Yaklaşık 35 yıldır Avanos’ta çanak ve çömlek işi ile uğraşan Muharrem Kılıç, çanak-çömlek işinin gün geçtikçe çoğaldığını, fırınlama sisteminin de azaldığına dikkat çekti. Fırına atılmayan çanak-çömleğin ateşte kolayca çatlayabileceğini belirten Kılıç, müşterilere bu ürünlerden kesinlikle uzak durmaları gerektiğini söyledi. Kılıç,” Kapadokya’ya gelenlerin kesinlikle toprak almalarını ve sanat almalarını öneriyoruz. Asla ve asla alçı ve kalıp ürünleri almalarını istemiyoruz. Yani özel işçiliklerimizden tavsiye ediyorum asla alçı tavsiye etmiyorum” dedi. Avanos ilçesinde bilinen 3 kuşaktan gelen ata mesleğini sürdüren, Muharrem Kılıç, imalatın yanı sıra ülkedeki tüm üniversitelerin güzel sanatlar bölümüne heykel, çanak-çömlek yapımı için özel paketler halinde kil satıyor. Çamurun insan stresini aldığını, ömrünü uzattığını söyleyen Kılıç, “35 yıldır bu işte çalışıyorum. Burada büyüdüm diyebilirim. Burada bize miras olarak kalan çanak çömlekçiliği devam ettirmeye çalışıyoruz. Bu mesleği usta çırak ilişkisi ile nesilden nesile aktarıyoruz” diye konuştu. “ÜRÜNLERİN PARASINDAN ZİYADE İŞÇİLİĞİNE, EMEĞİNE SANATINA BAKIN” 1978 doğumlu olduğunu söyleyen Kılıç, “Burası üç kuşaktan bize kaldı. Yani dededen toruna kalan bir yerdir. 35 yıldır bu işte çalışıyorum. Burada büyüdüm diyebilirim. Burada bize miras olarak kalan çanak çömlekçiliği devam ettirmeye çalışıyoruz. Bu mesleği usta çırak ilişkisi ile nesilden nesile sürdürüyoruz. Biz baskı kalıp olan ürünleri önermiyoruz. Kadınlarımızın işlediği elişi özel çalışmalarımız bulunuyor. Bu çalışmaları özel olarak öneriyoruz. Bu ürünleri alan pişman olmuyor. Kapadokya’ya gelenlerin kesinlikle toprak almalarını ve sanat almalarını öneriyoruz. Asla ve asla alçı ve kalıp ürünleri almalarını istemiyoruz. Bölgemizde çanak ve çömlekçilik o kadar çok çoğaldı ki, ne yazık ki bunları yapıp fırınlayanların sayısı azaldı. Çalışmaları alçıya ya da kalıba dökmeye başladılar. Bu ürünler kullanıldığında ortadan ikiye ayrılabiliyor. Alıcılar, ürünlerin parasından ziyade işçiliğine, emeğine ve daha çok sanatına bakarak ürün alabilirler. Yani özel işçiliklerimizden tavsiye ediyorum asla alçı tavsiye etmiyorum” şeklinde konuştu. “KARAFLARIN TARİHİ HİTİTLER’E DAYANMAKTADIR” ‘Topraktan yapılmış 3,4 ve 5 litrelikleri yoğurt kaplarımız var’ diyen Kılıç bize atölyeyi gezdirirken şöyle başlıyor anlatmaya: “Bu kaplarda ister hazır aldığınız yoğurdu ister kendi yaptığınız yoğurdu içine koyup beklettiğinizde yoğurt taş gibi oluyor. Çünkü kap suyunu emiyor. Sadece yapmanız gereken kapı bol su ile yıkamanız ve kullanıma sokmanız. Kabı kuruturken de ağzı açık şekilde kurutuyorsunuz. Bu kaplarımız yoğurda güzel bir tat katıyor. Bir de Hitit Karaflarımız bulunuyor. Karafların ortası deliktir. Eskiden Hititler güneşe inandıkları için sabah erkenden kalkıp Karafı yüksek bir yere koyarlardı. Onların inanışlarına göre güneş halkadan geçtikten sonra şaraplarını bu halkaya koyup saygıyla sunuyorlarmış. Buradaki işlemeler ise tek tek el emeği göz nurudur. İnce bir şekilde işlenmiştir.” “İKİ TÜRLÜ TOPRAK BULUYOR: SERAMİK VE KERAMİK” Ürünlerin iki tülü topraktan yapıldığını dile getiren kılıç bu toprakları şöyle sıraladı: “Kırmızı topraktan yapılanlara keramik, beyaz topraktan yapılanlara ise seramik diyoruz. Özel olarak işlemeli yapılan şarap kadehlerimiz var. Bu şarap kadehlerimizin fiyatları 15 lira. Biraz daha geniş olan kadehler 20 lira ve altılı olarak alanlar olursa 50 liradan satıyoruz. Bir de kahve cezvesini anlatmak istiyorum. Bu cezveyi dörtlü ocakların en küçüğüne koyarak ağır ağır pişirmeye başladığınızda kahvenizin tamamı köpük oluyor ve tadı harika oluyor. Aynı güzellikte kupa bardaklarımız bulunuyor. Sıcak sıcak, soğuğu soğuk olarak saklayabilen kupa bardaklarımızı hediye olarak alınabiliyor. Çok güzel lokumluklarımız ve kahve fincanlarımız var.” “SUYU ARITAN, DİNLENDİREN VE SOĞUTAN TESTİLERİMİZ VAR” Kendimizin yaptığı özel şarap şişelerinin olduğunu da söyleyen Kılıç, bu şişelerin fiyatlarının 75 ile 100 lira arasında değiştiğini söyledi. Kılıç, “Bu şişeler de şarap bekletildikçe tadı daha güzel oluyor. Biz bu şişeleri özel olarak yaptık. Fakat alan bazı bayanların yağdanlık ve sirkelik olarak kullandığını da gördük. Yani çok yönlü bir şekilde kullanılabiliyor. Beyaz çamurdan yapılan seramikleriz var. Bu seramikleri kolayca makineye atıp yıkayabilirsiniz. Su testilerimiz bulunuyor. Suyu arıtan, dinlendiren ve soğutan testilerimi 20 liradan satıyoruz. Bardakları da yanında hediye olarak veriyoruz. Bir de bunların hediye ve süs olarak kullanılanları var. Onları da bardak hediyeli veriyoruz. Her renk kahve fincanlarımız bulunuyor. Bunların da tamamını oturup beyaz çamurdan yaptık. Yani bunlar seramik çeşitleridir. Keza kuru yemiz çeşitleri de aynı şekilde beyaz topraktan yapılıp işlenmiştir. En çok sattığımız da bunlardır. Kapadokya ile özdeşleşmiş ve Kapadokya’nın vazgeçilmezi olan balonlarımız var. Bu balonlarımızı da el işlemeli yaptık. Küçük boyundan büyük boyuna kadar her çeşit bulunuyor. Bir de saat şeklinde olanları var. 50 liradan başlıyor 150 liraya kadar çıkabiliyor. Fiyatları boyutlarına göre değişiyor” ifadelerini kullandı. YEMEK KAPLARIMIZIN ÇOĞU ATEŞE ÇOK DAYANIKLIDIR” Yaklaşık bir yılda bitirebildikleri ve topraktan yaptıkları peri bacalarının bulunduğunu kaydeden Kılıç konuşmasına şu şekilde devam etti:  “Bu özel çalışmayı 5 Bin TL’ye atıyoruz. Tabi ki bütçelere göre olanları da bulunuyor. 3 Bin TL’ye olan da var. Bayanların evde en çok kullandığı servis tabakları var. Küçüğünden büyüğüne kadar birçok servis tabağı çeşidimiz var. Bayanların en çok ilgi gösterdiği kısımdır. Ayaklı salata kaseleri de bulunuyor. Annenize, eşinize özel olarak alabileceğiniz ürünler bulunuyor. Testi kebabının esas olarak yapıldığı kaplarımız bulunuyor. Bu kaplarda testi yapılır sonra da başı kırılarak servis edilir. Damacanalarımız ve yemek kaplarımız var. Yemek kaplarımızın çoğu ateşe çok dayanıklıdır. İstediğiniz ateşte yemek pişirebilirsiniz. Hepsi birbirinden özel ürünlerimizdir.” “ÜRÜNLERİ ELEKTRİK FIRININDA 1040 DERECE DE ISITIYORUZ” “Benim dükkânımdan hariç birkaç dükkan daha var. Hepsini dolaşıp görmenizi tavsiye ediyorum. Ürünü yapıp hazırlayıp ve tezgâha koymakla bu işler bitmiyor. Bu ürünlerin en önemi noktası, bunların can damarı olan elektrik fırınıdır. Elektrik fırınında 1040 dereceyle 10 saat süreyle, 5 milyarlık ürün burada fırınlanıyor. Fırının derecesi 30 dereceye inene kadar dokunamıyoruz. Çünkü çok sıcak oluyor, soğumasını bekliyoruz. Biz bu fırını gündüz ziyaretçilerimizin olduğu vakitte çalıştıramıyoruz. Çünkü burası çok sıcak oluyor içeriyi gezemiyoruz. Ürünleri bu fırın sayesinde direkt ateşe koyabiliyorsunuz. Yoksa çatlama ve ikiye ayrılma olasılığı çok fazladır. Eskiden odun ateşi yakıyorduk ve bu ateş 600 dereceye ancak çıkabiliyordu. Toprak kokuyordu. Elektrik fırınında bu sorunu yaşamıyoruz. Hediyelik eşyaların sabırla çizileni alınmalıdır. Bunların hepsi el emeği göz nuru ürünlerdir. Küçüğünü ya da büyüğünü almak fark etmiyor. Hepsi emek ürünüdür. Ve hediyelerin en makulleri bu bölümdedir. Bu bölümdeki ürünler 100 TL’den başlıyor.” (Kadir GÜRHAN)  

Editör: TE Bilisim