Üç kuşaktır saatçilik mesleği ile uğraştıklarını belirten Gürbüz Saatçilik sahiplerinden Serkan Gürbüz, teknolojinin saat satışlarını beklendiği gibi etkilemediğini belirterek, “2000 yılından sonra saatin bir aksesuar olarak popülerlik kazandığını” söyledi. “BU MESLEĞİ ÜÇ NESİLDİR DEVAM ETTİRİYORUZ” Dedesi Hacı Gürbüz tarafından İsmet Paşa Semtinde 1951 yılında saatçilik mesleğine başladıklarını ifade eden Serkan Gürbüz, “1970 yılına gelindiğinde dükkanımızı Yiba Çarşısı’na taşıdık. 1977 yılına kadar Yiba Çarşısı’nda faaliyet gösterdik. Ancak 1977 yılındaki büyük yangından sonra yaklaşık 39 senedir bulunduğumuz Necatibey’deki bu dükkanımızı babamız Satılmış Gürbüz açıyor. Babamızdan sonra da biz bu mesleği burada sürdürüyoruz. Bizden sonra da inşallah çocuklarımız bu işi sürdürecektir. Yani üç nesildir bu mesleği yapıyoruz” dedi. “SAAT, AKSESUAR OLDUKTAN SONRA POPÜLERLİK KAZANDI” Tamircilikle bu mesleği başlattıklarını kaydeden Gürbüz, “2000 yılından sonra, saatin aksesuara dönmesiyle birlikte saat satışlarına başladık. Saat, aksesuar olduktan sonra popülerlik kazandı. Ondan önce bir düğünde, bir sünnette takılan hediyelik bir eşyaydı. Saat şuan aksesuara dönüşmüş durumda. Kırmızı elbiseye göre kırmızı saat, mavi elbiseye göre mavi saat takılıyor. Kimse zamanı kontrol etmek için saat taşımıyor. Saat aksesuar amaçlı taşınıyor. Vatandaşın kolunda saat olmasına rağmen zamanı kontrol etmek için cebindeki cep telefonuna bakıyor” şeklinde konuştu. “SAAT HER ZAMAN PRESTİJLİ, GÜZEL BİR HEDİYEDİR” Saatin ekonomik olarak her zaman talep gören, prestijli ve güzel bir hediye olduğunu belirten Gürbüz, “Onun için her zaman tercih edilen bir şeydir. Saat ustası olarak alttan yetişen kimseyi bulamazsınız. Çünkü bunun bir okulu yok. Mesela yurt dışında bunun bir okulu varken, ülkemizde böyle bir şey yok. Bir mesleğin 15 yıl sonra öleceğine tanık olacağız. Ortalama 50 ile 60 yaş arasında olan ustalar öldüğünde bu mesleği yürütecek kimseyi bulamayacağız” diye konuştu. Saatçi Gürbüz konuşmasına şu şekilde devam etti: “ZÜCACİYECİ OLARAK GEÇİYORUZ” Ticaret odasına yaklaşık 25 senedir kayıtlı esnafız. Fakat ticaret odasındaki sıfatımız; zücaciye, billuriye ve hediyelik eşyadır. Yani saatçi olarak geçmiyoruz. Bu mesleği yaşatmak için bir okul açılmalıdır. Ticaret okuluna saatçi diye bir bölüm koyulmalıdır. Büyük bir ihtimalle Ankara’da kayıtlı saat satan 400-500 tane saatçi vardır. Bu saatçilere saat bölümünden mezun olan kişileri çalıştırma zorunluluğu getirilebilir. Bu şekilde hem meslek yaşatılmış olur hem de mezun olanlara iş kapısı açılır. Bu bahsettiğim işlem bugün başlanırsa, 10 yıla kadar ancak oturur. “İNSANLARIN ALIM GÜCÜ OLDUKÇA DÜŞÜK” Biz üç kuşak saatçi olduğumuz için satış konusunda pek sıkıntımız olmuyor. Fakat genel piyasaya baktığımızda bir durgunluk bulunuyor. Bizdeki ürünlerin fiyat kategorisi 300 lira ile 6 bin lira arasındadır. İnsanların alım gücü ise genellikle 600 liraya kadardır. Kimse bu fiyatın yukarısına çıkamıyor. Yani halkın alım gücü oldukça düşüktür. “BÜNYEMİZDE 42 MARKA VE 3500 DEĞİŞİK MODEL BARINDIRIYORUZ” 42 tane marka ve koleksiyon olarak da yaklaşık 3500 tane saatimiz var. Her zevke hitap eden birbirinden değişik 3500 tane model. Eski el saatlerinden, duvar saatlerine kadar hepsini tamir ediyoruz. Antika saatlerin eski bir nostaljik havası var. Onları da kullanan vatandaşlarımız bulunuyor. Otomatik olduğundan dolayı tercih ediliyor. Duvar saatlerimize de talep var ama bu talep oldukça düşüktür. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte saat sektörünün oldukça etkilenileceği söyleniliyordu. Fakat bu etki beklenildiği gibi olmadı. Saatler eskiden olduğu gibi yine talep görüyor. (Güçlü ANADOLU / Kadir GÜRHAN)

Editör: TE Bilisim