CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay’ı ziyaret etti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay'ı ziyaret etti. Türk-İş Genel BaşkanI Atalay, "Dün bize verilen en son teklif, ilk altı ay için yüzde 6, ikinci altı ay için yüzde 4" dedi. Türk-İş'in kuruluşunun 67. yıl dönümü dolayısıyla Türk-İş Genel Merkezi'nde gerçekleştirilen ziyarete, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Emir, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya ve CHP Sözcüsü Faik Öztrak katıldı. Türk-İş ve CHP'li heyet arasında gerçekleştirilen görüşme sonrasında Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ortak basın açıklama yaptı. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk'un önceki gün Türk - İş Genel Merkezi'ni ziyaret ettiğini ifade eden Türk - İş Genel Başkanı Ergün Atalay, kamu işçilerinin zam anlaşması konusunda kendi taleplerinin ilk altı için yüzde 15 ikinci altı için ise enflasyon ve refah payı olduğunu ancak bakanlık tarafından kendilerine gelen en son teklifin ilk altı ay için yüzde 6, ikinci altı ay için yüzde 4 olduğunu belirtti. Bakan Selçuk'a iki sene öncesinde kamu sözleşmesi imzalarında ilk altı ay için yüzde 7.5, ikinci altı ay için yüzde 5 verildiğini ancak işçi alım noktasında daha iyi bir noktada olduklarını anlattıklarını belirten Atalay, "Aradan iki sene geçti, alım gücümüz yüzde 27 düştü. Bu rakamı anlamakta zorlandığımızı anlattık kendilerine, önümüzdeki günlerde bir daha değerlendireceklerini söylediler ama maalesef bugün saat 12 civarında İstanbul'da darphanede grev ilanını astık. Kanuni süreçti bu, mecburuz asmaya, asmazsak yetkimiz düşüyor. Ayın 19'unda da darphanede, tarımda, madende, ETİ borda 30 bine yakın arkadaşımız greve çıkmak mecburiyetinde, bir sendikacı, işçi 'illa ben greve çıkayım, iş yerini sıkıntıya sokayım, ülkeyi sıkıntıya sokayım' ne böyle bir düşüncemiz oldu nede öyle bir düşüncede insan topluluğuyuz" ifadelerini kullandı. "Katkısız, hormonsuz bir sendikayız biz" Önceliklerinin ilk olarak Türkiye, sonrasında temsil ettikleri insanlar olduğunu anlatan Atalay, şunları kaydetti: "Biz 1 milyon 12 bin üyeyi bulduk. Katkısız, hormonsuz bir sendikayız biz, burada başkanlar kurulunun içinde her görüşten, bölgeden arkadaşlarımız var. Biz bu sözleşmenin masada bitmesini arzu ediyoruz. Tam sözleşmeyi konuşurken arkadan 'kıdem tazminatı'nı Hazine Bakanı açıkladı dedi ki, 'tarafların mutlu olacağı, memnun olacağı bir çalışma yapacağız' bizlerde dört gözle bekliyoruz. Nasıl memnun olacağız? Ama her sene 'kıdem tazminatı' gündeme geliyor. İş yerlerindeki arkadaşlarımız panik yapıyorlar, diyorlar ki 'kıdem tazminatı kalkacak' emekli oluyorlar. İş yerinde huzurumuz kaçıyor. Evde huzurumuz kaçıyor. Mevcut 'kıdem tazminatı'nın yapısından memnunuz. Almayanlar, alanlardan daha çok onlarla ilgili kanuna bir madde ilave edilir, bu mesele hallolur. Ama mevcut yapı bizim için en ideal yapı, burada fon deniliyor. Fon ile ilgili bizim başımıza gelenler ortada, fonu duyduğumuz zaman biz ve arkadaşlarımız sıkıntıya giriyor." Son günlerde örgütlenme konusunun konuşulduğunu, isteyen herkesin istediği sendikaya üye olabileceğini kaydeden Atalay, kendilerinden ayrılan ve memnun olmayan işçilere sendika değiştirdiklerinde sövmediklerini ve atmadıklarını dile getirdi. Türk - İş Konfederasyonu'nun 67 yıl boyunca işçi ve emek hareketinin lideri olarak konumunu koruduğunu anlatan Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Zaman zaman sıkıntılara girdiğini biliyorum. Darbe döneminde sıkıntılara girdiğini biliyorum. Ama bütün bunları aşmasını bildi. Biz Türk - İş'in varlığını Türkiye'de demokrasinin varlığı gibi görüyoruz. Eğer bir yerde demokrasi varsa, işçiler hak aramalı işçilerin hakları olmalı. Eğer işçiler hak aramakta zorlanıyorlarsa, hak arama talepleri sınırlanıyorsa veya yasaklanıyorsa veya işçilerin örgütlenmesinin önüne barajlar konuyorsa bunu doğru bulmuyoruz" dedi. "Bizde işçi hareketinin öncüsü olmayı sürdüreceğiz" Türk - İş'in 1 milyonun üzerinde üyesinin bulunmasının gücünü gösterdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Son yıllarda özellikle, 12 Eylül darbesi sonrasında sendikalaşmanın zorlaştığını biliyoruz. Darbe hukukundan Türkiye'nin arınması gerektiğini de biliyoruz. Örgütlenmenin önündeki bütün engellerin kaldırılması gerektiğini de yürekten inanıyoruz. Bunu da yapacağız. Bu konuda kararlıyız. Rahmetli Bülent Ecevit nasıl işçi hareketinin öncüsü olduysa, bizde işçi hareketinin öncüsü olmayı sürdüreceğiz. Kimsenin endişesi olmasın" şeklinde konuştu. İşçilerin örgütlenmesinin kendilerini mutlu edeceğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Burada önemli olan çalışan işçinin hakkını savunan bir sendikacılık anlayışının yerleşmesi, ücret sendikacılığına karşıyız. Bunu her yerde ifade ediyorum. Elbette ki Türkiye'nin gerçekleri de bilinerek bu paralelde davranılmalı, Türkiye'nin içinde bulunduğu konumları da iyi biliyorum" ifadelerini kaydetti. "Toplu sözleşmede ücret sendikacılığı yapılmasın" Atalay'ın aktardığı toplu sözleşme konusunda değerlendirmelerde bulunan Kemal Kılıçdaroğlu, "Toplu sözleşmede ücret sendikacılığı yapılmasın, ama şunun da göz ardı edilmemesi lazım. Yaşanan ekonomik krizin faturası işçinin sırtına yıkılmasın, kalkıyorlar parlamentodan yasa çıkartıyorlar. Bir avuç şirketin borcunu ödemek için 400 milyar lira para ayırıyorlar, işçinin ücretine gelince 'ekonomik sıkıntı var' Niçin ? Bu kişi çalışıyor, bu kişi üretiyor, bu kişi alınteri döküyor, bu kişi helal para kazanıyor ve bu kişi evine ekmek götürüyor. Batan şirketi kurtarmak için 400 milyar lira para ayıracaksın, işçiye gelince 'durumumuz malum, paramız yok veremiyoruz' bunu doğru bulmuyoruz. Elbette ki yüksek rakamlar istenmiyor, makul rakamlar isteniyor. Piyasa belli, ekonomi belli, işçinin aldığı ücret belli, asgari ücret belli, yapılan zamlar belli, elektriğe yapılan zam kadar bari versinler" diye konuştu. Kıdem tazminatı konusuna değinen Kılıçdaroğlu, "Biz sendikalar, 3 konfederasyon, aralarında uzlaşırlarsa bizim açımızdan hiçbir problem yok. Ama sendikaya rağmen, parlamentoya kıdem tazminatı ile ilgili bir düzenleme gelirse buna karşı çıkacağımızı, parlamentoda muhalefet yapacağımızı ifade ettik" dedi. "Terörden daha fazla kayıp veriyoruz iş kazalarında, her gün 5 kişi hayatını kaybediyor" Türkiye'nin, iş kazaları konusunda Avrupa'da birinci, dünyada üçüncü olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, "Terörden daha fazla kayıp veriyoruz iş kazalarında, her gün 5 kişi hayatını kaybediyorsa hepimizin oturup düşünmesi lazım ve üzülerek ifade edeyim; hayatını kaybedenlerin önemli bir kısmı sigortasız, öldükleri gün sigorta yapılıyor. Buda hayatın bir başka gerçeği" dedi. "67 yıldır Türk - İş var, iyi ki Türk-İş var" Türk - İş'in bütün bölgede hatta Avrupa'da Türkiye'deki işçi hareketlerini temsil ettiğini anlatan, Türk - İş'in yayınlarını ve yıllık raporlarını büyük bir dikkatle takip ettiklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Onların şikayetleri, sorunları, çözümler bizimde yararlandığımız alanlar oluyor. Çünkü, sonuçta biz bir düşünce üretiriz ama, sorunu yaşayan kişinin ürettiği çözümler bizim için çok daha değerlidir. Türk - İş üzerine düşen görevleri hakkıyla yerine getirmeye özen gösteriyor. 67 yıldır Türk - İş var, iyi ki Türk-İş var" ifadelerini kaydetti. "Belediye başkanlarının akrabalarının yönetici pozisyona getirilmelerini doğru bulmuyoruz" Yeni seçilen belediye başkanlarının tanıdıklarını işe alma konusunu değerlendiren Kılıçdaroğlu, "Bunların hepsi düzelecek. Belediye başkanlarının akrabalarının yönetici pozisyona getirilmelerini doğru bulmuyoruz. Arkadaşlarımız da gerekli girişimlerde bulundular. Bildiğim kadarıyla büyük bir kısmı çözüldü zaten" diye konuştu. "Biz üstümüze düşeni süratle yapıyoruz" Yönetici yakınlarının sadece CHP'li belediyelerde olmadığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Bakın biz üstümüze düşeni süratle yapıyoruz. CHP nasıl biliyor musunuz? CHP beyaz bir kağıt gibi, üzerinde siyah bir nokta olunca derhal fark edersiniz. Ama simsiyah olsaydı bu yeni bir siyahı fark edemezdiniz. O nedenle biz, bu sorunun kökten ve kalıcı çözülmesini istiyoruz. Parlamentoya gelsin siyasi ahlak kanunu'nu çıkaralım. Bu kadar basit, avukatın etik kuralları var, doktorun, esnafın, işçilerin, hayatın her kanalının etik kuralları var, ahlaki kuralları var. Esnaf bile, yüz yıllardan beri süre gelen Ahi Evran kuralları var. Siyasetçinin neden etik kuralları yok, niye yok, hangi gerekçeyle yok ? Davutoğlu getirdi geri çektiler, biz getirdik uygulamaya koymadılar. Burada TBMM Başkanı'na açık ve net çağrı yapıyorum. Toplum, kayırmacılıktan rahatsız, o zaman siyasi ahlak yasasını çıkaralım. Kurallar belli olsun, her belediye başkanı, her milletvekili, her belediye meclis üyesi kim seçimle geldiyse bir yere kuralları olmalı ve kuralların dışına çıkmamalı. Bu da TBMM'nin topluma bir armağanı olsun. Bizde siyasetçi olarak kendimize özel alanlar belirledik, sınırlamalar getirdik, ahlaki kurallar getirdik diyelim. TBMM Başkanından cevap bekliyorum" ifadelerini aktardı. "Sen eskiden girmiştin, seni atalım' bu da doğru olmaz" Haksızlık yapılan belediyelerde görevden ayrılmaların olduğunu ve olacağını aktaran Kılıçdaroğlu, bazı belediyelerle ilgili verilen bilgilerin yanlış olduğunu ifade ederek, "Örneğin Selçuk Belediyesi'nde belediye başkanımızın yakını, kendisi başkan seçilmeden çok önce orada çalışıyordu. Orada çalışan insanı belediye başkanı seçildi diye, 'sen eskiden girmiştin, seni atalım' bu da doğru olmaz. Biz hepsine dikkat ediyoruz" ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, "Bakın ben havuz medyasına teşekkür ediyorum. Diyorum ki; 'Bunu yazdınız, bizde bunu gördük ve hemen düzelttik' ama siz gerçekten gazetecilik yapıyorsanız gerçekten halkın beklentilerine tercüman oluyorsanız, diğer belediyelerin yaptıklarını da yazın hatta daha da öteye gidin" dedi. Bakanlıktaki bazı bürokratların çift maaş alması konusunda açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu şunları aktardı: "Doğru değil arkadaşlar, bu kadar işsizin olduğu bir yerde bürokratların sadece 2-3 yer değil, 4-5 yerden aylık alanlar var. Buradaki temel sorun şu, bir bürokrat bakanlığa bağlı bir şirkette görev alıyor ve o şirketin denetiminden de aynı zamanda sorumlu, hem yönetici hem denetçi nasıl olur burada, garabet burada başlıyor zaten, bu tür şeyleri siyasi ahlak yasası çıkararak bütün bunların hepsini objektif kurala bağlarız. Buna, sivil toplum kuruluşları ve sendikalarda dahil olsun." “Ortadoğu'da barışı savunduk ve savunmaya devam ediyoruz” Suriye'de oluşturulmak istenen 'barış koridoru' meselesine değinen Kılıçdaroğlu, "Öteden beri biz Ortadoğu'da barışı savunduk ve savunmaya devam ediyoruz. Türkiye, Ortadoğu politikasında kendi güvenliğini sağlamak zorundadır. Bu bağlamda, 'barış koridoru'da olabilir, özel bir bölge de olabilir. Biz Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyada kendi güvenliğini sağlayacak bütün adımları atmak zorundadır" şeklinde konuştu. Eylül ayında İstanbul'da Suriye ile ilgili bir çalıştay düzenleneceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bu konuda çalışma yapıyoruz. İsimler belirlenmedi, Türkiye'de bütün tarafların olduğu bir Suriye sorununu masaya yatırmak istiyoruz. Bütün taraflar olmalı, bizim siyaseten sağcı dediğimiz, siyaseten solcu dediğimiz, siyaseten ortacı dediğimiz, siyasi partilerin temsilcileri hatta yurt dışında Avrupa Birliği'nden, Birleşmiş Milletlerden Suriye konusunda yetkililerin gelip hep beraber Türkiye'de Suriye çalıştayı yapmak zorundayız. Suriye'de ki olayları tüm boyutlarıyla değerlendirmek zorundayız. Meseleyi tek boyutlu ele alırsanız, sağlıklı çözüm üretemezsiniz" ifadelerini kaydetti.(İHA)

Editör: TE Bilisim