Korona virüsü tedbirleri kapsamında salgının ilk günlerinde 65 yaş üstüne uygulanan sokağa çıkma yasağına dahil olan Çoşkun Ayhan (66) yasak boyunca yaşadıklarını ve pandeminin yaşantısına olan etkisini gazetemiz okurlarına aktardı. 65 yaş üstüne getirilen sokağa çıkma yasağında sosyal medyada özellikle bazı gençlerin 65 yaş üstü bireyleri hedef alan incitici paylaşımlar yaptığını vurgulayan Ayhan, “Sosyal medya üzerinden yapılan birkaç paylaşım oldukça rencide ediciydi. Bu süreçte gençlerimizden sadece saygı ve sevgi bekledik” açıklamasında bulundu. Ülkemizde korona virüs salgınının ilk günlerinde 20 yaş altı ve 65 yaş üstü vatandaşlar için uygulanan sokağa çıkma yasağında evde geçirdiği süreyi ve hissettiklerini aktaran Çoşkun Ayhan (66), hayatı boyunca bu denli büyük bir salgına şahit olmadığını dile getirerek “Bu süre zarfında en çok torunlarımı özledim, beni en çok etkileyen şey onları görememek oldu” şeklinde konuştu. “İNSAN İNSANIN ZEHRİNİ ALIR DERLER…” Bir kamu yayın kurumundan emekli olan Çoşkun Ayhan, salgının ilk zamanlarında 65 yaş üstü vatandaşlar için uygulanan sokağa çıkma yasağına dahil olanlar arasında. Eşiyle evde kaldığı süre zarfında gündemi ve sosyal medyayı yakından takip ettiğini söyleyen Ayhan, şunları dile getirdi: 1954 doğumluyum, ilk defa böyle bir durum başımıza geldi çünkü daha evvel bu denli bir pandemi yaşamadık. Sokağa çıkma yasağının olduğu gün torunlarım bizi ziyarete gelmişti o gece bizde kalacaklardı ama sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Biz alelacele torunları alıp arabayla hemen evlerine bıraktık. Akabinde markete gittik, un almak için inanır mısınız hiçbir yerde un kalmamıştı insanlar adeta marketlere akın ediyordu en son aradığımızı semt bakkalında bulabildik. Ne yalan söyleyeyim ilk başta bir panik olduk.. Zaman geçince evde sıkıntıdan bol bol kilo aldık. Evde kaldığım dönemde gazetelere göz attım, gündemi yakından takip ettim aynı zamanda iyi bir sosyal medya kullanıcısıyımdır arkadaşlarımla sosyal medyadan eski günleri yad ettik. İnsan insanın zehrini alır derler bu dönemde çevremdekilerle sohbet etmenin beni ne derece rahatlattığını anladım. “PANDEMİNİN HEP KÖTÜ YANLARI OLMADI ELBETTE” 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı uygulandığı günlerde eşimle benim ihtiyaçlarımı apartman görevlimiz temin ediyordu. Çok şükür bu süreçte herhangi bir sağlık sorunumuz olmadı. Yememize, içmemize ve en önemlisi hijyen kurallarına dikkat ettik. Pandeminin hep kötü yanları olmadı elbette evde daha çok vakit geçirdiğimiz için eşimle aramdaki iş bölümü ve dayanışma arttı. Pandemide malum berberime gidemedim saçlarım, sakallarım uzadı oğlum yıllar evvel yurt dışından tıraş makinası getirmişti o da dolapta duruyordu yıllardır hiç kullanmamıştım eşim Şükran Hanım saçlarını ben tıraş ederim dedi, iki üç sefer eşim tıraş etti böylece kendi işimizi kendimiz gördük yıllarca kullanılmayan makine de pandemi vesilesiyle iş gördü. Aramızda iş bölümü ve dayanışma hakim oldu eşimle bol bol mutfağa girdik vakit geçsin diye birlikte yemekler yaptık. “PAYLAŞIMLARA KIZIP TAM ÜÇ AY SOSYAL MEDYAYA HİÇ GİRMEDİM” 65 yaş üstü vatandaşlara sokağa çıkma yasağının gelmesiyle birlikte sosyal medya üzerinden yapılan bazı paylaşımlara tepki gösteren Ayhan sözlerini şöyle sürdürdü: “İlk başlarda gençlerimiz tarafından sosyal medyada 65 yaş üstüne getirilen yasaklarla ilgili incitici paylaşımlar yapıldı. Tabii ki tüm gençleri genellemek olmaz çok duyarlı gençlerimiz de var fakat bu yasaklar bana gençlerimizin büyüklere yaklaşımını da göstermiş oldu. Sosyal medya üzerinden yapılan bazı paylaşımlar oldukça rencide ediciydi. Özellikle gördüğüm bir paylaşım beni derinden yaraladı. Bir belediyenin hayvan toplama aracı photoshopla değiştirilerek dede toplama aracı olarak paylaşıldı bu beni son derece üzdü. Ben de sosyal medyada "Dede torun mavi kapak" adıyla açtıkları hesap sayesinde pek çok engelliyi sevindiren dede ile torunu paylaştım. Bugüne kadar 332 tekerlekli sandalye yardımı gerçekleştiren dede ve torunu, sokağa çıkamasalar da 6 farklı şehirde bulunan ihtiyaç sahibine kargoyla sandalyelerini ulaştırdı. Yapmış olduğum bu paylaşımın altına ‘’Yüreğiniz yetiyorsa bunun gibi örnek ve güzel hareketleri paylaşın , büyüklerinize saygısızca paylaşımlarda bulunarak bir yere varamazsınız” notunu iliştirdim. Hakikaten de böyle saygısız ve incitici paylaşımlar yerine gençlerimiz insanları iyiye, güzele yönlendiren haberleri- görselleri ve gönderileri paylaşmalı. İnanır mısınız ‘’dede toplama aracı ’’ paylaşımını görünce o kadar üzüldüm ki yaklaşık üç ay boyunca sosyal medyama hiç girmedim. Beni çok etkiledi. Aynı şekilde yaşlılarımızla sokaklarda dalga geçildi, polisim diyerek kandırıldı bunlar çok üzücü ve hoş olmayan görüntülerdi” Yasak süresince kendisine terapi gibi gelen müzikle uğraşan Çoşkun Ayhan, “Müzikle uğraşmayı çok seviyorum. Akordeonumla evde birkaç parça çaldım ,ruhumuzu dinlendirdik. Aynı zamanda Türk Sanat Müziği korolarında yer alıyorum pandemi nedeniyle bu yıl gerçekleştireceğimiz konserler ertelendi. Salgın malum tüm sektörleri derinden etkiledi koromuzda yer alan müzisyenlerimiz de buna dahil, oldukça mağdur oldular çünkü geçimlerini yalnızca müzisyenlik yaparak sağlayabiliyorlardı. Umarım yaşadığımız bu kötü süreç en kısa zamanda son bulur” ifadesini kullandı. Bu süre zarfında en çok torunlarımı özledim diyen Ayhan, Beni en çok etkileyen şey onları görememek oldu. Onları bir dakika dahi olsun görmek istiyordum dayanamıyordum. 65 yaş üstü vatandaşlara uygulanan yasak kalktığında dışarı çıktığım o ilk an yürümenin, doğaya karışmanın nefes alışımızın kıymetini anladım diyerek sözlerine şunları ekledi: “Mideme düşkün bir insanım Ulus semtinde sevdiğim esnaf lokantaları var oraya gidip balık, kokoreç yemeyi özledim. Başkent Ankaramızı, caddelerinde -sokaklarında gezmeyi seviyorum. Bu cadde ve sokaklar bana çocukluğumu, gençliğimi anımsatıyor. Çocukluğum , Aktaş mahallesinde geçti mahallemizde Arnavutluk’tan göç ederek gelmiş çok sayıda Arnavut komşumuz vardı. Onlarla hep bir arada saygılı sevgili, kardeş gibi yaşadık insanın çocukluk anıları hiç unutulmaz, orada da benim çok güzel anılarım geçti, bugünkü gençlerin bildiklerini sanmam ama orada bir mahalle kültürü vardı, oyunlarımızı hep sokakta oynardık, saklambaç, körebe, kiremit kırıklarından oluşan dalya, kuka, urcuvar bunlar benim mahallemde öğrendiğim oyunlardı, daha sonra çocukken spor kulübü kurmaya karar verdik, Saman pazarı- Çıkrıkçılar yokuşundan gidip fanila aldık, bakkal Yunus Amca’dan da 17 kiloluk bir gazyağı tenekesi alıp bir de boya alarak o beyaz fanilaları kırmızıya boyadık 11 tane olduğu için takımımızın ismi “ 11 Ateş spor kulübü” koymuştuk. Güzel günlerdi, insan bazen geçmişi özlüyor. Şimdi ne yazık ki çoğu kültürümüz, oyunlarımız unutuldu gitti. “ “ KENDİME HEP ‘BUGÜN KENDİN İÇİN NE YAPTIN, İNSANLIK İÇİN NE YAPTIN, HAYVANLAR İÇİN NE YAPTIN’ DİYE SORARIM” “İnsanları, hayvanları, bitkileri, kısaca Yaradanın yaratmış olduğu tüm canlıları severim, onlara hiçbir zaman en ufak bir kötülük zarar gelsin istemem. Sürekli pozitif düşünürüm, olayların iyi yönlerinden bakmaya çalışırım. Her sabah ezan vakti uyanırım, yataktan kalkınca ilk işim evdeki tüm camları açmak olur zira önce Allah’a dua ederim, bu güzel güne bizleri eriştirdiği için, ona şükranlarımı ve teşekkürlerimi sunarım. Çünkü her sabah dünya yeniden kuruluyor, tüm canlılar kısmetlerini rızklarını aramaya çıkıyor. Güne bu şekilde başlarım daha sonra kahvaltım da bitince günlük rutin işlerim varsa onları hallederim. Bu arada sosyal sorumluluk projesi derler ya ben bunu kendime göre algılarım, yardıma ihtiyacı olan canlılara yardım ederim. Mahallemizde kedimiz, köpeğimiz oldukça çok. Onlara hemen hemen her gün mama – su veririm. Eşimle ağaçlara bitkilere gözümüz gibi bakarız. Onlar da bir can onlar da bizler için oksijen üretiyorlar, bu dünya hepimizin. Gece uykuya dalmadan evvel kendi kendime muhasebe yaparım bugün kendim için ne yaptım, insanlık için ne yaptım, hayvanlar için ne yaptım, bitkiler için ne yaptım diye kendi kendime eksiğim gediğim var mı diye sorarım mutlaka” “MASKE, SOSYAL MESAFE VE HİJYEN KURALLARINA RİAYET ETMEMİZ LAZIM” Son olarak gazetemiz okurlarına seslenen Çoşkun Ayhan, “En başta Allah herkesi bu hastalıktan korusun. Hiç ummadığımız bir an bu hastalıkla karşı karşıya kalabiliriz.. Şu an çevremde üç yakınım korona virüse yakalandı birisi hastanede görevli oğlu da markette çalışıyor. Aynı evden iki kişiler ve şu anda izole olmuş durumdalar. Üstelik daha gençler. Demem o ki bu hastalık yaşlı- genç ayırt etmiyor. Sohbetimizde bahsetmiştim iki tane torunum var biri 5 diğeri de 8 yaşında inanır mısınız eve adım atar atmaz hemen lavaboya gidip ellerini iyice yıkıyorlar ‘’Dede dışarıda virüs var, dikkat etmeliyiz’’ diyorlar. İşte bu bilinci gençlere ve dikkat etmeyen vatandaşlara da aşılamak gerekiyor. Maske, sosyal mesafe ve hijyen kurallarına riayet etmemiz lazım. Benden büyük üç ablam var pandemi sürecinde Şeker ve Kurban Bayramında dahi bayramlarını telefon ederek kutladım, ziyarette bulunmadım. 65 yaş üstü sokağa çıkma yasağı kalktıktan sonra diş tedavisi olmam gerekti tedavi için evden çıktığımda gördüm ki çoğu kişi kurallara uymuyor. Kızılay’da sokaklar, kafeler tıklım tıklım doluydu. İnsanlar adeta dip dibe oturuyordu bunu görmek beni kaygılandırdı. Sevdiklerini görememek oldukça üzücü. Korona virüs en ufak dikkatsizliği, yakın mesafeyi kabul etmiyor son derece hassas olunmalı ve kurallara uyulmalı diyerek konuşmasını noktalandırdı. (Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)

Editör: TE Bilisim