Affetmek ve unutmak iyi insanların intikamıdır demişler bu söze bazı yönlerden katılıyorum. Ya affetmek zorunda kalıyoruz ya da affedilmek. Bazı konularda affetmenin hem yapıcı hem de yıkıcı etkisi olduğuna inanıyorum. Eğer yaşadığımız bir olay veya hayatımıza dahil olan bir insan bize ciddi anlamda yük olmaya veya zarar vermeye başlamışsa tekrar affetmenin kişinin kendi kul hakkına girmesi olarak yorumluyorum. Bazen de tam tersi olarak affetmek gerekiyor rahatlamak için, hafiflemek için yaşamına devam edebilmek için. Zaman her şeyin ilacı diye boşuna demiyorlar. Birçok hata unutuluyor gidiyor. Geriye sadece affetmediğiniz kişinin ağırlığı kalıyor. Kimsenin affedilme umudunu kendinize yük etmeyin, affedin sizi yoran yükten kurtulun. Konuyla ilgili şu anekdotu sizlerle de paylaşmak isterim “Lise öğretmeni derste öğrencilerine şöyle der: “Yarın hepiniz birer plastik torba ve beşer kilo patates getireceksiniz!” Ertesi sabah hepsinin sıralarının üzerinde patatesler ve torbalar hazırdır. Öğretmen : “Şimdi, bugüne kadar affetmeyi reddettiğiniz her kişi için bir patates alın, o kişinin adını o patatesin üzerine yazıp torbanın içine koyun!” Bazı öğrenciler torbalarına 3’er-5’er tane patates koyarken, bazılarının torbası neredeyse ağzına kadar dolmuştur. Öğretmen : “Bir hafta boyunca nereye giderseniz gidin, bu torbaları yanınızda taşıyacaksınız. Yattığınız yatakta, bindiğiniz otobüste, okulda hep yanınızda olacaklar.” Aradan bir hafta geçer. Hocaları sınıfa girer girmez, öğrenciler şikayete başlarlar: “Hocam, bu ağır torbayı her yere taşımak çok zor. Hocam, patatesler kokmaya başladı. İnsanlar tuhaf bakıyorlar, hem sıkıldık hem yorulduk….” Öğretmen : “Görüyorsunuz ki, affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırıyoruz. Kendimizi ruhumuzda ağır yükler taşımaya mahkum ediyoruz. Affetmeyi karşımızdakine bir iyilik olarak düşünüyoruz..” Aslında affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.”

Editör: TE Bilisim