Türk Eğitim-Sen üyesi bir grup, sözleşmeli öğretmenlerin tayin sorunlarına dikkat çekmek için Ulus Atatürk Heykeli önünde eylem düzenledi. Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylani, sözleşmeli öğretmenliğin iptal edilmesi için yargıya başvurduklarını belirterek, “Bakanlığın yaşanan acil sorunlara çözüm getirmesini, eş ve sağlık özrü mağdurlarının tamamına bu yarıyıl tatilinde tayin hakkı vermesini talep ediyoruz” dedi. Türk Eğitim-Sen, eş ve sağlık özrü mağduru sözleşmeli öğretmenler ile birlikte yarıyıl tatilinde tayin hakkı verilmesi için eylem yaptı. Ankara Ulus Meydanı’nda gerçekleştirilen eyleme Türkiye’nin her yerinden katılım sağlanırken, eyleme sözleşmeli öğretmenlerin eşleri, çocukları, anne, babaları da katıldı. Sözleşmeli öğretmenlerin sorunlarına dikkat çekmek için bir araya gelen öğretmenler "Ailemle yaşamak istiyorum", "Hem işimiz hem eşimiz", "Eşimden boşanmak istemiyorum" ve "Şubatta tayin istiyoruz" gibi dövizler açıp, slogan attı. Eylemde 6 yıl çakılı çalıştırılan sözleşmeli öğretmenler ayaklarına pranga taktı, siyah kutularda sağlık özrü mağdurlarını simgelemek amacıyla sağlık malzemeleri yer aldı, çocuklarından ayrı kalan anne babalar onların oyuncaklarını, fotoğraflarını, kıyafetlerini yanlarında getirdi, eşini/işini kaybedenler için helva yaptırıldı. Ayrıca sözleşmeli ailelerin çocukları konuşma yaparak, Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk’tan anne-babalarını birleştirmesini istedi. Aile cüzdanlarını, yüzüklerini gösteren sözleşmeli öğretmenler yaşadıkları zorlukları anlattı. SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİK ÇAKILI ÇALIŞTIRMA YÖNTEMİ NEDENİYLE İNSANİ DEĞİLDİR” Eylemde konuşma yapan Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, sözleşmeli öğretmenlerin ailelerinden ayrı ve çocuklarına hasret bir şekilde mesleklerini icra ettiklerini belirterek, “Sözleşmeli öğretmenliğin iptal edilmesi için yargıya başvurduk. Yargının sözleşmeli öğretmenlik ile ilgili vereceği kararı umutla bekliyoruz. Tabi yargıdan karar çıkana kadar da Bakanlığın yaşanan acil sorunlara çözüm getirmesini, eş ve sağlık özrü mağdurlarının tamamına bu yarıyıl tatilinde tayin hakkı vermesini talep ediyoruz” dedi. Hükümetin 5 yıl aradan sonra bir KHK ile 2016 yılında sözleşmeli öğretmenliği geri getirdiğini hatırlatan Geylani, sözleşmeli öğretmenlik yapmanın ise mülakatla ve 6 yıl çakılı çalışma usulü ile olduğunu belirtti. Türk Eğitim-Sen’in, sözleşmeli öğretmenliği zaman kaybetmeden yargıya taşıdığını ifade eden Geylani, “Sözleşmeli öğretmenlik, çakılı çalıştırma yöntemi nedeniyle insani değildir. 6 yıl zorunlu çalıştırılan öğretmenler tayin hakkına sahip olmadığı için adeta çağdaş köle olarak çalıştırılmaktadır. Sözleşmeli öğretmenler mazeret durumu nedeniyle dahi tayin isteyememektedir. Ailelerinden, çocuklarından ayrı yaşamaya mecbur bırakılan öğretmenlerimiz, adeta iki farklı hayat sürmektedir. Aileleriyle sadece yarıyıl tatilinde ya da yaz tatillerinde hasret gideren bu insanların aile bütünlükleri bozulmakta, hatta zamanla parçalanma noktasına gelmektedir” dedi. Çakılı çalıştırma yönteminin Anayasa’ya da aykırı olduğunu belirten Geylan, “Şimdi Devletimizi yönetenlere soruyorum: Siz Anayasa’dan daha mı üstünsünüz? Bu yapılan Anayasa’yı çiğnemek değilse nedir? Boşanmaların arttığı günümüzde öğretmenlerin ailelerine sıkı sıkıya sahip çıkması, eşlerin sorumlulukları birlikte paylaşması, “İyi günde, kötü günde” sözünün gereğinin yerine getirilmesi en temel insan hakkı değil midir?” diye sordu. “SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLER MOBBİNGE MARUZ KALIYORLAR” Mevcut uygulamada öğretmen eşinin yanına gidemiyor ama eşi öğretmenin yanına gelebiliyor diyen Geylani, bir önceki Milli Eğitim Bakanı’nın “Biz aile birliğine karşı değiliz. Ama eşi öğretmenin yanına gelsin” sözlerini hatırlatarak, “Diyelim ki, Kars’ta görev yapan öğretmenimizin eşi Ankara’da Aselsan’da mühendis olarak çalışıyor. Ne yapacak? Aselsan Genel Müdürlüğü’ne başvurup Kars’a fabrika açılmasını mı talep edecek? Ya da Siirt’teki öğretmenimizin, Konya’da esnaflık yapan eşi, tası tarağı toplayıp Siirt’te dükkân mı açacak?” diye konuştu. İşin birde eğitim boyutu olduğuna dikkat çeken Geylani, aklı fikri eşinde ailesinde, geride bıraktığı üçüz çocuğunda olan, kundaktaki yavrusunun bebekliğini dahi yaşayamayan bir öğretmenimizden ne kadar verimli eğitim hizmeti alacağımız düşünülmüyor mu sorusunu yöneltti. Öte yandan konunun ekonomik boyutuna da vurgu yapan Geylani, “Sözleşmeli öğretmenler çalıştıkları yerlerde ayrı ev tutmak zorunda kalıyor, ayrı mutfak masrafı yapıyor, ayrı fatura ödüyor” ifadelerini kullanarak, “Dolayısıyla mevcut uygulama, öğretmenlere ek mali külfet getiriyor. Devlet yetkililerine sesleniyorum: Farkında mısınız, bu insanlar 3 bin 700 civarındaki öğretmen maaşıyla iki ev geçindiriyor! Sözleşmeli öğretmenler sadece tayin değil, diğer özlük haklar açısından da kadrolu öğretmenler ile aynı haklara sahip değiller. Okul yöneticisi olamıyorlar, ek derslerinde kesinti yapılıyor, tehdit, şantaj ve mobbinge maruz bırakılıyorlar” dedi. Geylani, sağlık özrü mağdurları da belki hayatlarının en zor dönemini yaşıyor diyerek şunları söyledi: “Diyelim ki öğretmenimiz amansız bir hastalıkla mücadele ediyor. Ailesinin yanında tedavi olmak istiyor. Ya da öğretmenin ailesinden birisi çok hasta. Bakanlık diyor ki, “Gidemezsin! Bana sözün var. 6 yıl atandığın yerde çalışacaksın!” Böyle bir tutum olabilir mi? Bu insani midir? Bu insanları ailesiyle birleştirmek, tedavisine ailesinin yanında devam etmesini ya da hayatının son zamanlarında mağduriyet yaşayan ana babalarına karşı evlatlık vazifelerini yapabilmelerini sağlamak insani bir durum değil midir?” “SÖZLEŞMELİ ÖĞRETMENLİK TAMAMEN KALDIRILMALI” MEB 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi’nde, sözleşmeli öğretmenliğin, 3 yıl sözleşmeli, 1 yıl da kadrolu olmak üzere toplam 4 yıl olarak esnetilmesinin yer aldığını belirten Geylani, “Ancak biz Türk Eğitim Sen olarak, ne 4+2, ne 3+1 ne dubleks ne de tripleks başka hiçbir denklemi kabul etmiyoruz. Talebimiz çok açık ve nettir: Sözleşmeli öğretmenlik tamamen kaldırılmalı, tüm öğretmenler KPSS puan üstünlüğüne göre sadece kadrolu olarak atanmalıdır” dedi. Geylani, çakılı sözleşmeli öğretmenliği savunan yetkililere seslenerek, “Mahrumiyet bölgelerinde öğretmen istikrarını sağlamanın yolu; öğretmenimizi esir etmek değil teşvik etmektir. Çözüm bellidir. Yıllardır Zorunlu Hizmet Tazminatı uygulamasının getirilmesini istiyoruz. Bölgenin mahrumiyet derecesine göre 1 brüt asgari ücret ile 2 brüt asgari ücret arasında değişen miktarlarda Zorunlu Hizmet Tazminatı ödenmesi problemi ortadan kaldıracaktır” diye konuştu. Bu önerilerinin MEB’in 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi’nde de yer bulduğunu belirten Geylani, “Şimdi yapılması gereken, bu uygulamayı bir an önce hayata geçirmektir. Elverişsiz koşullarda görev yapan öğretmenlerimizin fedakârlığının, devletimiz tarafından görmezden gelinmiyor olması hem öğretmenlerimizi motive edecek hem de böylece bölgedeki öğretmen istikrarsızlığı sorununu ortadan kaldıracaktır. Ülkemizin bu bütçeyi ayıracak güçte olduğunu biliyoruz. O zaman bu uygulamayı hayata geçirmek için ne bekliyorsunuz?” ifadelerini kullandı. Öğretmenler odasına girdiğimizde öğretmenlerimizin kadrolu, sözleşmeli, ücretli olmak üzere farklı öğretmen istihdam modeli ile bölük pörçük edildiğini gördüklerini bildiren Geylan, “biz Türk Eğitim Sen olarak, ne 4+2, ne 3+1 ne dubleks ne de tripleks başka hiçbir denklemi kabul etmiyoruz. Talebimiz çok açık ve nettir: Sözleşmeli öğretmenlik tamamen kaldırılmalı, tüm öğretmenler KPSS puan üstünlüğüne göre sadece kadrolu olarak atanmalıdır” dedi. (Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim