Halk arasında ‘kemik erimesi’ olarak bilinen ve daha çok kadınları etkilediğine inanılan osteoporozun erkeklerde de görülen önemli bir sağlık sorunu olduğunu söyleyen Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hilmi Gözlükaya, “Tüm omur çökme kırıklarının yüzde 14’ü ve tüm kalça kırıklarının yüzde 25-30’u erkeklerde görülmektedir. Bu kırıklar önemli oranda sakatlık ve ölümlere neden olmaktadır” dedi.
Medical Park Ordu Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Hilmi Gözlükaya, halk arasında kemik erimesi olarak bilinen ve daha çok kadınları etkilediğine inanılan osteoporozun erkeklerde de görülen önemli bir sağlık sorunu olduğunu söyledi.

“Çok sayıda kadın ve erkeği etkileyen kronik bir hastalık
Yapılan araştırmaların yaşam boyunca erkeklerin 3’te 1’nin kemik erimesine bağlı kırık riski taşıdıklarını gösterdiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Hilmi Gözlükaya, “Kemik erimesi kemiklerde zayıflık, kemik kütlesinde azalma ile karakterize olan, çok sayıda kadın ve erkeği etkileyen kronik bir hastalıktır. Tüm omur çökme kırıklarının yüzde 14’ü ve tüm kalça kırıklarının yüzde 25-30’u erkeklerde görülmektedir. Önemli bir oranda sakatlık ve ölümlere neden olmaktadır. Erkeklerin yaşamları boyunca kemik erimesi kırık riski 12’de 1’dir ve bunların yüzde 30’u kalça kırığıdır. Genel olarak erkeklerde kemik erimesi olacağı düşünülmediğinden atlanabilmektedir” dedi.

“Kemik erimesi erkeklerde erken yaşta başlayabiliyor”
Kemik erimesinin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyleyen Gözlükaya, “Kemik erimesi özellikle 50’ li yaşlardan sonra görülmekle birlikte daha erken yaşlarda da görülebilmektedir. Kemik erimesi, ağrı, kalça, omurga ve kol kırıkları, duruş bozukluları, boy kısalması, nadir de olsa solunum, mide ve bağırsak sistemi sıkıntılarına neden olabilmektedir. Aşırı alkol, sigara, kahve tüketimi, güneş ışığından az yararlanma, az kalsiyum tüketimi, cinsel fonksiyon bozukluğu, şeker, astım, guatr gibi kronik hastalığı olanlar, paratiroit adenomları, kortizon, epilepsi ilaçları kullananlar, hareketsiz yaşam sürenler ve aile öyküsü bulunanlar kemik erimesi olma ihtimalini göz önünde bulundurarak düzenli kontrol yaptırmayı ihmal etmemelidirler” şeklinde konuştu.

“Kemik erimesinin tedavisinde erken tanı önemli”
Dr. Öğr. Üyesi Hilmi Gözlükaya, kemik erimesinin erken teşhis edilmesi durumunda ilaçlarla ve ilaç dışı girişimlerle tedavi şansının yüksek olacağına dikkat çekerek, “Kemik erimesi olan hastaların büyük kısmında kemik kaybı yavaş yavaş olmakta ve hastalık ilerleyinceye kadar belirti vermemektedir. İlerlemiş kemik erimesi klinikte uzun kemik kırıkları, omurga deformiteleri, akut ve kronik ağrı ile karşımıza çıkmaktadır. Bir kez kemik erimesine bağlı kırık oluştuktan sonra, kişinin tekrar tam sağlığına kavuşması mümkün olmamakta ve yaşam kalitesi belirli düzeyde azalmaktadır. Oysaki erken tanı konulursa kemik erimesinin durdurulması, hatta basit bazı girişimlerle kaybın yerine konulması mümkün olabilmektedir. Kemik erimesi tanısı kolaylıkla konulabilen, bilgilendirme ve tedbir alınarak önlenebilen bir hastalıktır” ifadelerini kullandı.

İHA