Hayatta en önemli nokta ayakta kalabilmektir. Hangi şartsa olursa olsun hayatı devam ettirebilmek gerekli. Kimse sizin açık denizde hangi fırtınalarla uğraştığınız bakmaz. Sonuçta gemiyi limana getirebildiniz mi? Mesele burada. Yaşam boyunca her insanının başından türlü dertler geçer. Sıkıntısız hayat yoktur. Kimse dünyayı kendine göre değerlendirmesi. Sağlık olmazsa olmaz konu. Her işin başında sıhhat geliyor. Ömrümüzü en başta nefes alıp vererek devam ettirebiliriz. Pandemi bize bunu gündelik hayatta öğretti. Çünkü korona hastaları nefes alamıyor. Oysa ne kadar basit görüyorduk soluma işini. Solunum pandemi öncesi hiç dikkate alınmayan bir meseleydi. Dolayısıyla grip yada nezle olan hiç kimse maske takmıyordu. Kimsede o kişiyi uyarmazdı. Kapalı mekanlarda havalandırma ve temiz havaya hiç dikkat edilmezdi. İş durumu hayatı devam ettirebilmek için önemli. Meşgalesi olan kişi boş işlerle uğraşmaz. Kendi kendine kalmaz. Boş ve anlamsız şekilde yaşamın devam etmesi çok zor. Bir işe yaramak ve bir çabayı gerçekleştirmek son derece önemli. Biz iş ile geçinmeyi hep karıştırıyoruz. Bu dünyada var olmamızın bir anlamını arıyorsak; yaptığımız işin anlamını bilmeliyiz. Cumhurbaşkanından, temizlik işlerine kadar toplumun çeşitli vazifelerinin yapılması gerekiyor. Böylelikle hayatın yükünü birlikte omuzlayabiliriz. Hayat paylaşmaktır sözü bunu gerektirir. Çalışma hayatının düzenlenmesi devranın dönmesi için elzem. Dikkat edin fetö kendi sistemini kurmak için tüm meslek kollarına el atmış. İmam denen zatı muhteremler aslında o meslek kolunun yöneticisiydi. Kimlerin hangi görevlere geleceğini tayin edip kariyer yolu çiziliyorlardı. Onların mağdur ettiklerini kimse konuşmadı ve konuşturmadı. Oysa hiçbir kuş yüzmeye, balık uçmaya zorlamamalı. Çalışma hayatını organize etmek; adaleti ve ekonomiyi düzene koymak demek. Reformu başlatmak istiyorsak önce iş hayatını düzenlemek zorundayız. Buda önce işe alımla başlıyor, sonra görev dağılımı ile devam ediyor, görevde yükselme ile sona eriyor. Bunu fetöcüler organize olarak ve sistemli yaptılar. Ama geçmişte yapılıyordu bugünde yapılıyor. Sübjektif ve akraba kayırma ile iş dünyasını organize ediyoruz. Fetö sadece bunu bilinçli yaptı. Onlar temizlenince herkes başka bir kayırmacılık yolu buldu. Bu durum bir suçtur, kul hakkıdır. İş meselesi çözülmezse reformun r si yapılamaz. Haksız edinimler haksız sonuçlar doğurur. Eğitim hakkı ve vatandaşların vasıflı hale getirilmesi kamu hukukunun birincil görevidir. Dünyaya gelen her bebeğin iyi yetiştirilmesi gerekir. Bu şekilde topluma yararlı ve uyumlu birey olabiliriz. Eğitim sadece okul binası ile sınırlı olamaz. Bir insanın cani veya alım olması ona sunduğumuz yetişme olanakları ve kişinin bunu değerlendirmesiyle ilgilidir. Biz ülke olarak bunu halledemediğimiz gibi üste çıkmazınızda biliyoruz. Neden bu ülkeyi sevmeyen, yurt dışına gitmek isteyen gençlik var sorusunun cevabı da buruda. Amaçsız bir eğitim modeli amaçsız insanlar ortaya çıkarır. Onlarda ancak mış gibi yaparlar. Bir sürü üniversite ve lisemiz olur. İstatistik sayısı olarak mezun açıklarız. Bilginin ve ilmin hiçbir değeri olmaz. Geçim meselesi ekonominin özünü oluşturur. Mehmet Akif ERSOY der ki: Kim ki kazanamaz bir ekmek parası, dostlarının yüz karası, düşmanlarının maskarası. Sadece namertte değil mert olana da muhtaç olmadan yaşamak gerekir. İnsanın elinin emeği ile geçinmesi kutsamamıştır. Her türlü gayri ahlaki, haram ve kanun dışı yollardan elde edilen kazançlar değerlerimizi bozuyor. Herkes para gücüne, evin lüks olmasına ve de otomobilin markasına kıymet veriyor. Alnının teri ile geçinen insana emeğin karşılığını vermezseniz haksızlık edersiniz. Gayrimeşru kazanç kapılarının yolları açılır. Kanadalı doktorlar oransal olarak kendilerine daha fazla zam yapılmasına karşı çıktılar. Bizde 5binden başlayan maaşlarla TÜİK asgari ücret için çekinmeden 2825 lira teklif edebiliyor. Herhalde zannediyor ki özel sektör eski çalışanlarına ve işini iyi yapanlara çok para verir. Yahut taşrada imkanlar aynı durumdadır. Geçim endeksi grafikle değil, çarşıda alış veriş ile kendini gösterir. Benzinin bu kadar pahalı olması hayat standartını düşürür. Eğlenmek, gezmek, sanatsal etkinliklere katılmak; insanı insan yapan sosyalleşmeyi artıran her faaliyet gereklidir. Toplumun kaynaşmasıda ancak böyle sağlanabilir. Biraraya geçemeyenler ve birlikte olmayı beceremeyeler medeniyet ufkunu geliştiremezler. Kârın tokluğu diye bir safsataya yenik düşmek istemiyorsak; bu dünyaya gelmenin anlamını bulmaya niyetli isek bireyi temel alacağız ve toplumun huzurunu sağlayacağız. Yoksa iş kişisel zafer ve tatminlere kalır. Bu tür kişiliklerde aksırıncaya, tıksırıncaya kadar midelerini doldurur. Haz çağında kimse kimseyi görmez. Oysa ruhun estetiği güzelin daha güzeline götürür. Yunus Emre buğdayı tercih etmişti, biz hikmete talip olmalıyız.

Editör: TE Bilisim