13. Temmuz. 2015 tarihinde millî kahramanımız Kara Fatma’nın dramı başlığı ile İleri gazetesinde bir yazı kaleme almıştım. Kara Fatma’nın geçmişini bir daha okuyunca yüreğimin nasıl sızladığını, kalem de yazmaz kâğıt da kabul etmez. KİMDİR KARA FATMA ? 1888 yılında Erzurum’da doğar. Bir ismi de Seher’dir. Soyadı olarak ERDEN’i alır. Eşiyle birlikte cepheden cepheye koşar, askerlere yemek yapar, yaralarını sarar. Rütbesi çavuştur. Fatma Çavuş olarak anılır. Eşi askerdir. Sarıkamış Harekâtında şehit olur. Fatma Çavuş akraba ve dostlarından bir müfreze meydana getirir. Atatürk’le tanışması Sivas Kongresi sırasında olur. Ata’dan savaşlara katılmak için müsaade ister. Ata, Fatma’ya üsteğmen rütbesi verilmesini emreder. Kara Fatma müfrezesiyle Kurtuluş Savaşı’na katılır. Vatan kurtarıldıktan sonra emekli olur. Ödenen emekli maaşlarını Kızılay’a bağışlar. Cepheden cepheye koşuşturması birkaç ciltlik romanı doldurur. Balkan savaşlarından Batı Cephesine, Dumlupınar, Sakarya, Birinci ve İkinci İnönü savaşlarına katılır. Bursa, İzmir işgal edildiğinde Kara Fatma milis müfrezelerinin ön safhalarındadır. Büyük Taarruzda Trikopis’in askerlerine esir düşer ve kaçar. Dönüşünde bir Yunan birliğini esir alır. Hey gidi Kara Fatma hey! Kurtuluş savaşlarında iki oğlu da şehitlik mertebesine yükselmiştir. Hayatta bir kızı kalmıştır. DRAM DRAM DRAM Kara Fatma’nın sonuna gelince, hangi yürek bu drama tahammül eder, bilemiyorum! Bir şarapnel parçasının değmesiye iki parmağı kopan Kara Fatma gelecek nesillere de ders niteliğinde şöyle der ‘’ İstiklal Madalyam yeter bana’’ Kara Fatma emekli maaşını almadığı için aç kalır. Galata’da bir Rum manastırına sığınır. Kızı psikolojik sorunlar yaşar. Kara Fatma’nın torunları sokaklarda dilenmektedir. Bir tahta karyolada yarı aç yarı tok hayat sürdürürler. Kara Fatma sağdan soldan iş arar, iş bulamaz. Soranlara işte böyle seslenir ‘’Beni yaşatan İstiklal Madalyasıdır. Açım ama şerefliyim.’’ Kara Fatma’nın yaşadığı bu dramı ilgili ve yetkili zevat duyar. Torunlarını okullara yerleştirir. Emekli maaşını zorla da olsa almasını sağlarlar. …Ve Temmuz ayı geliyor ya! 2 Temmuz 1955 tarihinde Darülacezede Kara Fatma’nın hayatı noktalanır. Ben de 2 Temmuz’u öne çekip Kara Fatma’yı anmış oluyorum. MEZARI MI? Hani ya ne demişti bizim Yunus ‘‘Bir Garip ölmüş diyeler’’ Garipler mezarlığına gömülür, oradan yol geçince mezarı da kaybolur. HAYDİ BAKALIM DİYANET Bütçen var, para zebil. Vakfın var; Türkiye’nin en zengini, Din Uleman yığınla. Akşemseddin nasıl bulmuştu Eyüp Sultan Hazretlerinin yattığı yeri? Hadi biriniz çıkıp da bir keramet gösterip bulsun Kara Fatma’yı. Bizler de başına dikilip Fatiha’mızı okuyup seneden seneye de olsa 2 Temmuzlarda analım. Not: Ankara Ulus’ta bulunan Atatürk heykelinin yanındaki sırtında cephane taşıyan kadın KARA FATMA'dır.

Editör: TE Bilisim