Başkent Ankara uzun yıllardır, kültürel başkent olma niteliğini İstanbul'a kaptırdı. Diğer birçok alanda olduğu gibi. Burası bir zamanlar Türkiye'nin kültür sanat hayatını domine eden bir kentti. Hala İstanbul'un kültür sanat hayatının, taşıyıcı kimselerinin çoğunlukla Ankara kökenli olduklarını görürüz. 20 küsur yıldır Ankara'nın kültür ve sanat hayatı ciddi bir çoraklaşma ve erozyon yaşıyor olmasının temel saikleri devletin ve devletin yeni sahiplerinin, onun yerel yöneticilerinin kültür ve sanat'tan pek'te hoşlanmadıkları, hatta kültür ve sanat'tan başka-başka şeyleri anlıyor oluşumuzun sonuçları olsa gerek. Malum bu kentin üzerine kabus gibi çöken şahsın ilk hatırlanan (ve muhtemelen de tarihe sadece o söylemiyle geçecek olan) faaliyeti ” böyle sanatın içine .....    ” olmuştu. Sahi devlet taa Platon dan beri sanatı sevmezdi zaten. Devletin sanattan desteğini ciddi oranda çekmesine rağmen, gölge etmeye devam ediyor hala, çeşitli biçimlerde. Bu işin olumsuz kısmı. Her şeye rağmen olumlu ve güzel şeyler de yok değil. Sivil ve kişisel çabalar ile kimi az sayıdaki yerel yönetimlerin desteği sayesinde, kültür sanat faaliyetleri inatla sürdürülüyor,bir başkente yakışır nitelikte, olması gerektiği gibi. Bir yeri kent yapan şey kültür ve sanat'tır. Bu yazıda şehirde devam eden iki etkinlikten bahsetmek isterim. Birincisi sanattan'da yararlanan bir kültürel etkinlik ve onun sergisi diğeri bir sanat etkinliği.  Yazının yayınlanacağı zaman sona erecek olan “Bir Ulusu Giydirmek:1956-2000 Yılları arası Sümerbank Desenleri “ sergisi. İzmir Ekonomi Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi'nin organize ettiği bu  başarılı sergi Prof.Elvan Özkavruk,Yrd.doç.Dilek Himam Er , ve Öğretim görevlisi Jörn Fröhlich küratörlüğünde hazırlanmış. İyi hazırlanmış konsept ve sunumuyla Sümerbank'ın ve dolayısıyla bir ülkenin giyim kuşam tarihi, üzerinden bir alternatif tarih okuması da yapılabilir. Sergi'de 1930'lu yıllardan Sümerbank'ın kapatıldığı 2002 yılına kadar'ki, Sümerbank tarihi, kıyafet devrimi yapmış Türkiye'nin giyim kuşam modası ,modanın değişimi, Genç cumhuriyetinin Sovyetik etkiden batılı ve giderek Amerikan etkisine girişi ,dünya modası Hoolywood tarzı ve magazininin bu üretimler ve değişimini nasıl gerçekleştirdiğini belgeler, fotograflar, araç gereçler, kumaş ve basma örnekleri, dönemin kült kıyafetlerinin  vitrin mankenleri üzerindeki teşhirleri ve kumaş tasarımlarındaki restrospektif düzlem 45 yılı çok  başarılı şekilde özetliyor. Sümerbank Yaşı otuzun üzerinde olan herkesin kollektif hafızasında yeri olan bir kurumdu. Çeşitli işletmecilik problemleri ile günün gereklerine ,uygun bir dönüşüm yakalayamadı ya da bilinçli olarak  ölüme terk edildi, neo liberal politiklar doğrultusunda özelleştirilerek yok edildi.Ama serginin  adından'da anlaşılacağı gibi, Sümerbank yeni kurulan bir ülkenin resmi modasını yansıtan öncü kurumlarından biriydi. Ve evet, uzun bir süre bir ulusu giydirdi.Emeği geçen bilim insanlarına teşekkürler. Kentimizdeki bir diğer önemlice etkinlik te  Cer Modern de açılan “ d Grubu....yeniden” sergisi.18 ocak'ta açılan sergi 25 Mart tarihine kadar açık kalacak. 'd Grubu ' Türk resim sanatındaki ilk modernist çıkış olarak kabul edilir. 'd Grubu' ressamları, Çallı kuşağı ressamlarının ve izlenimcilerin deseni yok sayan tavrına karşı, desenin kütleselliğini yeniden kurmak, dogmatik ve tutucu akademizme ve körükörüne doğa kopyacılığına muhalefet eden bir grup ressam, heykeltraş ve karikatürcü den oluşan bir sanatçı insiyatifi. 1933'te Nurullah Berk, Abidin Dino, Zeki Faik İzer, Elif Naci, Cemal Tollu, heykeltraş Zühtü Müridoğlu ve karikatürist ressam Cemal Nadir Güler tarafından kurulmuş.Grup dağılacağı 1947 yılına kadar 15 sergi düzenlemiş. Kendilerini Türkiye resim hareketlerinin akımlarının dördüncüsü saydıklarından, Nurullah Berkin önerisiyle alfabenin 4.Harfi olan ' d ' yi isim koymuşlardır. Sergiler oldukça ve ilgi arttıkça gruba yeni sanatçılar katılır, Bedri Rahmi Eyüboğlu başta olmak üzere Eren Eyüboğlu, Turgut Zaim, Halil Dikmen, Eşref Üren, Hakkı Anlı, Sabri Berkel, Fahrelnisa Zeid, Zeki Kocamemi de gruba dahil olur. 'd' gurubunu oluşturan ressamların çoğu Sanayi-i Nefise mektebi şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ,ve çoğu Çallı atölyesinin  öğrencileridir.Bu isimlerin hemen hepsi eğitim hayatlarının bir kısmını  Fransa ve Almanya'da tamamlamış önemli hocalardan dersler almış ( Ernest laurent Lhote,Fernand Leger ,Hoffman,Gromaire, Despiau,heykelci Marcel Gimond) ve atölyelerinde çalışmış, neredeyse Türk resim sanatının ana gövdesini oluşturan bir kuşaktır  d grubu.. d grubu bütün yeni şeyler gibi tepki'de alır ilgi'de görür. Tepki gösterenler sanatçıları resimden anlamamakla (!)suçlar  ve halkın bu sanat anlayışını kabul etmediğini, iddia ederler, destekleyenler d grubunun  Türkiye'nin sanat ortamına canlılık kazandırdığını, dinamizim ve yenilik getirdiğini bu sayede sanatın konuşulur hale geldiğini  söylerler. Sanatın akademi dışında da konuşulan yapılan ve tartılışılan, bireysel bağımsız sanatçıların ortaya çıkmasına katkısı sebebiyle çok önemli bir sanat insiyatifi ve oluşumudur. Grubu'nun kuruluşunun üzerinden geçen 85 yılın sonunda bu isimler Cer Modern de tekrar birarada. 70 Eserden oluşan sergi'de Şeref  Akdik, Hakkı Anlı, Nurullah Berk, Sabri Berkel, Halil Dikmen, Abidin Dino, Eren Eyüboğlu,Bedri Rahmi,Cemal Nadir Güler,Zeki Faik İzer,Arif Kaptan,Zeki Kocamemi, Elif Naci, Zühtü Müridoğlu, Cemal Tollu,Salih Urallı, Eşref Üren ,Turgut Zaim, Fahrelnisa Zeid'in işleri var.Türkiye resim sanatı tarihini görmek isteyenler için ,Cer Modern deki sergi  25 marta kadar sürecek.Kaçırmayın derim.          

Editör: TE Bilisim