Dünyanın şuan tek gündemi var, o da pandemi ve beraberinde getirdiği ekonomik buhran. Neredeyse gazetelerde güzel haberler okuyamıyoruz, televizyonlarda içimizi ferahlatacak haberler izleyemiyoruz. Yani hayatta bizi mutlu edecek şey kalmamış gibi.
Pandemiden dolayı dışarıya çıkamamak, yakınlarımız ile beraber vakit geçirememek, sevdiklerimize doya doya sarılamamak hepimizin özlediği şeyler. Umuyoruz ki biran önce bu kötü günler son bulacak.
Tüm bunları düşünürken ben de bugün sizler için bir kıssa paylaşmak istedim. Ben okurken çok anlam yükledim, birçok şeyi düşündüm.
Aslında kıssa deyip geçmeyelim. Alabilirsek şayet öyle güzel anlam yüklüyor ki hafızamıza inanın kuru gündemlerle meşgul olmaktan daha iyidir.
Kısa Hz. Süleyman ile yaralı bir kuş arasında geçmekte. Hikaye bir insanın elde  unvanı taşıyabilmesi ve kötüye kullanması gerektiğini anlatıyor.
Bir gün yaralı bir kuş Hz. Süleyman’a gelerek kanadını bir dervişin kırdığını söyler. Hz. Süleyman dervişi hemen huzuruna çağırtır ve ona sorar;
“Bu kuş senden şikâyetçi, neden kanadını kırdın?”
Derviş kendini şöyle savunur:
“Sultanım, ben bu kuşu avlamak istedim. Önce kaçmadı, yanına kadar gittim, yine kaçmadı. Ben de bana teslim olacağını düşünerek üzerine atladım. Tam yakalayacağım sırada kaçmaya çalıştı, o esnada kanadı kırıldı”
Bunun üzerine Hz. Süleyman kuşa döner ve şöyle der:
“Bak, bu adam da haklı. Sen niye kaçmadın O sana sinsice yaklaşmamış. Sen hakkını savunabilirdin. Şimdi kolum kanadım kırıldı diye şikâyet ediyorsun”
Kuş’un kendini savunması Hz. Süleyman’ı da şaşırtır:
“Efendim ben onu derviş kıyafetinde gördüğüm için kaçmadım. Avcı olsaydı hemen kaçardım. Derviş olmuş birinden bana zarar gelmez, bunlar Allah’tan korkarlar diye düşündüm ve kaçmadım.”
Hz. Süleyman bu savunmayı doğru bulur ve kısasın yerine getirilmesini ister. “Kuş haklı, hemen dervişin kolunu kırın” diye emreder.
Ancak bu emre Kuş itiraz eder: “Efendim, sakın böyle bir şey yaptırmayın” diyerek öne atılır.
“Neden” diye sorar Hz. Süleyman.
Kuş nedenini şöyle açıklar: “Efendim, dervişin kolunu kırarsanız, kolu iyileşince yine aynı şeyi yapar. Siz en iyisi bunun üzerindeki derviş elbisesini çıkartın. Çıkartın ki, benim gibi kuşlar bundan sonra aldanmasın.“
Evet günümüzde de bu tür hadisler yaşamıyoruz değil günlük hayatımızda. Mesele kuş gibi olmak. Kanadımız kırılsa da acımazsız olmamak. Ya da karışımızdaki kişinin kıyafetine, unvanına aldanmamak…