Yeni çalışması ‘Mehmet Emmi’yi on gün önce tüm dijital platformlarda yayınlayan Tarık Kavut,  eserin sahnede çok söylendiğini ama fazla öne çıkmadığı için tercih edildiğini söyledi. Mahzuni Şerif’in yazmış olduğu Mehmet Emmi’ eserinin muhalif bir tarafı olduğuna işaret eden Kavut, “Son dönemde Mahzuni Şerif’in daha çok türkü formatındaki eserleri kullanıldı. Bu eserler arasında ‘Mehmet Emmi’ biraz geride kalmıştı. Aslında hareketli bir esere remiks tarzında bir şey yapılmaz. Slov bir eseri hızlandırmak gerekir.  Ancak eserin muhalif tarafı biraz daha ortaya çıksın diye böyle bir şey oluşturmak istedim” diye konuştu. ‘Uykusuz yemeksiz kalabilirim ama müziksiz asla kalamam’ ifadesini kullanan Kavut, müziğin kendi hayatındaki öneminden ise şöyle bahsediyor: “Müzik artık hayatımın çok önemli bir parçası oldu. Evde musluğum bozulsa değiştirmem, sandalyemin ayağı kırılsa kalkar başka bir yere otururum ama söz konusu müzik olduğu zaman olmayan bir şeyi oldurana kadar çabalarım. Bazen gerginlikler oluyor ancak sonrasında ortaya çıkan iyi şey beni mutlu ediyor.” Mehmet Emmi eserinde uyguladığı yeni tekniği, gençlerin türküye nasıl ilgisinin çekileceğini ve müziğin politik tarafının yaşattığı sıkıntıları anlatan Kavut, dinleyicilerine şu mesajları verdi: “İnsanlar sanattan uzak durmasınlar. Sanatın üreten kısmında olmaya çalışsınlar. Çünkü bizim Türk toplumu çok yeteneklidir. Aileler çocuklarını sanatla iç içe yetiştirsinler.” Güçlü Anadolu Gazetesi sordu Tarık Kavut Cevapladı: Kendinizden biraz bahsedebilir misiniz, Tarık Kavut kimdir? 1979 Ankara doğumlu 8 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğuyum. Babam müzisyen olduğu için hep müzik içerisinde büyüdüm. Aslında çokta fazla bir şey yapma şansım yoktu sanki. Ailenin en küçük çocuğu olduğum için hep izleyerek büyüdüm. Müzik dışında hayatımda hep futbol vardı. 1995 yılında vefat eden abim benim hep müzisyen olmamı istiyordu. Onun vefatı benim hayatımda müziğe dönüm noktası oldu diyebilirim.  Abimin arkadaşı olan Yüksel Ayoğlu’ndan bağlama ve nota dersi alarak 95 yılından sonra tamamen müziğe yönümü dönmüş oldum. Notayı öğrenip bağlama çalmaya başladıktan sonra hemen beste yapmaya başladım. Bestelerimi notaya almaya başladım. Çok kurcalayan çok emek veren bir insan olduğum için yaptığım eserleri hemen hocama göstererek doğru nota yazmış mıyım diyerek onay alırdım. Onayı aldıktan sonra büyük bir cesaretle onu stüdyoda kayıt altına aldıktan sonra ünlü sanatçılara vereyim diye düşünüyordum.  Yine o yıllarda ufak tefek Kültür Bakanlığı’nın TRT’nin korolarına gidiyordum.  Stüdyo Tın’ın iş ortağı olduktan sonra iş yapmaya başladım. Yaptığım ilk besteleri bazı ünlü sanatçılara gönderdim. İlk yaptığım besteyi Emre Saltık albümünde kullandı. Daha sonrasında aranjörlük, bestecilik, solistlik, enstürümanistlik duruma göre yaparak stüdyoda süreç çok hızlı bir şekilde devam etti. Hala da devam ediyor. “KENDİ ÇALIŞMALARIMI KENDİM YÜRÜTEREK BİR ÖZGÜNLÜK OLUŞTURUYORUM” Kliplerinizin görüntü montajından, ses ayarlarına, ses ayarlarından klibin renk dokusuna kadar her şeyini siz üstleniyorsunuz bunun bir nedeni var mı? Ben kliplerimde ne yapmak istediğimi kendim bildiğim için yaptığım işi birilerinin eline bırakınca benim istemediğim bir şekle bürünebiliyor. Örneğin daha yumuşak bir şey ise daha sert bir şeye daha sert bir şey ise daha yumuşak bir şeye dönüşebiliyor. Başka birine kurgu yaptırdığım da yaptırdığım kişi öyle bir kurgu yapıyor ki senin kafanda tasarladığın finalde kullanacağını başta kullanıyor. Zaten stüdyoya gitme amacı, stüdyoda müzik yapmamın da amacı budur. Çünkü ne istediğimi ben biliyorum.  Ben yapayım dediğim için stüdyo başladı, ben yapayım dediğim için klip çekimleri başladı. İş verdiğim kişilerden istediğim sonucu alamayınca bende bu sefer stüdyoda programları araştırıp kullandığım için bu sürecin aranjesini yapayım, müziğini yapayım, klibini çekeyim, montajını yapayım, renklendirmesini yapayım yapamadığım yer olduğunda internetten araştırayım doğrusunu bulayım diyerek yaptığım işin her aşamasında olmayı başardım. Yaptığım işlerin beni yansıtmasını istedim ve son yaptığım işler de tamamen beni yansıtıyor. Çektiğim kliplerin kurgusundan, renklendirmesinden yaptığım işler benim tarzım olduğunu yansıtır oldu. Klibi izleyen herhangi birisi eğer beni takip ediyorsa onun kurgusunu benim yaptığımı rahatlıkla anlayabilir. Bir özgünlük oluştu aslında bu da benim için iyi bir şey diye düşünüyorum. Pirler ve Dedeler projesinde hep halk ozanlarını yaşatmak adına bir şeyler yapıyorduk. İlk proje de Feyzullah Çınar ve Malik İnci’yi düet yaptırdım ve orada da sesi temizledim. İkinci albümde Perişan Ali ve Battal Kılıçarslan ile bir düet yapmış olduk. Üçüncü albüm projesinin diğerleri ile arası uzayınca o araya bir şeyler ekleme ihtiyacı duydum ve İstanbul’da Arda Müzik ile Mahzuni Şerif’in ses ve görüntü teliflerini alarak Arda Müzik’e Mehmet Emmi eserini biraz daha otantiklikten çıkararak ama bunu yaparken de Mahzuni Şerif’in otantikliğini bozmadan alt yapısını gençlere yönelik düzenleme yaptım. “MEHMET EMMİ’NİN MUHALİF BİR TARAFI VAR” Neden Mehmet Emmi? Aslında benim hep bir muhalif tarafım vardır. Mehmet Emmi’de de muhalif bir durum var aslında. Bir hikayesini okumuştum ve o hikayeden kaynaklı olarak Mahzuni Şerif’in yazmış olduğu bir eser. Son dönemde Mahzuni Şerif’in daha çok türkü formatındaki eserleri daha fazla kullanıldı. Bende Mehmet Emmi biraz geride kalmıştı. İnsanlar sahnede söylüyordu ama çok ortaya çıkmıyordu. Aslında hareketli bir esere remiks tarzında bir şey yapılmaz. Slov bir eseri hızlandırmak gerekir.  Ancak muhalif tarafı biraz daha ortaya çıksın diye böyle bir eser oluşturmak istedim. “ESKİDEN KORSAN DİNLEMEYİN DİYORDUM ANCAK ARTIK BUNU SÖYLEYEMİYORUM” Klip şuanda sadece dijital platformlarda mı bulunuyor? Klibimiz şuanda dijital birçok platformda yayınlanmış durumda. Bunun dışında türkü yayını yapan birçok televizyon kanalı klibi satın aldı. İnsanlar birçok dijital platformdan ister satın alarak isterse ücretsiz mecralardan eserlerimizi dinleyebilirler. Bizim amacımız sadece yapmış olduğumuz bu eserlerin daha çok kişiye erişmesini sağlamak.  Günümüzde insanların bu ekonomik şartlar altında albüm almasını beklemiyoruz. Eskiden korsan dinlemeyin diyordum ancak artık bunu söyleyemiyorum.  Vatandaşlarımız sevdiği bu sanatçıları biraz da mecburiyetten dolayı dinlemek zorunda kalıyor. Elbette bende ürettiğim bir şeyin alınmasını isterim ancak günümüz şartlarında bunun olması pek de mümkün görünmüyor. Bundan dolayı dijital platformlarda bize verecekleri destekler bizler için oldukça kıymetli ve değerlidir. Çünkü şuanda önemli olan konu şu ne kadar çok izleyici ve dinleyiciye ulaşabiliriz? Bir şeyi satmaktansa ne kadar daha fazla kişiye ulaşabilirizin derdindeyiz.  Günümüzde 20 bin adet bir albüm satıyorsa eğer insanlar çığlık atıyor. Zaten günümüzde CD basımları durdurulmuş durumda. Türkiye’de bu konuda eskiden iş yapan birkaç fabrika günümüzde iş yapamadığı için kapatıldı. Bir iki yıl içerisinde de tamamen CD basımı ortadan kalkacak. Unkapanı tamamen bitecek mi? Unkapanı bitmeyecek bitmez. Ancak dijital çok hızlı bir şekilde yayılmaya başladı. Unkapanı’nın eskiden özelliği neydi sanatçıların ulaşmasından ziyade depoların orada bulunmasıydı. Unkapanı ayrıca ürünlerin satışı içinde bir merkez konumundaydı. Herkesin bir deposu bulunuyordu depodan ürünler alınıyordu. Daha sonra da tüm Türkiye’ye dağıtılıyordu. Günümüzde CD’ler ortadan kalkınca dağıtımla alakalı bir durum söz konusu değil. Günümüzde her şeyi oturduğunuz yerden stüdyodan yapıyorsunuz bir sonraki aşamaya mail atıyorsunuz. Yani bir eser ortaya çıktığında o işteki bazı kesimler birbirlerinin yüzünü görmeden işi tamamlayabiliyor. “ESER TIKLANDIKÇA VE İNDİRİLDİKÇE KAZANÇ SAĞLIYORSUNUZ” Dijital ortamdan kazanç nasıl sağlıyorsunuz? Dijital ortamdan kazanç sağlamanın birçok yolu bulunuyor. Eğer bir firmaya bağlıysanız firma üzerinden para kazanıyorsunuz. Dijitalde beste sana aitse üye olduğun MSG gibi musiki eserleri koruyan kurumlar üzerinden beste hakkından, söz hakkından para kazanıyorsun. Yorumcuysan müzik yorumcuları birliğine üyeysen eğer yorumculuğundan para kazanıyorsun. Yapımcıysan eğer MÜYAP gibi kurumlardan para kazanabiliyorsun. Bunların hiçbirini yapmıyor olup da sadece enstürüman çalıyor olabilirsin yine kazanç sağlayabilirsin. Tabi ki bu kazançlar sen dijital platformda tıklandıkça, dinlendikçe, indirildikçe oluyor. Hiçbir kurum ve kuruluşa üye olmadan da kendi başına bir eser ürettiğinde dijital platformlara kişisel olarak da verebiliyorsun ve bu şekilde bir kazanç sağlayabiliyorsun. Dijital platformda işin neresinde olduğunuz önemli kısacası. En son yaptığınız çalışmada telif hakkı ödediniz mi? En son yaptığım çalışmada telif hakkı ödememek için eser sahibinin anlaştığı eser varisi olan Arda Müzik ile anlaşma yaptım. Eğer başka bir şekilde bu eseri ortaya çıkartmış olsaydım isim,söz, görüntü vs. gibi şeyler için telif ödemek zorunda kalacaktım. Bunlar da ekonomik yönden bizler için büyük bir külfet oluşturuyor. Doğal olarak daha klip bile çekemeden maddi anlamda zarara uğramış oluyorsunuz. “GENÇLER İÇİN TÜRKÜLERİN ORİJİNALİ BOZMADAN KOYUYORUZ” Gençlerin türküye bakış açısı nedir? Gençlerin türküye bakış açısı aslında çok olumlu ancak türkü diye ne dinledikleri ile de alakalı bir durum. Genç arkadaşımız evde oturduğunda babası arabesk müzik veya benzeri bir tarz dinliyor genç arkadaşımız o anda dinlediği şeyi türkü sanıyor. Daha sonra karışıklıklar yaşanabiliyor. Bizler gençlerin dikkatini türkülere çekebilmek için hip-hop gibi tarzlara türkülerin orijinali bozmadan koyuyoruz.  Yeni yapılmış besteleri o tarza sokmam ancak Mahzuni Şerif’i o tarza sokarım ki gençlerimizin Mahzuni Şerif’den ya da Neşet Ertaş’dan haberi olsun. Gençlerimiz türküleri dinlerse çok beğeniyor. Son yaptığınız çalışmaya insanların tepkileri nasıl oldu? Şuana kadar gayet olumlu. Bir haftada birçok tv kanalı benden yayınlamak için eseri istedi. Sosyal platformlarda ise birçok kişi indirmiş ve paylaşmış durumda. İnsanlar arabasında giderken dinliyor beni etiketliyor. Eser yayınlandıktan sonra çok hızlı ve güzel bir şekilde insanların bize geri dönüşünü sağladı. Bu başarı hiçbir şekilde reklam yapılmadan geliyor şuanda. “PİRLER VE DEDELER 3 ÇALIŞMASI SON ÇALIŞMA OLACAK” Pirler ve Dedeler 3 albümünden biraz bahsedebilir misiniz? Pirler ve Dedeler 3 albümü aslında bizim için biraz da jübile albümü diyebiliriz. Açıkçası üçten sonrasını yapmak istemiyorum. Ancak çok talep gelirse üçten sonrasına devam ederim çünkü bir albüm neredeyse iki senede bitiyor ve çok zaman alıyor. Hızlandırdığımda ise sıkıştırılmış bir iş oluyor. Üçüncü albümde biraz daha ünlü isimlere yer vermek ustalık eserimi tamamlamak istiyorum. Eserlerin birçoğu hazır, yarısının kayıtları da bitmiş durumda. Ankara, İstanbul ve yurt dışından kayıtları alıyoruz. Bu yıl bitmeden Aralık ayında çıkartmayı planlıyoruz. Müzik sizin için neyi ifade ediyor, müziğin hayatınızda ki konumu nedir? Müzik artık hayatımın çok önemli bir parçası oldu. Evde musluğum bozulsa değiştirmem, sandalyemin ayağı kırılsa kalkar başka bir yere otururum ama söz konusu müzik olduğu zaman olmayan bir şeyi oldurana kadar çabalarım. Bazen gerginlikler oluyor ancak sonrasında ortaya çıkan iyi şey beni mutlu ediyor. Uyumadan günlerce durabilirim, yemek yemeden durabilirim ama müziksiz duramam yapamam. “MÜZİĞİN MUHALİF BİR TARAFI OLMALI” Müziğin politik tarafını yansıttığınızda zorluklarla karşılaşıyor musunuz? Benim internette çok ciddi anlamda muhaliflik yaptığım çalışmalar vardır. Bunların bazıları kaldırıldı daha sonra başkaları tekrar yükledi. Müziğin muhalif bir tarafı olmalı bana göre. Ben bana sunulan her şeyi kabul edemiyorum. Hoşuma bir şey gitmiyorsa hoşuma gitmiyordur.  Ancak bunu müziğe yansıttığımda önümüzün kesildiği zamanlar oluyor. İçinde bulunduğumuz şeyden de destek alamadığımız zaman siyasetten uzak durmak açıkçası daha çok işime geliyor. Görünen siyasetin hiçbir yerinde olmak istemiyorum. Son olarak ne söylemek istersiniz? Sanattan uzak durmasınlar. Sanatın üreten kısmında olmaya çalışsınlar. Bizim Türk toplumu çünkü yeteneklidir. Aileler çocuklarını sanatla iç içe yetiştirsinler. (Kadir GÜRHAN)
Editör: TE Bilisim