2020 yılına girdiğimizden beri sürekli felaket haberleri duyuyoruz. Her geçen ay da şiddeti artıyor. Dünyanın bütün belaları bu yıla doldurulmuş gibi bir hava var. Bu durum insanların mutsuz ve umutsuz olmasına neden oluyor. Savaşlar, hastalıklar, doğal afetler sırayla insanlığı sınıyor. Sürekli canlar yanıyor, ölüm oranları fazlasıyla arttı. Tam biri bitti derken diğeri başlıyor. Bir şeyler biterken devam eden felaketler de var tabii. Corona virüsü tehdidi gibi. Bütün dünyanın gündeminde… Çünkü alakalı alakasız her noktada ortaya çıktı. İnsandan insana çok hızlı bir şekilde yayılıyor ve çözümünü bulamıyoruz. Bu yılı felaketler yılı ilan etmekte çok haklıyız. Umarız ilerleyen günler biraz daha iyi haberler duymamızı sağlar. Sürekli kötü haberler bir süre sonra insanın da kanıksamasına yol açıyor. Çoğu insan artık her an ölebilir, her an bu hikaye bitebilir diye yaşamına odaklanmaya ve anı yaşamaya başladı. Bu her ne kadar iyi bir düşünce olsa da insanlar bunu umutsuz ve mutsuz olduklarından dolayı yapıyor. Dünyanın psikolojisi bozuldu desek yeridir. Hepimizi bir korku aldı maalesef ki… İnsanlık olarak elimizden hiçbir şey gelmiyor. Sadece her gün felaket haberleri alarak ‘’Allah korusun’’ diyebiliyoruz. Acıların toplandığı bir yıl oluyor gerçekten. Bu süreç artık bitsin istiyoruz. Herkes yılın hızlı bir şekilde bitmesini istiyor. Doğal afetler hariç bu felaketlerin 2020 yılıyla maalesef ki alakası yok. Yaşanılan korkunç olaylar maalesef insan eliyle yaratılan şeyler. İşte bir şekilde dönüp dolaşıp yine insanı buluyor. Tüm bunların yanında bir de mülteci krizi var. Türkiye’nin mültecilerin Avrupa’ya geçişine izin vereceğiz açıklamasının ardından, mülteciler sınır kapılarına çoluk çocuk akın ettiler. O insanların yaşadıklarını anlamamız mümkün değil. Savaştan dolayı evini yurdunu bırakıp gitmek zorunda kalmak… Bir sırt çantası ile yollara düşmek hem de sonu belli olmayan yollara. Bir videoda, botun içinde bulunan mültecilere ulaşmak istedikleri bölgenin kıyısındaki insanlar toplanmış hakaret ediyorlar, gidin diye bağırıyorlar. O insanların yaşadığı acıyı, gurur kırılmasını düşünemiyoruz. Koskoca dünyaya sığamadık işte. Bizden başkasına verilecek ufak bir toprak parçası bile yok…

Editör: TE Bilisim