İçimizdeki en karanlık, en  mahrem duygulardan biri olarak lanse edilir korku.. Halbuki en az sevinç, üzüntü kadar sıradan bir duygudur.. KorkuIarımızın, bizi umutIarımızın ardına düşmekten aIıkoymasına izin vermemeIiyiz. Bana göre, korku insanı tetikleyen, kendine getiren bir duygu. Hayat biraz da nasıl baktığımıza, onu nasıl yorumladığımıza bağlı öyle değil mi? Korkunun sözlük anlamına bakmak gerekirse korku kelimesi tam olarak şöyle geçiyor: “Gerçek bir tehlikenin ya da bir tehlike olasılığının, düşüncesinin uyandırdığı kaygı duygusu.” Psikolojiye göre ise korku, herkesin yaşayabileceği başlıca bir duygu olarak tanımlanıyor. Sonrasında şöyle devam ediyor: “Korku, aniden ortaya çıkıveren bir tehlikeye karşı gösterilen bir reaksiyondur. Bu tehlike gerçek ya da kişinin algıladığı bir tehlikedir. Söz konusu bu tehlike kişide savaş ya da kaç tepkisini ortaya çıkartır. Çünkü kişiler bir korku duyduklarında bütün içsel kaynaklarını kullanarak bu tehlikeye karşı kendilerini savunmaya çalışıyorlar ya da söz konusu bu tehlikeden kaçıp kurtulmaya, oradan uzaklaşmaya çabalarlar.” Evet, yaşadığımız şey tam olarak buymuş. Tabi korku psikolojide daha geniş kapsamlı olarak ele alınıyor. Ayrıca korku psikolojide türlerine ayrılıp, türlere göre de tedavi yöntemleri uygulanıyor. Tüm bunlardan sıyrılıp günlük hayatta yaşadığımız korkular ise işin bambaşka boyutunu oluşturuyor. Çünkü çoğu zaman günlük korkularımız kaybetmemize, hayatta öteki konumuna düşmemize ya da insanların gözünde ‘korkak’ olarak anılmamıza neden oluyor. Hâlbuki bizim korktuğumuz şey esasında bir başkasının cesaretle üzerine yürüdüğü şey olabiliyor. Korkuları yenip, korkulan şeyin üzerine yürümek gerekiyor. Çünkü hayat er ya da geç korkularıyla insana yüzleşmeyi öğretiyor. William Skakespeare ise konu ile ilgili şunları söylüyor: “İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor. Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için. Düşünmekten korkuyor sorumluluk getireceği için. Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için. Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için. Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için. Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermediği için. Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.” Ne kadar güzel ve yerinde bir söz. Siz siz olun yaşamayı bilin, keyfini çıkarın… Korkularınızı da bir kenara bırakın.  Unutmayın, Korkarak yaşıyorsanız yaInızca hayatı seyredersiniz.  

Editör: TE Bilisim