CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 5 Aralık Kadına Seçme ve Seçilme hakkı verilişinin 83. yılında Ankara Spor Salonu'nda CHP’li kadınlarla buluştu. CHP’nin Kadın Kolları Genel Başkanlığı tarafından düzenlenen "Eşitlik ve Adalet Kadın Buluşması"na Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen yaklaşık 30 bin kadın katıldı. Yaklaşık 30 bin kadına seslenen Kılıçdaroğlu, “Bugün burada Cumhuriyet tarihimizin en önemli toplantılarından birini yapıyoruz. Ankara'dan bütün dünyaya bütün kadınlara sesleniyoruz. Siyasette daha fazla olunuz. Gücünüzü gösterin ki haksızlık, hukuksuzluk yaratanlar kaçacak delik arasınlar.” ifadelerini kullandı. “CHP’YE GELİN” Konuşmasında kadınlara seslenen Kılıçdaroğlu, “İlk genel başkanlığımdan sonra yüzde 33 cinsiyet kotası getirdik, yüzde 10 gençlik kotası getirdik. Yeter mi? Hayır. Bunun parlamentoda siyasi partiler yasasına girmesi lazım. Partilerin bunu kabul etmesi lazım. Ben bütün kadınların önünde söz veriyorum; yüzde 33 cinsiyet kotasını içeren siyasi partiler yasasını TBMM'ye sununuz. Bütün kadınlardan isteğim; biz bunu Genel Kurul'a indirdiğimizde kadınlara haber vereceğiz; kim evet diyor, kim kadınların daha az siyasette yer almasını istiyor izleyin. Mademki kadınlar hak istiyorlar, mademki kadınlar eşitlik istiyorlar, mademki kadınlar çalışmak istiyorlar bütün bunların tamamını sağlayan bir parti var, o da CHP'dir. Gelin CHP'ye.” dedi. MAN ADASI'NDA ŞİRKET KURANLAR BUNU ANLAMAZ” Kılıçdaroğlu konuşmasına şöyle devam etti: “Konya Ereğli'de 40 günlük Ayaz bebek hayatını kaybetti, annesi sabah kalktı bebeğini emzirmek istedi baktı çocuğu hayatını kaybetmiş. Tek odalı, camları kırık bir evde kalıyordu. Soğuktu ve bebeğini kaybetti. Bu annenin dramını Man Adası'nda şirket kuranlar anlayamaz. Kübra bebek 2.5 yaşındaydı hayatını kaybetti. Emine Akçay'ın hikayesi; 15 Mart 2012. Adana'da oturuyordu, yoksuldu, çocukları vardı. Raporda şöyle geçer; Akçay cebindeki son parayı aldı, oduncuya gitti. Oduncu bu paraya odun olmaz dedi, Akçay'ın ısrarı üzerine odun verdi, para almadı. Ama odunlar yağmurda ıslandığı için sobayı yakamadı. Emine Akçay çocuklarının üşüdüğünü görünce saç kurutma makinesini çalıştırıp çocuklarına verdi ve sonra içerideki odaya geçip kendisini astı. Bu söylediğim orta çağda olan bir olay değil. Bu söylediğim hak hukuk arayanların çığlığıdır. Bu söylediğim Man Adası'nda şirket kuranların dramı değildir. Siz bu düzene evet diyorsanız ben isyan ediyorum. Ben Bülent Ecevit'in, Atatürk'ün felsefesinden geliyorum. Ben diyorum ki; ne ezen, ne ezilen insanca bir düzen diyorum. Siz sadece kendinizi ve yandaşlarınızı düşünürseniz bu insanca bir düzen olmaz. Biz buna karşı hep beraber mücadele edeceğiz. Bütün kadınlar, musluğu açarken 5 çeşit vergi ödüyorsunuz, ekmek alırken vergi ödüyorsunuz, çocuğunuza gofret alırken vergi ödüyorsunuz, ne alırsanız vergi ödüyorsunuz ama birileri vergi ödememek için her türlü tezgahı kuruyor. Emine Akçay odun almak için vergi öder, Man Adası'nda şirket kuranlar vergi ödememek için her türlü sahtekarlığı yapar. Ben bunun hesabını sormayacak mıyım? Durumu iyi olan pırlanta alır vergi yoktur, elmas alır vergi yoktur. Ama bir de 12 saat direksiyon kamyon şoförünü düşünün, vergi ödüyor. Dünyanın en pahalı mazotunu satıyorlar. Her türlü vergiyi senin sırtından alıyorlar. Ama bu beyler vergi ödememek için her türlü numarayı yapıyorlar. Neymiş millilermiş, yerlilermiş... Sen ne millisin ne yerlisin. Sen ancak gayrimillisin. Bunun hesabını soracaksın; 2019'da soracaksın. Biz 2019'da kadın hareketiyle bunları sandığa gömeceğiz.” “1 STERLİNLİK ŞİRKETE 15 MİLYON DOLAR NEDEN GİDER?” Man Adası belgeleri ile ilgili de konuşan Kılıçdaroğlu, belgeler sahteyse komisyon kuralım diyorum, komisyon kurmuyorsun diyerek sözlerine şöyle devam etti: “Soruma hala cevap almadım; 1 sterlinlik şirkete 15 milyon dolar neden gider? Sen vergi kaçırmak için her şeyi yapacaksın, fakir fukaranın kefen bezinden bile vergi alacaksın. Bu ülkede vicdanları ayağa kaldırıncaya kadar konuşacağım. Hala belgeler sahte diyorlar, diyorum komisyon kuralım. Komisyon kurmuyorsun çünkü sahte olmadığını en iyi sen biliyorsun. Ben bunu sonuna kadar takip edeceğim. Bu bir şirket ticaretiymiş, bu şirket hangi şirket, bunun ortakları kimler, bu transferler neden yapıldı? Cevap yok. Sermayesi ne? Cevap yok. Sıdkı Ayan kimdir? Cevap yok. Soruyorum; sevgili Erdoğan sen bilmiyorsan ben sana söyleyeyim; oğluna, damadına, dünürüne sor. Bilirler. Ben biliyorum. Bir soru soruyorum; Sevgili Erdoğan doktoru yanına al; enişten Ziya İlgen'in Man Adası'nda şirketi var mı? Enişte, Man Adası'nda niye şirket kursun? Bunları bilecek ve soracağız.” “BENİM EVİMDE AYAKKABI KUTUSU YOK” CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulunarak, söz konusu belgelerin savcılığa teslim edilmediği takdirde evinde, işyerinde, CHP genel merkezinde arama yapılarak el konulmasını talep eden AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk hakkında da açıklamalar yapan Kılıçdaroğlu şöyle konuştu: “Şimdi aklı evvel bir AK Parti Milletvekili açıklama yapmış; Kılıçdaroğlu'nun evi aranmalı ve belgelere el konulmalı. Sanıyorlar ki ben korkuyorum. Ben Sayın Külünk'ü eşiyle beraber davet ediyorum; buyurun gelsinler. Evimiz mütevazı bir ev eşiyle beraber gelsinler, istediği kitabı da alabilir. Ama bir şeyden emin olsun benim evimde ayakkabı kutusu yok. Bu vesile ile AK Partili kardeşlerime seslenmek isterim; daha belgeyi görmeden sahte ilan ettiler. Ya bir görün kardeşim. Ben eski maliyeciyim, mal nasıl götürülür ben çok iyi bilirim. Sahtekarlığı bilirim. Senin 2002'de oy verdiğin Erdoğan, 2017'deki Erdoğan mıdır? Keçiören'de mütevazı bir apartmanda kaldı, milletvekili lojmanlarını sattı. 2017'deki Erdoğan kimdir? Kibrine teslim olan, ağzına gelen her şeyi söyleyen, servete oynayan bir Erdoğan var. Sevgili AK Partili kardeşim bu gerçekleri vicdanında sorgula. Ben sana saygı gösteriyorum ama senin de sorgulama zamanın geldi artık. Bir ülkede adalet olmazsa olmaz, devlet adaletle yönetilir. Devlet kinle yönetilmez. Yalanla yönetilmez. Halka hesap soranların adı diktatördür.” “PARAYLA BAKAN SATIN ALINDI” Rıza Sarraf devletin sırlarını parayla alan birisidir diyen Kılıçdaroğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: “11 Ekim 2013 Rıza Sarraf'la dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler telefonda konuşurlar. Sarraf MİT beni takip ediyor durdursunlar diye soruyor. Güler şöyle söylüyor; Abiciğim, sen o konuda rahat ol. Böyle bir şey varsa senin önüne ben yatarım ya. Bu kişi parayla bakanı satın alıyor, bakanı. Rıza bülbül gibi ötünce casus oldu, hain oldu. Ama düne kadar hayırseverdi hani? Ne istediyse verdiniz Sarraf'a. Her şeyi para karşılığında yaptınız. Rıza'nın casus olduğunu ben daha önce söylemiştim. Şimdi savcılık harekete geçti. Ben sordum Sarraf'a devletin sırlarını kim verdi? 18 Nisan 2013 tarihinde dönemin Başbakanı Erdoğan'ın önüne bir bilgi notu bırakılır. Konusu Rıza Sarraf'tır. MİT 3 sayfalık bilgi notu bırakılır; yapılan tüm sahtekarlıklar anlatılır. İran'a yönelik ambargoya rağmen Sarraf'ın yakın gelecekte ABD yasaklı kişiler listesine dahil edilebileceği, Güler ve Çağlayan ilişkisinin ortaya çıkması üzerine hükümet aleyhine kullanabileceği düşünülmektedir yazıyor. MİT söylüyor. 18 Nisan'da söylüyor. Şimdi ben Erdoğan'a söylüyorum; bu sahtekarın yaptığı dolandırıcılık senin önüne konuldu. Sen ne yaptın? Sen bu dosyayı kapattın.” (Kadir GÜRHAN)

Editör: TE Bilisim