Bugün tarihte biraz geriye giderek 1972 Münih Olimpiyatlarında yaşanan olaylardan bahsedeceğim. Tarihe Münih katliamı olarak da geçen olay Filistin Kurtuluş Örgütü’nün içerisindeki Kara Eylül adlı bir grubun İsrail olimpiyat takımının kaldığı yeri basarak İsrailli 11 sporcu ve antrenörü rehin almasıyla başlıyor. 4 Eylül’ü 5 Eylül’e bağlayan gece saldırganlar kendilerini sporcu olarak tanıtıp Amerikalı olimpiyat sporcularının yardımıyla olimpiyat köyüne girdiler. Saat 04:30 sularında İsrail kafilesinin kaldığı iki apartman dairesine silahlı militanlar baskın yaptı ve burada meydana gelen ilk arbedede saldırganlara müdahale eden sporcu Yossef Romano ve İsrail güreş takımı antrenörü Moshe Weinberg öldürüldüler. Bu sırada sporcu Gad Tsobari ve halter milli takım antrenörü Tuvia Sokolovsky kaçmayı başardı ancak 8 kişiden oluşan saldırganlar 7 İsrailli sporcuyu ve 2 antrenörü rehin almayı başardılar.                                     Saldırganların talebi İsrail hapishanelerinde tutuklu bulunan 200’ün üzerinde mahkumun ve Alman Kızılordu Fraksiyonunun kurucuları olan Andread Baader ve Ulrike Meinhof’un serbest bırakılmasıydı. İsrail hükümeti pazarlık yapmayacağını bildirdi ve bir özel timi bölgeye göndermek istedi ancak onların bu talebi Alman hükümeti tarafından kabul edilmedi. Hükümete verdikleri sürenin dolmasının ardından taleplerinin kabul edilmeyeceğini anlayan saldırganlar bu taleplerden vazgeçerek helikopter ile Kahire’ye gidecek bir uçağa kadar götürülmeyi istediler. Alman ordusunun olaya müdahale etmesine kanunlar izin vermiyordu öte yandan Alman polisinin içinde de bu tarz bir olay için özel eğitim almış kimse bulunmuyordu. Yapılan plana göre örgüt üyeleri tenha bir havaalanına götürülecek, uçağın içinde uçuş ekibi gibi giydirilmiş bir ekip olacaktı ayrıca havaalanının çatısında da keskin nişancılar olacaktı. İşin aslı onlar da keskin nişancı değil sadece iyi ateş edebilen birkaç polisti. Gece 11:00 sıralarında helikopterler havaalanına indi, örgüt üyelerinden 2’si helikopter içerisinde rehinelerin yanında kaldı, diğer 4’ü helikopterlerin çevresindeydi kalan 2 kişi ise uçağı kontrol etmeye gitti. Uçağı kontrol etmeye giden ekip boş bir uçak görünce bunun bir tuzak olduğunu anlayıp helikoptere doğru koşmaya başladı ve o anda keskin nişancılar ateş etmeye başladı. Açılan ilk ateşle iki örgüt üyesi öldürüldü üçü ise yaralandı. Çatışma devam ederken artık oradan çıkamayacağını anlayan bir örgüt üyesi önce helikopterin içini tarayıp ardından da el bombası atarak helikopteri havaya uçurdu. Tarih 6 Eylül’ü gösterdiğinde 11 İsrailli sporcu ve antrenör, 5 Kara Eylül üyesi ve 1 Alman polis hayatını kaybetmişti. Ölen 5 örgüt üyesinin cenazeleri Libya’da devlet töreniyle gömüldü, diğer 3 kişi ise tutuklanarak cezaevine konuldu. Ancak olaydan bir ay sonra bir Lufthansa uçağı kaçırıldı ve yolcuların hayatına karşılık bu olaydaki üç kişinin serbest bırakılması istendi. Alman hükümeti bu talebi kabul etti ve üç saldırgan serbest bırakıldı. Serbest bırakılan saldırganlar Libya’da kahramanlar gibi karşılandılar. Spor tarihinin en kötü olaylarından biri olan bu olay Steven Spielberg’in yönettiği Münih filmine de konu olmuştur.

Editör: TE Bilisim