Tam bir sene önce kullanmaya başladığım bir defter vardı. Takvimlerin yer aldığı sayfada biten günleri işaretliyordum. Çok hızlı bir şekilde her ayın dolduğunu fark ettim. Daha sonra ağustos gibi başka bir defter kullanmaya başladım böyle olunca da takvimi işaretlemem yarıda kaldı. Ben işaretlemeyi bıraktığım günü, yeni defter kullanmaya başladığım günü dün gibi hatırlıyorum. Yani bu kadar kısa sürede yaz mevsimi ile kış mevsimi arasında bir yılı daha bitirdik. Zaman hızlı geçiyor cümlesi artık bir klişe oldu ama gerçekliğini, doğruluğunu bu kadar yaşatan ve her geçen gün daha da kabul edilebilir olan bir klişe haline geldi. Yani zaman hızlı geçiyor dediğinizde hiç kimse ‘hayır, bence gayet olması gerektiği, akması gerektiği gibi ilerliyor’ demiyor, demez de… Peki, zaman bu kadar hızlı geçerken, bizler de kendimizi o kadar hızlı bir şekilde geliştirebiliyor muyuz? Yani bu koşar adım ilerleyen hayata, yetişme konusunda iyi miyiz? Yoksa hayat bizlere çoktan fark attı mı? Burun farkı da değil baya yüksek bir fark… Zamana yetişmek için yapılması gerekenlerin başında günleri kovalamak geliyor. Her günün farklı geçmesi en belirgin kural… Bugün, dün ile aynı ise, fark yemeye hazır olun demektir. Bütün bunlardan ötürü her sene yeni yıl kararları alınıyor. Hızlı alınan kararlardan da hızlı bir şekilde vazgeçiliyor… Bu nedenle ilk karar, alınan kararlara uyma kararı olmalı bence. Bir kararı alırken, pata küte karar vermemek gerekiyor. Üstünde iyice düşünüp, taşınmak gerekiyor. Çünkü bir şeyi yapmaya, hayata katmaya karar vermek, zaten yaşamı renklendiren, yaşamaya değer kılan bir durum. Ufacık da olsa bir karar alıp ona uymadığınız zaman içinizde bir huzursuzluk oluşmaya başlıyor. O küçücük karar belli bir süre sonra karşınıza çıkarak, ona uymadığınız, yapmak isteyip de yapmadığınız, yapamadığınız için karşınızda duruyor ve sizi rahatsız ediyor. Bu sefer başa sarıyorsunuz, aynı kararı tekrar alıyorsunuz. Böyle olunca da hayatın size attığı fark artıyor da artıyor… Daha sonra hayat beni yoruyor, ben yetişemiyorum, hiçbir şeyden zevk alamıyorum gibi durumlar çıkıyor ortaya. Hayatla sürekli yarış halinde olduğumuz için bu enerjisizlik etrafımızı sarıyor. Daha sakin ve dolu dolu yaşayarak bu yarışı önde bitirebiliriz…

Editör: TE Bilisim