Düğün fotoğrafları ve düğün fotoğrafçılığı son dönem popülerliği artan konular arasında. Çiftler artık klasik pozları değil daha yaratıcı çekimleri tercih ediyor. Bu tercihler arasında, düğünün bir belgesel gibi fotoğraflanması ise ilk sırada yer alıyor. 2003 yılından beri Düğün Belgeselleri hazırlayan, İlkay Fotoğraf’tan, Tan Karakoç, tecrübelerini Güçlü Anadolu Gazetesi ile paylaştı. Fotoğrafçılık hayatına nasıl başladığını anlatan Tan Karakoç, ‘’Her şey ölüyor, gidiyor, fotoğraf kalıyor. Ben fotoğrafçılığın hep içindeydim zaten. İlkay Fotoğraf 1975 senesinde kuruldu. 1980’den beri de aynı yerimizdeyiz. Baba mesleği diyebilirim. Annem ve babam gazetecilik mezunu. Dayılarım fotoğrafçı. Bu sebeple ailede hep bir fotoğrafa merak var. Benim esas uzmanlık alanım düğün belgeselleri. Ben 2003’ten beri, düğünleri belgesel şeklinde fotoğraflıyorum. Ne demek bu? Tüm gün, çiftleri, fotoğrafçı baskısı olmadan çekiyoruz. Onlar anlarını yaşıyorlar, biz de hepsini fotoğraflıyoruz’’ dedi. Düğün fotoğraflarına yeni bir nefes getiren düğün belgeselciliğinden bahseden Karakoç, ‘’Düğün belgesellerinde önemli olan bütün günün fotoğraflanması değil aslında. Fotoğrafın insana bir şey anlatması. Fotoğraf sana bir şey verecek. O an çiftlerin yanında olmayan insanlar dahi, fotoğrafı gördüğü zaman, o düğün, çift ve olay hakkında bilgi sahibi olacak’’ şeklinde konuştu. ‘’GELİN VE DAMAT, O FİLMİN AKTRİSTİ VE AKTÖRÜ OLUYOR’’ Düğün fotoğraflarında, sadece gelin ve damadın değil, o gün içindeki her şeyin fotoğraflanması gerektiğini dile getiren Karakoç ‘’Bir düğünde gelin ve damat, o filmin aktristi ve aktörü oluyor. Ama bunun yanında yardımcı oyuncular var, figüranlar var. Onları ön plana çıkarmakta önemli. Anne, baba, dede, anneanne gibi. E onların da fotoğraflanması gerekiyor ki onlara da bir şey verebilesin. Yıllar sonra bakıldığında onlarda da bir şeyler uyandırsın. Sokaktaki satıcı var, garson var, kuaför var. Bunları bile fotoğraflamak gerekiyor ki uzun vadede bakıldığında ortaya bir hikaye çıkabilsin. Çiftlere beklediği karelerden daha çok beklemediği kareleri verdiğin zaman, çiftler daha çok mutlu oluyor’’ yorumunu yaptı. Fotoğrafın duyguları yansıtması gerektiğini belirten Karakoç, ‘’Fotoğraf çekiminde en önemli parametre gözdür. Gözün gelişimi hiç bitmiyor. Çok çeşitli kulvarlara ayrılıyor fotoğraf çekimleri. Mimari, moda, reklam gibi alanların, kendileri gibi, bakış açıları da farklı oluyor. Benim tarzım, müdahil olmadan, doğal bir şekilde bunu fotoğrafa yansıtmak ve duyguları yakalamak’’ diye konuştu. ‘’BİZ DUYGULARIN PEŞİNDEYİZ’’ Konsept fotoğrafların, doğal fotoğrafların arkasında kaldığına değinen Karakoç, ‘’Tabi, düğünlerin de, artistik olarak çekilen fotoğrafları da var. Katalog çekimleri var mesela. Fotoğrafçı birçok materyal kullanarak, konsept fotoğraflar oluşturuyor. Bizdeki daha doğal, çiftlere hissettirmeden yapılan çekimlerden. Mesela şu an nereler popüler, Botanik Parklar, Altınpark, Altınköy gibi yerler. İşte biz çiftlere soruyoruz, bu mekanların sizin hikayenizle ne ilgisi var? Oradaki değirmenin, köprünün sizinle ne alakası var? Hayatınızda ne gibi bir yeri var? Tabi ki isteğe göre çekilir ama bizim anlatmaya çalıştığımız olay başka. O fotoğraf daha sonra size bir şey anlatmayacak. Güzel görünecek ama bir duygu uyandırmayacak. Uzun vadede düşündüğümüzde, çiftlerin hayatlarına dokunan bir fotoğraf olmayacak. Duyguların daha yoğun yakalandığı fotoğraflar, insanın hayatına dokunuyor, ben bunu yaşadım. Mesela bir gelinin, annesine sarılıp ağlaması ve bunun fotoğraflanması, parkta, bahçede çekilen fotoğraftan çok daha büyük bir etkiye sahip. O sebeple biz duyguların peşindeyiz diyoruz. Dediğim gibi gözün gelişimi bitmiyor bundan ötürü bu işin amacı da bitmiyor. Her düğün bizim için farklı bir macera’’ şeklinde konuştu. ‘’İNSANLARLA ARANIZDA BAĞ OLUŞUYOR’’ Etnik düğünleri fotoğraflamayı sevdiğini söyleyen Karakoç, ‘’Benim en sevdiğim şey etnik düğünleri fotoğraflamak. Mesela Kürt düğünü, Çerkez düğünü gibi tamamen kendi dokusunu bozmadan yapılan düğünler. Mesela bir Hakkari düğünü çektim, onların yöresel kıyafetleriyle çok güzel bir tema oluştu’’ dedi ve ‘’Biz her anında çiftin yanında oluyoruz. Mutlu anlarına şahitlik ediyoruz ve ortak oluyoruz kısacası. Nişandan başlayıp, düğün, doğum, bebeğin 1. yaşı gibi bütün evrelerine şahitlik ettiğimiz ve fotoğrafladığımız insanlar var. Yani bir yerden sonra insanlarla aranızda bağ oluşuyor’’ yorumunu yaptı. Rozita Merve HAMİDİ

Editör: TE Bilisim