CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, 4 Aralık’ın Madenciler Günü olduğunu belirterek, “Çalışma şartlarının en ağır olduğu alan yer altında çalışan madencilerimizin çalışma şartlarıdır. Emek verirler, alınteri dökerler. Şu garip duruma bakın ki maden kazalarında Türkiye Avrupa birincisi” dedi. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının satır başları şöyle: 4 Aralık Madenciler günü. Çalışma şartlarının en ağır olduğu alan yer altında çalışan madencilerimizin çalışma şartlarıdır. Emek verirler, alınteri dökerler. Şu garip duruma bakın maden kazalarında Türkiye Avrupa birincisi. Neden? Elin oğlu her türlü önlemi alır öyle yollar işçisini. Daha geçen gün Kuzey Marmara Otoyolu'nda 30 metre yüksekliğinden bir blok işçilerimizin üzerine düştü. Hayatlarını kaybeden 3 kardeşimize Allah'tan rahmet diliyorum. Sizin emek harcadığınız her saniyeden itibaren biz sizin yanınızda olacağız. Siz hak istediniz diye polis geldi, TOMA'lar geldi, biber gazları geldi. Niye hak arıyorsunuz diye geldiler Yarın onların davaları görülecek, CHP'li vekiller de hazır bulunacak. 52 işçi hayatını kaybetti, 52 kişinin ölümünü gizlediler. Sayın Ali Şeker'in verdiği soru önergesine gelen yanıtta söylediler. 52 aile, 52 can... “NE İSTEDİLERSE VERDİLER” Hatırlarsınız bir Ergenekon furyası vardı. Herkes ergenekoncu, herkes darbeciydi. 2007 yılında başladı 11 yılda fırtına estirdiler. Kim konuştuysa Ergenekoncu ilan ettiler. 60 bin kişinin telefonu dinlendi, 1260 kişi ifade verdi. 7 sanık ifade vermeden hayatını kaybetti. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ terörist diye tutuklanıp hapse atıldı. Savcı kalkıp Ergenekon diye bir örgütün varlığı ispat edilememiştir dedi. Uzun yıllar kamuoyunu meşgul edilen bu davada sahte deliller kullanılmış ve insanlara iftara edilmiştir. Şimdi biz yanlış yaptık diyorlar. Ölenlerin hesabını kim soracak, mağdur edilenlerin hesabını kim soracak. Ne dedi beyefendi bizi kandırdılar dedi, oysa bir dönem önce 'ne istediyseniz vereceğiz' dediler. Ne istedilerse verdiler. Tutuklayın dediler tutukladılar. Savcıya tuttu kendi makam arabasını verdi. Çıktı sıkılmadan ben bu davaların savcısıyım dedi. Şimdi o savcı, sahte deliller üreten o savcı Saray'da oturuyor. Bizim o dönemki genel başkanımız Deniz Baykal "Sen savcısıysan ben de avukatıyım" dedi. Şimdi yargı aşamasını bekleyeceğiz. Savcının mütalaasını gördük, yargı aşamasını göreceğiz. Bizim o dönemki genel başkanımız Deniz Baykal "Sen savcısıysan ben de avukatıyım" dedi. Şimdi yargı aşamasını bekleyeceğiz. Savcının mütalaasını gördük, yargı aşamasını göreceğiz. “BİZ KİMSENİN GÖLGESİNE SIĞINMAYIZ” Özel olarak kimseyi suçlamadım, bir yanlışı varsa hatırlatırım. Muhalefet partilerini özellikle eleştirmem, eğer muhalefet partileri birbirini eleştirirse iktidar çıkar sağlar. Sayın Bahçeli beni eleştirmiş, onun ağzından yanıt veriyorum. Sayın Bahçeli 8 Nisan 2014'te "Türklüğü reddeden, TC'yi silen bir inkârcıdan Türkiye Cumhurbaşkanı olamaz. Tekeden süt sağılmaz, Recep Tayyip Erdoğan'dan da Cumhurbaşkanı olmaz. Her vatan evladı Cumhurbaşkanı olabilir ne var ki Recep Tayyip Erdoğan olamaz" Sayın Bahçeli ben sana ne söyleyeyim? Ben sana bir şey demiyor, sözlerini hatırlatıyorum. Ülkücü kardeşlerimin bayrak, vatan sevgisi, insan sevgisi benim yüreğimde de aynen vardır. Benim gönlümde de vatan sevgisi, bayrak sevgisi, insan sevgisi vardır. Biz kimsenin gölgesine sığınmayız, medet ummayız. Birilerinin önünde diz çöküp yalvarmayız, o nedenle ülkücü kardeşlerime tek bir sözüm yok. Onların başımın üzerinde yeri var. Ama partisine sahip çıkmayanları kendi sözüyle vurmak zorundayım. “NİYE TÜRKİYE'DE ÇİFTÇİ ÜRETMİYOR?” Çiftçi de borç batağında. Konya'dan küçük bir devlet var Hollanda. Hollanda'nın tarım ihracatı Türkiye'den 6 kat fazla. Niye Türkiye'de çiftçi üretmiyor? Niye küstürdüler? Şeker pancarı üreticileri CHP vekilleri özelleştirmelere karşı direnirken orada olmalıydı. Canı yandı, AKP'ye oy vermeyeceğim diyor. İlla canınızın yanması mı gerekiyordu. Bunların yönetim anlayışı cebimi nasıl doldururum, köşeyi nasıl dönerim anlayışı. Bir de bunların havuz medyası var. Geçen bir iş insanı ile görüşüyorum. Nasıl dedim durum, felaket dedi. E dedim bir araya geliyor musunuz, bir şey yapıyor musunuz? Hayır diyor, "Moralim bozulunca A Haber'i açıp rahatlıyorum" diyor." BBC'ye bir çiftçimiz konuşuyor. Diyor ki bir televizyon kanalı geldi, söyleşi yaptık. Bir de dediler ki kapatın depoyu öyle çekelim dedi. İzin verdik. Bir de akşam baktık ki bizim depoyu gösterip, "Soğanları depolayıp kaçtılar" diye haber yapmışlar. Et ithal ettiler, depolar doldu. Şimdi de çıktılar et ihraç edeceğiz diyor. Böyle plansızlık olur mu? Böyle devlet yönetilir mi? Birisi geliyor et yok diyor ithal ediyorlar. Bu düzenden vatandaş memnun değil, kimler memnun Saray. Onların mutfağı dolu. Sarayın çevresi de çok memnun. Sana dolar üzerinden ihale vereceğim diyor. Bir de tefeciler var onlar da mutlu. (Kadir GÜRHAN)

Editör: TE Bilisim