İnsan her ne olursa olsun hayallerinden vaz geçmemelidir. Hayallerimizde aynı ekmek, su, nefes gibi ihtiyacımız olan temel şeylerden birisidir aslında.Shakespeare ne demiş, önce hayaller ölür, sonra insanlar. Aynı bu hikayedeki gibi ''Çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışa koşarak atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin genç bir oğlu vardı. Babasının işi nedeniyle çocuğun eğitimi kesintilere uğramıştı. Bir gün öğretmeni, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak istedikleri konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi. Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı. Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi. Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000 metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi. Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesiydi. İki gün sonra ödevi geri aldı. Kağıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir “0” ve “Dersten sonra beni gör” uyarısı vardı. Çocuk – Neden “0” aldım?” diye öğretmenine merakla sordu. Öğretmeni – Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal. Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun. Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da alman gerekiyor. Bunu başarman imkansız. Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm. Çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı. – Oğlum, bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim! Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir değişiklik yapmadan geri götürdü. – Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin Ben de hayallerimi… O öğrenci, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki 1000 metrekarelik çiftlik evinde oturuyor. Yıllar önce yazdığı ödev şöminenin üzerinde çerçevelenmiş olarak asılı. Hikayenin en can alıcı yanı şu: Aynı öğretmen, geçen yaz 30 öğrencisini bu çiftliğe kamp kurmaya getirdi. Çiftlikten ayrılırken eski öğrencisine; – Bak, sana simdi söyleyebilirim. Ben senin öğretmeninken, hayal hırsızıydım. O yıllarda öğrencilerimden pek çok hayal çaldım. Allah’ tan ki, sen, hayalinden vazgeçmeyecek kadar inatçıydın. Hayat akarken eğitimin bize öncelikle hayal kurmayı öğretmesi, hayallerimizin peşinden gitmemiz için de bilgi vermesi ve beceriler kazandırması beklenir. Yoksa ne anlamı olurdu ki eğitimin…''  

Editör: TE Bilisim