Türkiye’de kadın cinayetleri sayısı her yıl artıyor. 2017 yılında, 409 kadın erkekler tarafından öldürülürken bu rakam geçen yıla göre yüzde 25 artış gösterdi. 8 Mart Kadınlar Günü sebebi ile sokaktan geçen kadınlara çiçek uzatan genç avukatlar Seda Gürkök, Merve Özeray ve Aslıhan Çakır kadına şiddete, şiddetin her türlüsüne anlamlı ve duygusal şekilde tepki gösterdi. Üç avukat kadının bir araya gelerek açtığı hukuk bürosu; 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde kadına şiddetin nedenleri, kadınların şiddetten korunma yolları ve yasal hakları konusunda açıklama yaptı. Hukuk bürosu yetkilileri, 2017 yılında kadın cinayetleri yanında 332 kadının cinsel istismara uğradığının altını çizerek, kadınların ardından 387 çocuğunda cinsel istismar mağduru olduklarını da açıkladı. Hukukun ve savunma yüceliğinin her türlü kavramdan üstün olduğunu vurgulayan genç avukatlar, “Neşet Ertaş’ın dediği gibi, kadınlar insan, bizler insanoğluyuz… Kadın, elinin değdiği her şeyi ve her yeri güzelleştirendir. Biz de dört kadın olarak hak ve adaleti savunmak için bugün, bu değerli mesleğimizi sürdürüyoruz. Kadına şiddetin her türlüsüne karşıyız” dedi. KADINA ŞİDDET, SADECE FİZİKSEL DEĞİL Kadına şiddet sadece fiziksel olarak sınırlanmıyor. Kadına şiddet; duygusal şiddet, sözle şiddet, ekonomik şiddet, fiziksel şiddet ve cinsel şiddet olarak çeşitleniyor. Avukat Seda Gürkök, Avukat Merve Özeray ve Avukat Aslıhan Çakır tarafından kurulan Hukuk bürosu yapılan açıklama da şu ifadelere yer verildi: KADINA ŞİDDET, KADINLARI ALKOL VE SİGARA TÜKETİMİNE DE YÖNLENDİRİYOR “Kadına şiddeti aile içerisinde sadece koca uygulamıyor. Kadınların yüzde 68'i eşlerinden, yüzde 25'i annesinden, yüzde 24 'ü babasından, yüzde 13'ü kayınvalidesinden ve yüzde 5,3’ü ise görümcelerinden şiddet görüyor. Türkiye’de aile içerisinde kadına şiddet uygulayan her beş erkekten biri çocuğa da şiddet uyguluyor.  Şiddete uğrayan kadınların yüzde 17'si alkol, sigara gibi yöntemlerle kendini rahatlatmaya çalışıyor. Yüzde 31'i Allah'a sığınıp, dua ediyor. Zamanında şiddete uğrayan kadın, gelinine, çocuğuna şiddet uygulayabiliyor. Aile içinde kadına şiddet uygulandığı zaman çocuğa da şiddet uygulanmış oluyor. Çocuk aile dışı hayatında şiddet uygulamaya başlıyor. Kadına uygulanan şiddet çocuğun okul hayatını da etkiliyor. Okul çağındaki çocuklar depresyon, kaygı, korku gibi farklı psikolojik problemler yaşayabiliyor. Akranlarına karşı şiddet gibi sorunlu davranışlar gösterebiliyor. Şiddet görerek büyüyen çocuklar, ileriki yaşamlarında problemli ilişkiler yaşama riskiyle karşı karşıya kalıyor.” KADIN CİNAYETİNDE BATI İLLERİ ZİRVEDE 2017 yılı içerisinde 409 kadın erkekler tarafından öldürüldü. 2017 yılında kadın cinayetlerinde öldürülen kadınların yaş aralığı düştü. 2017 yılında 15-18 ve 19-25 yaş arasında toplam 65 kadın öldürüldü. 2016 yılında 328 kadın, 2015 yılında ise 303 kadın öldürülmüştü. Yine verilere göre son 10 yılın en yüksek kadın cinayeti 2017 de işlendi. Bir yıl içerisinde en çok kadın cinayetinin gerçekleştiği iller İstanbul’da 57, İzmir’de 32, Antalya’da 25, Bursa’da 18, Adana’da 17, Gaziantep’te 15, Konya’da 12 şeklinde oldu. 63 ilde kadınlar öldürülürken Tunceli, Rize, Erzurum, Kırklareli ve Hakkâri’nin de aralarından bulunduğu 18 ilde kadın cinayeti işlenmedi. 2017’de kadınların 88’i kendi hayatına dair karar almak, 30’u boşanmak istediği için öldürülürken; 134 şüpheli ölüm ve 110 tespit edilemeyen kadın cinayeti gerçekleşti. KOLLUK KUVVETLERİ KADINI VE ÇOCUĞUNU YASA GEREĞİ “KORUMAKLA YÜKÜMLÜ” Türkiye'nin her noktasından, Cumhuriyet Savcılığı'na, Aile Mahkemelerine, kolluk görevlilerine ve mülki amirlere herhangi bir harç ödemeksizin gerekli koruyucu ve önleyici tedbirlerin alınması  için başvuruda bulunabilineceğini açıklayan Avukat Seda Gürkök, “6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun”a göre alınması gereken önlemleri şu şekilde sıraladı: “KOLLUK KUVVETLERİ KADINI KOCASI İLE BARIŞMAYA YÖNLENDİREMEZ” “Karakol ve jandarma, talep doğrultusunda kadınların yanındaki çocuklara beraber bulunulan yerde veya başka yerde barınma yeri sağlanmakla; kadının hayati tehlikesi bulunması halinde ise geçici olarak korunma altına alma ile ilgili gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Bu sebeple, kolluk kuvvetlerinin, şiddet mağdurlarının rızaları hilafına eşleriyle barışmaya zorlama, eşleriyle eve dönmek konusunda baskı kurma gibi tutumlar toplumumuzda sıkça karşılaşılan bir durum olmakla beraber tüm bu belirtilenlere aykırı bir tutumdur ve şikayete tabidir. Suç duyurusunun ardından savcılık ilgili şikayet üzerine soruşturma aşamasını başlatmakta ve bu süreç gizli tutulmaktadır. Eğer maruz kalınan suç, hayata ve vücut bütünlüğüne karşı işlenen bir suçsa avukat yardımı almanızda fayda vardır. Avukattan yardım almak, hatalı işlem yapmanıza hem engel olup hem de süreci kolaylaştıracaktır. Eğer bir avukat yoksa yaşanılan ildeki baronun adli yardım servisine başvurarak (gerekli evraklar temin edilmek suretiyle) bir avukat tayin edilmesini talep edebilir. ERKEKLER TOLERANSLI, KIZLAR ÜRKEK YETİŞTİRİLMEMELİ Şiddetin bir çözüm olduğu düşüncesiyle büyüyen birey otoriteyi sağladığı ya da sağlamak istediği her alanda şiddete rahatça başvurabilecektir. Şiddete başvuran insan acizliğini gizlemek isteyen, kendine güveni olmayan insandır. Medya sayesinde ülkemizde kadın cinayetleri sıkça duyulur ve konuşulur oldu. Hukukumuzda şiddet gören kişinin aile mahkemesine başvurarak duruşma olmaksızın evrak üzerinden verilen tedbir kararları içerisinde; kadının iş yerinin değiştirilmesi, yerleşim yerinin değiştirilmesi, aile konutu üzerine tapuda şerh konulması, korunan kişinin hayati tehlikede olması halinde kimlik ve yer bilgilerinin değiştirilerek gizlenmesi gibi tedbirler söz konusudur. Genel olarak alınan tedbirler, bunu uygulayacak olan kolluğun zafiyetinden kadınlarımızı, çocuklarımızı korumaya maalesef yetmiyor. 'Tedbir' mahiyetinde kalmayıp gerçekten caydırıcı cezalarla bu durumun engellenmesi en azından engellenmeye çalışılması gerektiğini düşünüyoruz. Nitekim hukuktan da önce her şey ailede başladığı için ebeveynlerin çocuklarını ayırmadan erkekleri toleranslı, kızları ürkek yetiştirmemeleri gerekir. KADINA ŞİDDET OLAYLARI SON BULACAK, UMUTSUZ DEĞİLİZ Biz de genç avukatlar olarak toplumu, adaleti suçlamayı değil; düzeltmeyi istiyoruz. Kadına karşı şiddetin bilincindeyiz. Kadına şiddet olayları son bulacak ve bu konuda umutsuz değiliz. 2011 tarihli ve bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesinin giriş hükmünde de yer alan ‘Kadınlarla erkekler arasında de jure ve de facto eşitliğin gerçekleştirilmesi ve kadına karşı şiddetin önlenmesinde temel bir unsur olduğunun bilincinde olarak’ yolumuzda ilerliyoruz. Kadınlar gücünü ancak kendinden alır. Bizler, diğer kadınlara örnek teşkil etmek istedik. Kadın isteyince yapamadığı şey yoktur. (Gülay ATAR)  

Editör: TE Bilisim