Haber : Kadir GÜRHAN Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen ve Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kan ve Kan Ürünleri Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülen, "Türkiye'de Kan Transfüzyon Yönetim Sisteminin Geliştirilmesi için Teknik Yardım Projesi" ikinci yılını tamamladı. "Düşün Koru Yönet" sloganıyla sürdürülen projenin farkındalığı artırma faaliyetleri kapsamında, düzenli ve gönüllü kan bağışı ve önemine dikkat çekmek ve Türkiye'deki hasta kan yönetimi uygulamaları hakkında kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla 400 kişinin üzerinde bir katılım ile online toplantı düzenledi. Toplantıda konuşan Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Kan ve Kan Ürünleri Dairesi Başkanı Op. Dr. Himmet Durgut, Sağlık Bakanlığının öncelikli politikalarından birisinin kan bağışından nakline kadar tüm süreçlerin uluslararası standartlar ile uygulama birliğini sağlamak olduğunun altını çizdi. Düzenlenen toplantıda bir sunum yapan Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık ise, Kızılay’ın toplam kan tedariğinin yüzde 91’ini sağladığını söyledi. Kınık, “Güvenli kan transfüzyonunun temeli ‘güvenli bağışçıya’ dayanmaktadır. Gönüllü, düzenli ve karşılık beklemeyen kan bağışçısından alınan kanların, kan transfüzyonuyla bulaşan enfeksiyon riski açısından güvenilir olduğu bilimsel çalışmalarla ispat edilmiştir.  Kan ihtiyacı ve kan bağışı konusunda toplumun bilinçlendirilmesi önem arz etmektedir” dedi.  DURGUT: E-NABIZ İLE ENTEGRE ÇALIŞAN YENİ PROGRAMLAR OTOMASYON SİSTEMİNE EKLENDİ” Kan transfüzyonuna bağlı olabilecek sorunların oluşmasının dünyada yeni yaklaşımlara yönelimi sağladığını belirten Op. Dr. Durgut, “Dünya Sağlık Örgütünce, 2011 yılında kan ve kan bileşenlerinin uygun kullanımını sağlamak amacıyla bir takım stratejilerin geliştirilmesine yönelik ortak kararlar alındı. Bu yeni yaklaşımla doğru zamanda doğru hastaya doğru kan bileşeni ile transfüzyon yapılması hedefleniyor. Hasta kan yönetimindeki yaklaşımı, kamu ve özel hastanelerin tüm hepsinde yaygınlaştırılması amacıyla Sağlık Bakanlığınca, ‘Düşün Koru Yönet’ sloganıyla yürüttüğümüz proje kapsamında; hasta kan yönetim rehberleri hazırlandı. Ülke genelinde çok sayıdaki kişiye eğitimler verildi. Kanın bağışçıdan hastaya izlenebilirliğini sağlayan mevcut otomasyon sistemlerine ek olarak, hastanın nakil geçmişi, kan bileşenlerinin kullanımı, kan nakli endükasyonları gibi bileşenleri de kaydetmek üzere E-Nabız ile entegre çalışan yeni programlar da bu otomasyon sistemine eklendi” ifadelerini kullandı. “ÜLKE GENELİNDE ÇOK SAYIDA KLİNİSYENE BU REHBER KAPSAMINDA EĞİTİMLER VERİLDİ” Kan transfüzyonuna bağlı olabilecek sorunların oluşmasının dünyada yeni yaklaşımlara yönelimi sağladığını belirten Op. Dr. Durgut, konuşmasına şu şekilde devam etti: "Dünya Sağlık Örgütünce, 2011 yılında kan ve kan bileşenlerinin uygun kullanımını sağlamak amacıyla bir takım stratejilerin geliştirilmesine yönelik ortak kararlar alındı. Bu yeni yaklaşımla doğru zamanda doğru hastaya doğru kan bileşeni ile transfüzyon yapılması hedefleniyor. Örneğin anemilerde, kanamalarda, gereksiz kan nakillerinden kaçınabilmek için hasta kan yönetimi programlarının gerekliliği ortaya konmuştu. Hasta kan yönetimindeki yaklaşımı, kamu ve özel hastanelerin tüm hepsinde yaygınlaştırılması amacıyla Sağlık Bakanlığınca, "Düşün Koru Yönet" sloganıyla yürüttüğümüz proje kapsamında; hasta kan yönetim rehberleri hazırlandı. Ülke genelinde çok sayıda klinisyene bu rehber kapsamında eğitimler verildi. Kanın bağışçıdan hastaya izlenebilirliğini sağlayan mevcut otomasyon sistemlerine ek olarak, hastanın nakil geçmişi, kan bileşenlerinin kullanımı, kan nakli endükasyonları gibi bileşenleri de kaydetmek üzere E-Nabız ile entegre çalışan yeni programlar da bu otomasyon sistemine eklendi." KINIK: PLAZMA FRİKSİNASYON İLE ELDE EDİLEN İLAÇLAR YURT DIŞINDAN İTHAL EDİLMEKTEDİR ‘Türkiye’de uzun zamandır anlaşmalı fraksinasyon veya yerli tesisin kurulmasına yönelik tartışmalar yapılsa da günümüz itibari ile, plazma friksinasyon ile elde edilen ilaçlar yurt dışından ithal edilmektedir ve yüzde 100 yurt dışına bağımlılık sürmektedir’  diyen Kınık, “Türk Kızılay’ın 2005 yılında başlatılan “Güvenli Kan Temini Programı” kapsamında proje başlangıcında tespit edilen “Yurt Dışı Plazma Ürünlerinde Bağımlılık” sorununun çözümü stratejik hedeflerden biri haline gelmiştir” diye konuştu. Kınık, “Güvenli Kan Tedarik Sistemi hedeflerinden biri olan plazma ürünlerinde yurtdışına bağımlılığı azalmak amacıyla Kızılay olarak plazma tedarik protokol ve ilgili sözleşmeler gereğince Projede Kızılay plazma tedarikçisi sorumluluğunu yüklenmiştir.  Bu kapsamda Türk Kızılay’ına düşen Ulusal ve Avrupa Birliği kriterlerine uygun ve yeterli miktarda fraksinasyon amaçlı plazmanın sağlanmasıdır. Bu hususta Ulusal denetçi Türkiye İlaç ve Tibbi Cihaz Kurumu olup bu alandaki yasal mevzuat; 01.08.2018 tarihli Beşeri Tıbbi Ürünler İmalathaneleri İyi İmalat Uygulamaları (GMP) Kılavuzu’dur.  Türk Kızılay tarafından ilgili bilimsel toplantılara katılım, tesis ziyaretleri, fizibilite çalışmaları, takip ve arşivleme vb. hazırlıklar yapılmıştır. Türk Kızılay temin planına uygun miktarda (500.000 lt/yıl) ve kalitede 300.000 litresini tam kandan ve 200.000 litresini plazmaferez yoluyla plazmayı temin ve teslim edecektir. Protokol ve Sözleşmeler gereği Plazmaferez Merkezleri Yüklenici Firma tarafından hazır hale getirilerek bağış toplamak amacıyla Kızılay’a teslim edilecektir. Bu kapsamda mevcut plana göre İstanbul, Ankara, İzmir ve Adana'da toplam 10 Plazmaferez Merkezi kurulacak olup bu merkezler yaklaşık yılda 200.000 litre plazma toplama kapasitesine sahip olacaktır. Sağlık Bakanlığı kliniklerde gereksiz plazma kullanımını önlemek ve ülke genelindeki tüm sağlık hizmeti sağlayıcılarında Taze Donmuş Plazma kullanımını azaltarak fraksinasyon amaçlı plazma miktarını arttırma, gerekli mevzuatı oluşturma ve ilgili izinleri verme sorumluluğunu yüklenmiştir” şeklinde konuştu. “Gelecekte toplumun yaş ortalamasının yükselmesi başta olmak üzere meydana gelebilecek demografik değişiklikler nedeniyle kan ihtiyacının artması beklenmektedir. Bu ihtiyacın aynı demografik değişim nedeni ile azalan sayıda kan bağışçısı ile karşılamak mümkün olmayacaktır”    
Editör: TE Bilisim