ve o esnada çocuğun ebeveynleri nerede acaba? Bu konuyla ilgili sorulacak çok soru var.”

“TÜRKİYE’DE SOKAK HAYVANI PROBLEMİ YOK”

Türkiye’de sokak hayvanı problemi yok, Türkiye’de kısırlaştırma yapmayan, dağa taşa atarak hücrelerde yavaş yavaş öldürerek biteceklerini sanan belediye sorunu var” ifadelerini kullanan Köklü sözlerini şöyle sürdürdü: “Belediyelerin bunun için harcadıkları paralar, kullanılan araçlar ve personel ile bin kez kısırlaştırma yapılarak hayvan refahı sağlanabilirdi. Birde belediyeleri denetleyip ceza verecek devlet sorunu var. Hayvan üretimi de durdurularak satışa dur denmeli. Aslında çözüm çok basit denetim sıkı olmalı, cezalar uygulanmalı ve hayvan satışı yasaklanmalıdır. Bunların haricinden eğer hayvanları yok etmeye kalkarsanız biz de yok oluruz!”

Köklü sözlerine şöyle devam etti:”

“Köpekler kızan dönemlerinde sürü oluştururlar ve o esnada yanlarından geçen kişiyi, nesneyi tehdit olarak görürler. Defalarca söylediğimiz kısırlaştırma yapılmış olsa bunların hiçbiri yaşanmayacak. Bir diğer faktör de köpekler tarafından saldırıya uğrayan insanların olduğu bölgelerin köpeklerin açılık çektiği bölgeler olması. Köpeklerin kısırlaştırılarak yaşadıkları alana tekrar dönmeleri gerekirken son süreçte yaşanan olaylardan dolayı köpekleri toplama, kapatma gibi formüller uygulanmaya başlandı. Köpeklerin kapatılmasını isteyenler gidip Gölbaşı barınağını görebilirler. Yaklaşık 30 yıllık bir barınak olan Gölbaşı barınağına giderek hayvanların orada ne kadar kötü şartlarda yaşadıklarına şahit olabilirler. Köpeklerin barınağa kapatılmasına ilişkin de en büyük örnek bahsettiğim barınaktır. Şuan söylenen şeylerden birisi de güzel barınakların yapılmasına dair. Halbuki yapılacak şey güzel barınak yerine güzel kısırlaştırma merkezlerinin yapılması ve kısırlaştırma seferberliğinin başlatılması olacaktır. Sonrasında küpelenip, aşılanıp tekrar mahalle sakini olarak mahallelere bırakılması gerekecektir. Köpekleri yaşam alanından koparıp ormanlara, dağa atmak da çözüm değildir. Çünkü güzel barınaklar denilen yerde çalışan insanlar ‘güzel insanlar’ olmayacaklar. Ayrıca köpeklerin barınaklara kapatılması demek doğal dengenin bozulması, en basit haliyle herkesin evinin önünde yılanlarla, lağım fareleriyle vakit geçirmesi anlamına gelecektir. Eğer ki bugün kimse evinin önünde yılan, lağım faresi gibi hayvanlar görmüyorsa bu sokak hayvanlarının sayesindedir.”

“ÇOCUKLARIN KÖPEKLERİ DÖVDÜKLERİNE, DÖVÜŞTÜRDÜKLERİNE ŞAHİT OLDUM”

Köklü, “Ben tanımadığım birçok köpeğin içinden geçiyorum, fakat şimdiye kadar hiçbir sorun yaşamadım” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu noktada yapılacak bir diğer şey de hayvanlarla nasıl iletişim kurulacağına dair insanları eğitmek olacaktır. Örneğin ben birçok kez çocukların köpekleri dövdüklerine, köpekleri dövüştürdüklerine şahit oldum.”

Toplanan köpeklerin istif denilen hücre barınağa götürüldüğünü ifade eden Köklü, “Oraya giden köpeklerin de zaten çoğu ölüyor. Küpeli olanlar da muhtemelen dağ başlarına atılıyor, onlar da genelde orada ölüyorlar. Cumhurbaşkanı bilmeden ve istemeden köpeklerin ölüm fermanını vermiş oldu. Çünkü cumhurbaşkanı bu ana kadar sokak hayvanlarını en çok koruyup, kollayan kişiydi. Fakat ne oldu da böyle düşünmeye başladı bilmiyorum. Ya da yanlış yönlendiriliyor diye düşünüyorum. Çünkü ilk konuşmasında çocuğun sahipsiz köpeklerin saldırısına uğradığından bahsetti fakat sonradan öğrenildi ki o köpek sahipliydi. Ben bu yüzden cumhurbaşkanının yanlış yönlendirildiğini düşünüyorum. Birçok kişinin zaten hayvan düşmanlığı vardı, son süreçte cumhurbaşkanından da o söz duyulunca sokak hayvanlarıyla ilgili mevzu yanlış kişilerin eline geçti. Sokak hayvanlarına azcık merhamet gösteren insan bile artık tedirgin olmaya başladı. Haberi yazan kişi başlığını direkt ‘saldırıya uğradı’ diye vermek yerine olayın öncesini ve sonrasını da araştırması gerekiyordu. Az önce de dediğim gibi Asiye’nin mevzusunda ortaya çıkan videolar olayın bambaşka boyutta olduğunu gösteriyor” diye konuştu.

“SOKAK HAYVANLARI TOPLUM BAĞIŞIKLIĞINI ARTIRIYOR”

Türkiye’nin sokak hayvanlarına ilişkin en büyük eksikliklerinden birisinin denetim eksikliği ve ceza verilmemesi olduğuna dikkat çeken Köklü, “Belediye hayvanları kısırlaştırmak için topluyor örneğin, fakat hayvanı kısırlaştırıyor mu ya da öldürüyor mu bilmiyoruz, takip de edemiyoruz. İşleyen bir denetim ve ceza sistemi olsa her şey daha da yolunda ilerleyecektir. Yurtdışında ise durum daha farklı, hayvanları barınağa toplayarak toplu ölümüne neden oluyorlar. Benim tespitlerime göre de yurtdışında koronanın bu kadar fazla olmasının nedenlerinden birisi de sokak hayvanlarının topluca öldürülerek onların sokaklarda vs. gezmelerine izin verilmemesi. Bu ise toplumun bağışıklığının düşmesine ve koronanın yüksek sayıda ölümlere neden olmasına sebep oluyor. Türkiye’de sokak hayvanı sayısı fazla olduğundan Türkiye toplumunun bağışıklık oranı da daha yüksek” ifadelerini kullandı.  

Bir diğer konunun da hayvan üretimini durdurmak olduğunu söyleyen Köklü son olarak şunları söyleyerek sözlerini sonlandırdı: “Saldırıyı yapan hayvan da zaten üretilip satılan bir hayvan. Pitbull için zararlı deniliyor fakat bu daha çok köpeğin yetiştirilmesine bağlı. Bende sanayiden aldığım golden cinsi bir köpek var. Bu cins köpek sakinliğiyle bilinir genelde fakat ben almadan önce köpek neler yaşamışsa onda bile bir saldırganlık durumu var. Köpeğin saldırgan olmasını etkileyen nedenlerden birisi de köpeğin yetiştirilmesiyle doğrudan orantılı. Eğer ki bir kişi saldırıya uğramışsa ceza alacak kişiler köpekler değil sahipleri olmalıdır.”

Editör: TE Bilisim