Orta Anadolu Bölge Kan Merkezi Müdürü Dr. Murat Güler, Ankara’da ihtiyaç duyulan kan miktarından kök hücre bağışçısı olmanın önemine kadar birçok konuda açıklamalarda bulundu. Kanın acil değil, sürekli bir ihtiyaç olduğuna dikkat çeken Güler, ciddi anlamda stoklu çalışıldığı için son yıllarda yaşanan terör olaylarında ve operasyonlarda kan sıkıntısı çekmediklerini ifade etti. Kendi bölgelerinde 6500 ünite kanın stoklu halde bulunduğunu söyleyen Güler, “Kanları tek çatı altında toplamaz, hastane bazında düşünürseniz bu ihtiyacı karşılayamazsınız. En basiti gar patlamasını düşünün 109 vatandaşımız hayatını kaybetti, o zaman ilk bir kaç saat içerisinde binin üstünde ürün hastanelere gönderildi ve bir problem yaşanmadı ama böyle bir yapının olmadığını düşünün her şey ne kadar da zor olurdu” Şeklinde konuştu. Murat Bey bize öncelikle Orta Anadolu Bölge Kan Merkezi’nin yapılanmasından bahsedebilir misiniz? Türk Kızılay’ının kan merkezi faaliyetlerinden olan 18 bölgeden birisi de Orta Anadolu Bölge Kan Merkezi. Bizim bölgemize bağlı 7 tane il bulunmakta. Bunlar Konya, Karaman, Kırıkkale, Çorum, Kastamonu, Çankırı ve Ankara’dan oluşmakta. Çankırı ve Karaman’da kan bağış merkezleri bulunmuyor. Bu bölgelerde ise Karaman’a Konya’dan, Çankırı’ya ise Ankara’dan ekipler gidiyor. Yani Türkiye’nin her yerine, 81 ile, hatta birçok beldeye bile kan bağışı kampanyaları gidiyor. Ulaşmadığımız yer yok bu anlamda. Yapıyı kısaca anlatmak gerekirse 18 tane bölge yapılanması bulunuyor. Bölge yapılanmalarının altında da kan bağışı merkezleri yer alıyor. Bizim bölgemizde ise 6 tane, tüm Türkiye’de ise 67 tane kan bağışı merkezi yer alıyor. Kan bağışları toplandıktan sonra işlem nasıl ilerliyor? 2004 yılında kan bağışı Sağlık Bakanlığı’ndan Kızılay’a devredildi. Çünkü dünyanın her yerinde kan bağışında bulunmak bir gönül işi. Bundan dolayı kan bağışı Kızılay’a devredildi ve bu sistemin oturması ise 2013 yılında gerçekleşti. Bütün kan bağışları tek çatı altında toplanmaya başlayınca ülkenin kan ihtiyacı da ortaya çıkmış oldu. Şuan Türkiye’de 3 milyona yakın kan bağışına ihtiyaç olduğu ifade ediliyor. Tabi bunda Türkiye’nin göç almasının da etkisi var. Resmi olarak 4 milyona yakın göç almış durumdayız. 7 il olarak Orta Anadolu Bölge Kan Merkezi’nin kan ihtiyacı ise 330 binlerde. Sadece Ankara’yı düşündüğümüzde ise 220 bin civarında kan kullanımı tahmin ediliyor. Bu hastanelerden gelen geri bildirimler ile ölçülen bir değer. “BİZ DUYARLI BİR HALKIZ” Kan bağışı konusunda duyarlı mıyız? Biz genel olarak aslında duyarlı bir halkız. Ama saman alevi gibi duyarlıyız. Bir olay oluyor ya da bir acil durum gerçekleşiyor bir anda alevleniyoruz ama sonrasında bu devam etmeyebiliyor. Fakat insanların artık kan bağışında bulunmanın süreğen bir mevzu olduğunu bilmeleri gerekiyor. Elbette ki biliniyor ama normal bir vakitte birçok kişinin aklına kan bağışında bulunmak gelmeyebiliyor. Ankara için şöyle bir dezavantajımız var. Bürokrasi kenti olduğundan Ankara’ya sürekli bir koşuşturma hakim olmuş durumda. En azından 6 ayda bir kan bağışı yapmak günlük koşuşturmadan dolayı insanların aklına gelmeyebiliyor. Ya da gelse de bunun için vakit de bulamayabiliyorlar. Biz de bu bilinci artırmaya yönelik çalışmalar yapıyoruz. Eğitimler veriyoruz, ilköğretimlere MEB projeleri ile gidiyoruz, pilot okullar seçiyoruz vs. İnsanlarımız bazen çalıştığı için bağış konusunda zaman bulamayabiliyor. Bu anlamda tereddütleri olabilir. Bunda da kişinin çalıştığı yerden izin almak için Bakanlık bile devreye girebiliyor. Öğrenciyse, yine aynı şekilde okuluyla iletişim kurup bu zaman sıkıntısını halledebiliyorlar. Gelen bağışçılar bir VİP hizmeti alıyorlar bu ne demek oluyor hastanelerde sıra beklemiyorlar, başından sonuna kadar yapılan işlemlerde personel her zaman yanlarında oluyor. Ankara’daki kan bağışı noktaları nereler? Ankara’da yapılanma çerçevesinde yeni noktalar da açıldı. 2004 yılında Kızılay’da kan bağışı otobüsü vardı, birde Orta Anadolu Bölge Kan Merkezi’nin olduğu noktada kan bağışı merkezi bulunuyordu. Daha sonra Karanfil’de bir yer açtık, Sonrasında Sincan derken Ankara’nın birçok yerinde kan bağışı merkezleri açıldı. Şuan 6 tane sabit noktamız bulunuyor ve daha da artsın diye çalışmalar yapıyoruz. Biraz kök hücre bağışı hakkında konuşsak. Öncelikle kök hücre nedir, bağışı nasıl olur? Kemik iliğinin yapımında sıkıntı olması sonucu çeşitli hastalıklar aksedebiliyor. Bu sıkıntı bazen sayısal olarak bazen de fonksiyonel olarak problem yaratabiliyor. Bu tür hastaların ise artık tek çıkış noktaları nakil oluyor. Sağlık Bakanlığı bu konu ile ilgili çalışmalarına 2004 yılında ‘Türkök’ü kurarak daha yapısal çalışmalar üretmeye başladı. 2004 yılından önce de çalışmalar devam ediyor muydu? Ediyordu tabi ki. Ama daha çok akrabalar aracılığı ile devam ediyordu. 2004 yılından sonra ise kapsam artırıldı. Bu konuda bize lazım olan ise veri sayısının yani kök hücre bağışçı sayısının fazla olması gerekiyor. Şunu da eklemek gerekir ki bir yandan bunu yaparken doğru şekilde yapmak gerekiyor. Saman alevi gibi olmamalı. Bağışçı kişi bütün hali ile kök hücre bağışını araştırıp, tam anlamıyla ikna olarak bağışta bulunmaya gelmelidir. Çünkü kişi bağışta bulunduktan 5-6 yıl sonra bir uyuşma yaşadığında bu tercihinden vazgeçebiliyor. Yani kök hücre bağışçısı olmaktan vaz geçebiliyor. Bir önemli nokta ise bilgilerinin güncel olması gerekiyor, bir uyuşma yaşandığında kendilerine ulaşılabilmesi için. Bir kişiye ömrü boyunca kök hücre uyuşmasının denk gelme oranı yüzde 5. Bu oran düşünüldüğünde hastalar için ne kadar önemli olduğunu siz düşünün.Şunu da söylemek gerekir ki yasal olarak hasta ile bağışçı ilk bir sene kesinlikle iletişime geçemiyor. İlk bir senenin sonunda da Bakanlığın izni ile mektuplaşabiliyorlar. Burada amaç ise var olabilecek suiistimale yer vermemek. “TEDİRGİN OLMAYIN” Kök hücre bağışı konusunda insanlar biraz tedirgin olabiliyorlar. Ne demek istersiniz? İnsanlarda kemik iliğinden girilerek alındığına dair bir bilgi var ve tedirginlik de buradan kaynaklanıyor. 2 şekilde kök hücre örneği alma şekli var. Birincisi kemik iliğinden girme. Burada tek sıkıntı ise anestezi altında ilik alınıyor olması. Diğeri ise periferik yöntemle kök hücre alınıyor olması. Zaten artık tercih edilen yöntem periferik ile örnek alınıyor olması. Yüzde 95 oranında periferik yöntem ile kök hücre toplanıyor. Yani yüzde 95 oranında kandan kök hücre alınıyor, yüzde 5 oranında ise ilikten alınıyor diyebiliriz. Kişi aferez cihazına bağlanır.  Bu cihaz,  kanda ihtiyaç olan maddeyi alır, geri kalanı size geri verir. Kök hücreyi de alabilmek için önce 4 5 günlük bir aşılama periyodu oluyor.  Sabah- akşam 12 saatte bir kemik iliğini stimüle edici bir aşı yapılıyor. Bu aşıyla beraber kemik iliğindeki kök hücreler periferik kana yani damarlarınıza geçiyor. Kök hücre sistemi nasıl işliyor? Kök hücre bağışçısı adayı, sabit Kızılay noktalarımıza geliyor.Kök hücreyle alakalı olan formu dolduruyor daha sonrasında da personelimiz 3 tüp kan numunesi alıyor.Bağışçı bunu eğer tam kan bağışıyla birlikte yapıyorsa ekstra bir tüp kan numunesi daha alıyorlar. Bunları niye alıyoruz biz? Bakanlığın anlaşmış olduğu laboratuara  numuneleri göndermeden önce biz burada bir takım testler çalışıyoruz.Misal, kan yoluyla geçen rahatsızlıklar var mı yok mu gibi birtakım seroloji testlerini çalışıyoruz. Bunları çalıştıktan sonra eğer sonuç negatifse bir pozitiflik yoksa onları saklıyoruz. Günlük olarak Bakanlığımızın anlaştığı laboratuara transferini yapıyoruz. Orada da gerekli testler yapıldıktan sonra veri bankasına kaydediliyor. Kök hücre bağışçısı olmadan önce dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir? Kan bağışında bağış yapabilmek için aranan kriterler neyse hemen hemen kök hücrede de aynı. Kan bağışı o an yapılacak bir şey olduğu için örneğin bir hemoglobin değeri o an olması gerekenden düşük olsa bile kök hücre bağışçısı olmasına engel değil. Kan bağışı için bu değer önemli olabilir ama kök hücre bağışçı adayı için bu değerin bir önemi yok. Diyelim kişi kök hücre bağışçı adayı, yaptırdığı testlerde hemoglobin oranı kan yolundan geçen hastalıklardan biri varsa ( hepatit B, hepatit C, Hiv vb.) kök hücre bağışçısı olmaya engel teşkil eder. TÜRKİYE GENELİNDE YILLIK OLARAK 1000-1500 CİVARINDA NAKİL BEKLEYEN HASTA OLDU Türkiye'de kök hücre bekleyen hasta sayısına ilişkin bir veri var mıdır? Türkiye genelinde yıllık olarak 1000-1500 civarında nakil bekleyen hasta oldu. Sağlam adımlarla iyi bir noktaya doğru gidiyoruz. Biz öyle bir milletiz ki kök hücreye ihtiyacı çok dile getirirsek bile yılda bir milyon bağışçı adayını toplayabiliriz ama daha sonrasında aradan 5 yıl geçer yarısına bile ulaşamazsınız. Vazgeçme oranlarının çok düşük olması gerekiyor. Hasta için kök hücre bağışçısını buluyorsunuz, fakat bazen aradan süre geçtiği için bağışçı adayı fikrini değiştirebiliyor. İnsanlarımız bu süreci en başından beri araştırıp bilinçli bir şekilde gelirse bizler ve bağış bekleyen hastalarımız için de daha iyi olur. Kök hücre bağışında kesinlikle tedirgin olacak bir durum yok bu yüzden belirttiğim gibi bağışçı adayların önceden araştırıp ve buna karar vermiş olarak gelmesi önemlidir. Her ne kadar vazgeçme oranları şuan da çok düşük olsa da aradan yıllar geçtiğinde muhtemelen artacaktır. Bu sayının da çok artmasını istemiyoruz. ''DÜNYAYLA KOORDİNELİ ÇALIŞIYORUZ'' Türk Kızılay'ı Kan Merkezi olarak dünyayla koordineniz ne durumda? Çalışmalarımızda dünyayla koordineli çalışıyoruz. Dünyadaki veri bankalarına entegre olduk. İlk başladığında kendi datamızı oluşturmak adına entegre olmamıştık. Bu anlamda projelerimizde ve çalışmalarımızda koordineli olduğumuzu söyleyebilirim. 'KAN ACİL DEĞİL, SÜREKLİ İHTİYAÇTIR' Son olarak bu konuya ilişkin eklemek istedikleriniz nelerdir? Aslında benim mesajım hepimizin, Türk Kızılay'ının mesajıdır. 'Kan acil değil, sürekli ihtiyaçtır' Bunu her şeyden önce anlamamız gerekiyor. Son yaşadığımız terör olaylarında, operasyonlarda hiçbir şekilde kan sıkıntısının çekilmemesinin sebebi budur. Ciddi anlamda stoklu çalışıldığı için sorun yaşamadık. Şu anda bizim bölgemizde stokta 6500 ünite kan var. Kanları tek çatı altında toplamaz, hastane bazında düşünürseniz bu ihtiyacı karşılayamazsınız. En basiti gar patlamasını düşünün 109 vatandaşımız hayatını kaybetti, o zaman ilk bir kaç saat içerisinde binin üstünde ürün hastanelere gönderildi ve bir problem yaşanmadı ama böyle bir yapının olmadığını düşünün her şey ne kadar da zor olurdu. ''TÜRK KIZILAYI'NIN TÜRK HAVA YOLLARIYLA ANLAŞMASI VAR'' Herkes şöyle düşünüyor, 'İhtiyaç var kan verelim' emin olun o verilen kanlar o anda kullanılamıyor zaten.Çünkü verilen numunenin testi çalışılacak , sonucu çıkacak. Akut olarak bir uzvun kopmasını düşünün çok ciddi anlamda kan ihtiyacı olacak hemen nasıl birilerini bulup da kan bağışı yaptıracaksınız ayrıyeten hastanenin kapasitesi yetecek mi? Bir kapasite var 1 saatte 1000 kişiden kan alamazsınız o yüzden kanın stokta bulunması gerekiyor.  Türk Kızılay'ının Türk Hava Yollarıyla anlaşması var. 18 bölge kan merkezi arasında transfer rahatlıkla yapılabiliyor. (Türkan ÇATAL YILDIZ – Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)  

Editör: TE Bilisim