Dünya her geçen gün çeşitli değişimlere uğruyor. Bu değişim kimine göre göre iyiyken kimine göre ise birçok zararı var. Sonuç her ne olursa olsun var olan hareket ve değişim farklı dönüşümleri de beraberinde getiriyor. Tüm bunların ötesinde ise en önemli kelime “iletişim”.
Dünyayı yöneten şey belki de şu süreçte iletişim…
Artık teknolojik gelişimle birlikte elimizdeki her cihaz vasıtasıyla enformatik akış yapabiliyoruz. Yani istediğimiz anda, istediğimiz konuda, istediğimiz bilgiye erişim sağlayabiliyoruz. Yalnız olduğumuz durumlarda bile iletişim haline geçebiliyoruz.
Hal böyle olunca bu İletme dünyası içerisinde bilgileri doğru algılamak ve doğru yorumlamak hayli önem kazanıyor. Bu önemin farkına varan akıllı ülkeler iletişim kavramını eğitimle destekleyerek vatandaşlarına sunuyorlar.
Çünkü aklınıza gelebilecek tüm konularla ilgili başarı sağlayabilmek için iletişim tekniklerini doğru kullanmak zorunda olduklarını biliyorlar.
Mesela bir seçim kampanyasını aklınıza getirin. Seçmenin karşısına çıkan birçok partiden sadece bir ya da iki tanesi ciddi destek bulabiliyor. Bu partiler, çok iyi oldukları için ya da çok iyi politikalar geliştirdikleri için mi başarıyı yakalıyorlar?
Hayır!
Başarının esas nedeni seçmen kitlelerini ikna etmeleridir. Geliştirdikleri politikaları doğru zamanda, doğru mecra ile doğru şekilde anlatmalarıdır. Bu anlatımı gerçekleştirebilmelerinin tek yolu ise iletişim tekniklerini bilmeleridir.
Ya da aynı ürünü çıkaran birçok şirketten sadece birinin talep görmesi bir tesadüf müdür?
Hayır! Doğru yürütülen kampanyalarla bir marka haline dönüşmesi onu alanında bir numara yapar. Sonuç ise yine aynıdır. Yani başarmak için iletişim tekniklerini iyi bilmek gerekir.
Bu örneklere sayısız eklemeler yapabilirim. Bir ülkenin tek bir tarihi yeri ile turizm patlaması yaşaması, bir belediye başkanının partisinin bile ötesine geçerek popüler olması, bir şefin tek bir tuz serpme hareketiyle dünya çapında tanınabilmesi…
Peki, bu kadar hayati öneme sahip olan iletişim tekniklerinin mimarları kimlerdir?
İLETİŞİM FAKÜLTESİ mezunları tabi ki! Çünkü iyi bir akademik ve pratik eğitimden geçmiş İletişim Fakültesi mezunu bir kişi tüm bu süreçleri yönetebilir.
Şimdi siz ‘’O halde biz yaşadık! 57 tane İletişim Fakültesi ve buradan mezun olan binlerce insan var ‘’ diyebilirsiniz. Doğru da demiş olursunuz. Evet var! Var ama okullarda verilen Medya Okur Yazarlığı derslerinin bile emanet edilmediği, TRT- RTÜK- AA gibi kendi alanlarıyla ilgili devlet kurumlarına bile es kaza girebildiği, fakültelerde, sanki ömrünün sonuna kadar o sıralarda kalacakmış gibi, nerdeyse sadece teorik derslerin verildiği ve diplomasını alınca sudan çıkmış balığa dönen binlerce işsiz ve çaresiz İletişim Fakültesi mezunu var.
Dünyadaki tüm gelişmiş ülkelerin çağın mesleği dediği bizim ise ‘’Olursa olur; olmazsa olmaz dediğimiz’’  iletişim dünyasındaki durum maalesef ki böyle!

Editör: TE Bilisim