Hayat sorunlar yumağı. Bir sorunu çözsek bir sonraki sorun baş gösteriyor. Fakat sorunların bitmek bilmeyeceğini düşününce sürekli olarak bir şeyleri dert etmenin de bir faydasının olmadığını düşünüyorum. Çünkü hayat ufak tefek aksilikleri kafaya takacak kadar uzun değil.

Huzurlu bir yaşam sürmenin iki kuralı var demişler ilki ufak tefek şeyleri kafaya takmamak ikincisi takıyorsan da tüm bunları sistematik hale getirmemek fakat biz ne yapıyoruz? Tüm dikkatimizi küçük sorunlara yöneltip onları normal boyutların üzerine çıkarıyoruz. Normal boyutların üstüne çıkarınca da hayatımızın en büyük dilimini dertlere ayırıyoruz.

''İnsanlar yaşam enerjilerinin büyük bir miktarını ufak şeyleri dert ederek harcadıkları için, yaşamın güzelliğini ve büyüsünü tümüyle ıskalarlar.'' Ne acıdır ki o ıskalanan zamanın bir daha geri dönüşü yoktur. Sizinle aşağıda paylaşacağım anektodu iyice düşünerek ve sindirerek okumanızı isterim.

''Hintli Bir usta, çırağının mutsuz bir şekilde devamlı her şeyden şikâyet etmesinden usanmıştır. Çırağına bir ders vermek ister ve çırağını tuz almaya gönderir. Çırak, tuz almaya beni niye gönderdi diye şikâyet ederek döner. Usta, bir avuç tuzu bir bardak suya atıp karıştırıp, içmesini söyler.

Çırak, tuzlu suyu içer içmez tükürmeye başlar.

Usta sorar:

– Tadı nasıl?

Çırak öfkeyle cevap verir:

– Tadı berbat, acı

Usta gülümser, çırağını kolundan tutar ve dışarı çıkarır. Az ilerdeki gölün kıyısına götürür ve çırağına bu kez de bir avuç tuzu göle atıp, gölden su içmesini söyler. Suyu içen çırak, ağzının kenarlarından akan suyu koluyla silerken, usta tekrar sorar:

– Tadı nasıl?

Çırak cevap verir:

– Tadı çok güzel, ferahlatıcı

– Tuzun tadını aldın mı diye sorar usta,

– Hayır suyun tadından başka tat almadım diye cevaplar çırağı. Usta, gölün yanına diz çökmüş olan çırağının yanına oturur ve şöyle der:

– Yaşamda kederler, sıkıntılar tuz gibidir, ne az, ne de çoktur. Sıkıntın olduğunda yapman gereken tek şey sıkıntı veren sorunla ilgili hislerini genişletmektir. Onun için sorunlarla başa çıkarken sen de bardak gibi değil, göl gibi olmaya çalış.''

Editör: TE Bilisim