Fikrimin İnce Gülü, Adalet Ağaoğlu'nun ilk baskısı 1976’da yapılan romanı. Almanya’da otomobil fabrikasında işçi olan ve 1975 yılında bir yaz günü arabasıyla Kapıkule Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giren Bayram’ın doğup büyüdüğü köy olan Ballıhisar’a gittiği 7 saatlik zaman dilinde yaşadıklarını hikâye eden romanda, insanların yabancılaşması ve içe yolculuğu anlatılır.

 Bayram’ın serüveninin yanına 12 Mart Muhtırası sonrası Türkiyesinin resimleri okuyucuya sunulur. Türk edebiyatının “ilk yol romanı” olarak kabul edilmektedir. Roman ismini, roman kahramanı Bayram’a sevgilisi Kezban’ın hediye ettiği plakta yer alan “Fikrimin İnce Gülü” adlı şarkıdan alır. Cehalet, ihanet, zenginlik tutkusu, yalnızlık, ezilmişlik, sevgi temaları işlenir. Yazarın ikinci romanıdır. Eserde hem objektif anlatım (yazarın sesi) hem de sübjektif anlatım (Bayram’ın ve diğer karakterlerin iç sesleri) tekniği uygulanmıştır.

Kitap, 12 Eylül Darbesi’nden sonra 4. baskısındayken “Türk Silahlı Kuvvetleri’ni gözden düşürdüğü” gerekçesiyle toplatılmış; iki yıl süren yargılama süreci sonunda aklanarak kitap ve yazarı serbest kalmıştır. Sarı Mercedes ismiyle Tunç Okan tarafından sinemaya da uyarlanmıştır. Bir tomofil taksi, Bayram`ın kafasında şimdi kağnının iki kanat takınmışı, öküzlerin ayaklarına da yaldızlı tekerler bağlanmışıdır artık. Artık, neye nasıl kurban edileceğini düşünmeye gerek yok. Kanatlara binip uçacak, kendini kurtaracak. Fikrimin ince Gülü, Adalet Ağaoğlu’nun başeserlerinden biriyse, çağdaş Türk romanının da en güzel örneklerinden biridir. Kendine yabancılaşmış `insan teması olsa olsa bu kadar güzel anlatılabilir.

Fikrimin İnce Gülü büyük emek isteyen romanlardan, içeriği de emek sonucu kotarılmış, biçimi de... Bayramın dönüş yolculuğu gibi dümdüz bir olayı içermesi, bu romanın öz açısından önemli itkiler sonucunda yazıldığını tanıtlıyor bir bakıma. Biçimindeki tutarlılık da, yazarın bu öze ne denli saygı duyduğunu belgeliyor. Bu açılardan ‘Fikrimin ince Gülü" üzerinde mutlaka durulması gereken bir yapıt.

Roman kahramanı Bayram, Münih’te BMW fabrikasında, montaj hattında çalışan bir işçidir. Üç yılık çalışmanın sonunda biriktirdiği para ile bal rengi bir Mercedes araba alır. “Balkız” dediği otomobili ile 1975 yılının bir yaz günü memleketine dönüş yoluna çıkar. Yolculuk boyunca geçmişini anımsar.

Eskişehir’in Ballıhisar Köyü’nde büyüyen Bayram, öksüzdür; onu amcası yetiştirmiştir. Yokluk ve sefalet içinde geçen çocukluğu sırasında hor görülmüştür. O yıllarda köye Ford marka bir otomobille gelen Adalet Partisi yöneticisine köylülerin gösterdiği abartılı saygıdan çok etkilenen Bayram, saygı görmek için lüks otomobil sahibi olmak gerektiğine inanır. Zamanla otomobile sahip olmak isteği tutku halini alan Bayram bu amacına ulaşmak için köyden kaçacaktır. Bu kaçışla amcasına olan vefa borcunu ve köyündeki Kezban’ın aşkını hiçe saymıştır. Bayram, köyünden ayrıldıktan sonra Polatlı ve Ankara’da çeşitli işlerde çalışmış; ardından Almanya’ya işçi olmak için başvurmuş ve arkadaşı İbrahim’e ihanet ederek Almanya’ya gidiş için onun sırasını kapmıştır.

Üç yıl sonra rüyalarındaki otomobille memleketine dönerken kendine güveni büyüktür. Bir an önce köyüne ulaşıp arabasıyla hava atmak için sabırsızlanır. Sahip olduğu otomobil nedeniyle herkesten ilgi, saygı, kıskançlık görmeyi beklemektedir. Sınırda gümrük görevlileri ona sıradan insan muamelesi yapınca hayal kırıklığına uğrar.

Editör: TE Bilisim