Bir kitap, içimizdeki donmuş denize indirilmiş bir baltadır. Bu sözü okuduğumda oldukça etkilenmiştim. İş ve hayatın koşuşturmasından arta kalan zamanlarda mümkün olduğunca kitap okumaya çalışıyorum. Kitap okudukça iç sesim dinginleşiyor, sakinleşiyor sanki.
Malum hep gündemde ama bir ara dillerden düşmeyen usta kalemimiz Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna kitabına değinmek istiyorum henüz okumamış olanlar için.
İnternetten okuduğum kaynaklar kitabın özetini şöyle aktarmış; “Hüzünlü bir aşk hikayesi olan Kürk Mantolu Madonna, iki hikayeden oluşan bir anlatıma sahiptir. İlk hikayede Rasim adlı karakterin iş bulması ile Raif Efendi karakteriyle tanışması anlatılır. İkinci hikayede ise Raif Efendi'nin kimseye söyleyemediği anlatamadığı aşk hikayesi göze çarpar. Bu aşk hikayesinde Raif Efendi'nin gençlik yıllarında Almanya'da bir resim sergisinde tanıştığı Maria Puder'e aşık olması ve sonrasında gelişen olaylar yer alıyor.”
“Romanın genelinde aşk, yalnızlık ve yabancılaşma temaları ağır basar. Kitapta psikolojik tahliller eşliğinde bir insanın içinde yaşadığı topluma yabancılaşması ve yalnızlaşarak kendi kabuğuna çekilmesi romanda vurgulanır.”
Pandemide insan kalabalığından uzak yapılabilecek en güzel şey kitap ve kahvemizi alıp romanın iç dünyasına yolculuk yapmaktır. Daha önce kitabı okumamış olanlara önerimdir ,yine bir sözle tamamlamak istiyorum yazımı ‘’ Mümkün olsaydı her karış toprağa buğday eker gibi kitap ekerdim’’

Editör: TE Bilisim