Editör: TE Bilisim
Haklı olmayı kim istemez ki? Toplum içinde, aile içinde, arkadaşlar arasında hepimizin bazı konularda
verdiği bir mücadele var, haklılık… Peki bu her zaman insanı motive eder mi? Duyguların insanlarda
yarattığı hisler aslında çok kısa sürelidir. Mutlu olduğunuz bir anı düşündüğümüzde sonsuza kadar o
his devam edecekmiş gibi geliyor. Bir süre sonra etkisinin azaldığını fark ediyoruz. Bunun için olumsuz
bir olay yaşamamıza gerek yok. Yani olumsuz bir olay ile mutluluğumuzun etkisi azalmıyor. Her şey
aynı şekilde devam ederken de mutluluk hissinin etkisi azalabiliyor. Buna da alışma diyoruz. Beynimiz
o mutluluğu ilk yaşadığı anda verdiği heyecan tepkisine bir yerden sonra normal bir şey olarak
algılıyor. Çünkü ne olduğunu çok çabuk öğreniyor.
Bir konuda haklı olduğumuzda da yaşadığımız his aynı his. Haklılık insanı her zaman mutlu etmiyor.
Haklı yere de üzülebiliyoruz mesela. Çünkü karşı tarafın haksız olması sizi her koşulda memnun
etmez. Bu nedenle haklılık için savaşmak, tabii ki gündelik meselelerde diyoruz büyük konularda değil,
her zaman size bir çıkar sağlamıyor. Hatta bazen haklı olmak için gösterdiğiniz çaba sizi fazlasıyla
tüketiyor. Bu yüzden insanlar haklı olmak ve mutlu olmak arasında bir seçim yapmak zorunda
kalıyorlar.
Bir konuda sonuna kadar diretmek sonuçların olumlu olacağı anlamına gelmiyor. İnsanın bazen
haksızlığı da kabul etmesi gerekiyor. Bunu bir türlü kabullenemeyen birçok insan var. Bu sorunla hem
yüzleşemiyorlar hem de karşı tarafın haklılığını bir türlü kabul edemiyorlar. Bundan da en kötü
etkilenen kendileri oluyor. Hatta bazen bu durum takıntı haline de gelebiliyor. Her konuda haklı olma
isteği insanın gözünü bürüyor. Bu da toplumsal ilişkilerde bir yerden sonra kaosa ve anlaşmazlığa
neden oluyor. Haklı olabilmek haklı çıkabilmek adına sevdiklerimizi kırmak bu nedenle hiç mantıklı değil
Yorumlar