Şiddetsiz Toplum Derneği, Türkiye Spor Yazarları Derneği Ankara Şubesi Erol Yaşar Türkalp Salonunda, “Şiddetsiz Yaşamak  ve Yaşatmak İçin; Gazetecinin Yüreği ve Dili” konulu çoklu konferans düzenledi. Konferansta gazeteciler konuşmacı iken mesleki tecrübelerini aktararak, şiddet dilinin son bulması için önerilerde bulundular. Şiddetsiz Toplum Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Rıza Sümer’in yürüttüğü konferansta, Ankara’daki yerel, bölgesel ve ulusal gazetecilerin kendileri adına konuştukları ve konferansı izleyenlerin de soru, görüş ve önerileri ile katkıda bulunurken konferansa ilgi yoğundu. “ŞİDDET EMPATİ YETENEĞİNİN AZ OLMASINDAN KAYNAKLANIYOR” Gazetecilerin şiddetsiz bir toplumun nasıl mümkün olacağı, haber yazarken bunun nasıl sağlanacağının konuşulduğu ve önerilerinin sunulduğu toplantıda Başkent Gazetesi’nde muhabir olan Zehra Şahindokuyucu, şiddettin toplumda biraz da empati yeteneğinin az olmasından kaynaklandığını düşündüğünü ifade ederek şöyle konuştu: “Şiddet en çok buradan başlıyor. Empati yani kendimizi karşımızdakinin yerine koyma durumu. Ya da ötekini anlamaya çalışmak. Belki bunu yapabilsek kim bilir hepimiz için bireysel bazda da daha kolay olacak. Şiddete karşı toplantılar paneller yapıyoruz anlatıyoruz konuşuyoruz ancak artık bunun konuşmadan öteye geçmesi gerek. İnsanlara dokunmamız gerek. Bu noktada herkesin yapabileceği bir şey vardır. Herkes gücünün yettiğince şiddete karşı duruşta çaba gösterirse şiddeti azaltarak yok edebiliriz.” “HABER FOTOĞRAFLARI DİKKATLİ SEÇİLMELİ” Şahindokuyucu, “Gazeteciler olarak şiddet fotoğraflarının kullanımına dikkat çekmek istiyorum. O fotoğrafların haberde kullanımı çok önemli.  Bu fotoğrafların dikkatle seçilmesi gerek. Çünkü o şiddet fotoğraflarını sık sık kullandığımızda insanlar bunu kanıksıyor ve alışıyor. İşte alışmamak gerek. Bu nedenle de buna özen gösterilmesi gerekiyor. Öte yandan şiddete karşı toplumda birey, toplum siyasetçiler herkesin işbirliğiyle buna karşı durması gerek ve bugün burada konuşulanlara herkesin özellikle de siyasetçilerin kulak vermesi gerekli” diyerek şiddetin durması için önerilerde bulundu. “EN BÜYÜK SEBEP EĞİTİM…” Sonsöz Gazetesinin muhabirlerinden Faruk Gökyurt ise konuşmasında şiddetsiz bir toplum için düzenlenen konferansta şiddetin sebeplerini dile getirmek istediğini ifade ederek şunlara değindi: “Bu sebeplerin en büyüğü olarak eğitim sistemimizi ve yozlaşan aile yapısını örnek göstereceğim. Yaşadığımız hayatta bazı değerlerin basite indirgenmesi ve ataerkil bir toplum yapısından gelmemiz birçok şeyin başlıca sebebidir. Şiddetsiz bir toplum için devletin kendi eli ile yapması gerekenler var bunların başında var olan mevcut kanunların uygulanması ve yeni kanunlarla adalet sisteminin geliştirilmesi olarak gördük.” “ŞİDDET HAYATIMIZIN HER ALANINDA” Gazetemiz muhabirlerinden Türkan Çatal Yıldız, şiddetin hayatımızın her alanında olduğuna dikkat çekerek, muhabirler olarak bizler de şiddet haberlerini okuyoruz, duyuyoruz ve çoğu zaman haberini yapıyoruz ifadelerini kullandı. Yıldız konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Bu noktada şunu da unutmamak gerekiyor ki şiddet haberleri her zaman satan, kendisini okutan haberlerdir. Böyle olunca haliyle medya sahipleri de şiddet haberlerinin kendi gazetelerinde, televizyonlarında gözükmesini istiyorlar. Ki biz de muhabirler olarak vermemiz gerekiyor. O zaman burada büyük iş muhabirlere düşüyor.” “İNSANLAR ŞİDDETE ALIŞMAMALI” Mühim olanın şiddet haberini yazmak değil onun nasıl yazıldığının olduğuna vurgu yapan Yıldız, “Eğer ki kadın cinayeti ile ilgili bir haber yazıyorsak maktulün fotoğrafını verirken geride kalanları incitmeyecek şekilde görüntüler kullanmak gerekiyor. Ya da bir tecavüz haberi yazıyorsak, tecavüzün detaylarını vermeden, pornografik bir dil kullanmadan vermek gerekiyor. Yani buradaki ince detay şiddeti toplum nazarında alışkanlık kazanacakları şekilde vermeden, maktulün sevenlerini incitmeden ya da şiddete uğrayan kişinin insani değerlerine zarar vermeden haberini vermek gerekiyor” diyerek muhabirlerin biraz daha dikkatli davranmaları gerektiğini ifade etti. “CAYDIRICI CEZALAR VERİLMELİ” Ticari Hayat gazetesinden Seda Tolmaç yaptığı konuşmada, bir kadın ve kadın gazeteci olduğundan dolayı kadına şiddetle alakalı konuşacağını ifade ederek şunlardan bahsetti: “Kadına yönelik şiddetin fiziksel, psikolojik ve cinsel olmak üzere birçok boyutu var. Biz hep fiziksel şiddeti ön planda tutuyoruz, medyada da bunu görüyoruz. Ama psikolojik şiddet aslında en önemli sorun. Kadına yönelik psikolojik şiddet, kadının yaşadığı ailede ve toplum içerisinde kadına dayatılan kalıplaşmış yargılarda kendini gösteriyor. Özellikle kadına şiddette ‘namus’ kavramına sığınılıyor. Bu kavramla şiddetin meşrulaştırılmaya çalışıldığını görüyoruz. Oysa ‘namus’ kadına yüklenen bir kavram olmaktan öte, şiddetin gerekçesi olabilecek bir kavram da değildir. Zaten, hiçbir kavram şiddete gerekçe olarak gösterilemez.” Tolmaç Sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadına yönelen her türlü şiddetin son bulması adına çok fazla tartışma yapılıyor. Şiddetin nasıl önleneceği çeşitli platformlarda sürekli tartışılıyor ve tartışılmaya da devam ediyor. Şiddeti önleme adına caydırıcı cezaların önemli olduğunu düşünüyorum. Medyaya yansıyan haberlerde kadına yönelen şiddette, şiddet uygulayan kişiye verilen cezaların yeterli olmadığı, daha doğrusu bu cezaların caydırıcılık sağlamadığı görülüyor. Bu nedenle kadına, çocuğa, hayvana yönelen her türlü şiddette, caydırıcı cezalara ihtiyacımız var.” “GAZETECİ BARIŞ GAZETECİLİĞİ YAPMALIDIR” Anayurt Gazetesinden Tamer Arda Erşin, “Medyada şiddetin en büyük sorunsalı savaş haberlerindeki şiddetin direkt insanlara verilmesidir. Aslında gazetecinin yapması gereken ise bir savaş olduğundan kendi ülkesi dahi olsa taraf olmaması gerektiğidir. Bir gazetecinin üzerine düşen barış gazeteciliği yapmak olmalıdır. Savaşı övmek yerine tam tersine savaşın nasıl sonlandırılması gerektiğine dair çözüm önerileri araması gerekir. İtki tarafın da orta kısmında yer alır. Çünkü bir gazeteci bilir ki savaşta ölenler olduğunda o insanlar sadece sayfalardan ibaret değillerdir. Arkalarında bıraktıkları büyük acılar vardır” ifadelerini kullandı. (Onur BİNGÖL)

Editör: TE Bilisim