İyiliğin her zaman için insanın içinde olduğuna inanırım. Birilerinin gözünün içine sokula sokula yapılan iyilik ise iyilik olmaktan çok daha öteye geçer. Bambaşka bir kavrama bürünüt. İyilik, insanın emniyet kemeridir lafını duymuştum gerçekten son derece doğru. Paylaşacağım anektod bunun en güzel örneklerinden bir tanesidir. “ Köyde yaşayan yaşlı bir ressam vardı. Olağanüstü güzel resimler yapıp iyi fiyata satardı. Bir gün köyden bir fakir gelip dedi ki : “Yahu senin durumun iyi. Neden kimseye yardım yapmıyorsun. Bak fırıncı fakirlere ara ara bedava ekmek veriyor. Kasap bazen bedava et veriyor. Sen neden hiç yardım etmiyorsun..?” Ressam tebessüm etti ama bir şey demedi. Bu fakir bütün köyde sabah akşam ressamın aleyhinde konuşuyor ve ressamı kötülüyordu. Bir gün ressam hasta oldu. Kimse de onun yanına gelmedi ve sonunda ressam öldü. Aradan bir kaç gün geçti. Artık ne fırıncı ekmek verdi fakirlere ne de kasap et verdi. Sordular; “neden fakirlerin hakkını kestiniz…?” Dediler ki; “Her ay başı o merhum ressam bize para verip fakirlere ekmek ve et vermemizi söylerdi. O ölünce para veren kalmadı. İşte o yüzden…” “İyiliğin şartı beştir: Tez olmalı, gizli olmalı, gözde büyütülmemeli, sürekli olmalı ve yerini bulmalı.”  

Editör: TE Bilisim