Ankara’nın en çok ziyaret edilen müzelerinden olan Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nin içerisinde yer alan Sanat Sokağı birçok tasarımcıya ev sahipliği yapıyor. Bunlardan birisi ise rengârenk tasarımları ile göz dolduran Dantela Sanat Evi. Bir sanat ve tasarım atölyesi olan, el yapımı ürünlerin sergilendiği Dantela Sanat Evi 6 yıldan bu yana Sanat Sokağı’nda yer alıyor. Atölyede hem ders veren hem de yaptıkları ürünleri sergileyip satışa sunan ise Uğur Ertürk ve Aysel Buluş. “Kimin fırsatı varsa muhakkak bir el becerisi ile ilgilensin” diye konuşan Ertürk, “Bir şeyler üretmek dünyanın en güzel şeyi. Hatta üretilen ilk şeyi insan satmaya, ondan ayrılmaya bile zorlanıyor” dedi. SANAT SOKAĞI’NDA OLMAKTAN ÇOK MEMNUNUZ 6 yıldan bu yana Sanat Sokağı’nda olduğunu ifade eden Uğur Ertürk, atölyelerinde Aysel Buluş ile çalışmalar yaptıklarını ifade etti. Kendisinin heykel, seramik, resim, taş boyama yaptığını belirten Ertürk, arkadaşı Aysel Buluş’un ise iğne keçe, ahşap boyama yaptığını ifade etti. Atölyelerinde keyifli zaman geçirdiklerini vurgulayan Ertürk, atölyelerinin emeklilikten sonraki ikinci adres olduğunu söyledi. Emekli olduktan sonra bir arkadaşı vasıtasıyla Sanat Sokağı’nı öğrendiğini ve müracaat etmesi ile kendisinin de artık Sanat Sokağı’nın bir üyesi olduğunu belirten Ertürk, “Burada olmaktan çok memnunum. Her şeyden önce buradaki arkadaşlık ilişkilerimiz çok güzel ve çok keyifli zaman geçiriyoruz. Birbirimize birçok konuda fikir veriyoruz. Örneğin ben en başta sadece resim ve seramik yaparken bir anda başka alanlara da geçtim. Çini gibi örneğin…” dedi. Uğur Ertürk ve Aysel Buluş “HEM ÖĞRENİYORUZ HEM DE ÖĞRETİYORUZ” Dantela Sanat Evi’ni, “Heykel, seramik, iğne keçe, ahşap boyama, bez bebek, taş boyama, Patchwork (straforlu), dekoratif keçe, kumaş süslemelerin ve daha fazlasının üretilip sergilendiği ve satışa sunulduğu rengarenk ve eğlenceli bir atölye” sözleriyle tanımlayan Uğur Ertürk şunlardan bahsetti: “Atölyede şuan gördüğünüz ürünlerin hepsi bizim kendi ürünlerimiz ve hepsi el emeği ile yapılmış ürünler. Tabi bu ürünleri yaparken bir yandan da halen öğrenmeye ve öğretmeye de devam ediyoruz. Atölyemizde kurslar da veriyoruz. Fakat atölyemiz çok geniş olmadığından büyük öğrenci grupları alamıyoruz. Genelde dersleri bire bir veriyoruz.” Genel anlamda kursa ve atölyelerinde verdikleri derslere ilginin olduğunu belirten Ertürk, tek sorunun Sanat Sokağı’nın Ulucanlar Cezaevi Müzesi kadar bilinmediğini, tanınmadığını ifade etti. İnsanların birbirlerinden duyarak Sanat Sokağı’nın öğrendiklerini söyleyen Ertürk, Sanat Sokağı’nın tam anlamıyla tanınmasının ise zamanla olabileceğini belirtti. “KOPYACILIK YAPMAYIP DA KENDİNİZ ÜRETTİĞİNİZDE…” Kendisinin ilk önce resimle başladığını, daha sonra 6 sene boyunca seramik dersleri aldığını, 6 seneden bu yana da heykel öğrenmeye hala devam ettiğini belirten Ertürk, “Ben önce seramik öğrendiğim için sonrasında heykel sanatı bana o kadar zor gelmedi. Seramiğin daha zor olduğunu söyleyebilirim hatta. Çünkü seramikte çamurundan eserin boyanmasına kadar bütün malzeme o sanatla uğraşan kişinin elinden geçiyor. Heykel de ise kalıpçılar işin içine giriyor. Çünkü heykel biraz da kalıp demektir; bronz, polyester gibi malzemelerden kalıptan kalıp alınarak yapılıyor. Yani çamurdan alçı kalıp alınıyor, alçı kalıptan da polyester veya bronz dökülüyor. Bronz heykel yapmak daha maliyetli olduğundan genelde polyester kullanılıyor” dedi. Hangi el sanatı olursa olsun yapılan işten keyif alınıyorsa kişiye o iş meşakkatli gelmez diyen Ertürk, “Kopyacılık yapmayıp da kendiniz ürettiğinizde yaptığınız iş size aşırı mutluluk veriyorsa sizden iyisi yoktur” diye konuştu. “KİMİN FIRSATI VARSA MUHAKKAK BİR EL BECERİSİ İLE İLGİLENSİN” Ertürk, emekli olduktan sonra çeşitli el becerileri ile uğraşmak isteyen kişi sayısın çok olduğunu ifade ederek, kişi hangi sanatla ilgilenirse ilgilensin mutlaka onun eğitimini almalıdır dedi. Ertürk konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bunu bir öğretmen eşliğinde yapmak bambaşkadır, çünkü uğraşılan işin neticede incelikleri öğreniliyor olacaktır. Kimin fırsatı varsa muhakkak bir el becerisi ile ilgilensin. Bir şeyler üretmek dünyanın en güzel şeyi. Hatta üretilen ilk şeyi insan satmaya, ondan ayrılmaya bile zorlanıyor.” Kendilerinin satış yaptığını, bununla birlikte birçok etkinliğe de katıldıklarını belirten Ertürk, vakit geçirmek kadar bu tür uğraşların aynı zamanda gelir de sağladığını ifade etti. “Bazı insanlar benim elimden hiçbir şey gelmez, yeteneğim yok diye yakınırlar” ifadesini kullanan Ertürk, “Her insanın muhakkak elinden gelen bir şey vardır. Kimse ben yeteneksizim diye düşünmesin. Bu ise şuan bulunduğunuz Sanat Sokağı gibi yerleri gezerek fark edilebilir. Burada şuan 21 tane atölye var.  Ebrudan seramiğe, mozaikten ahşap oymacılığına kadar birçok alan burada bulunuyor. Kadın erkek fark etmiyor burada. Her alanla hem kadınlar hem de erkekler uğraşıyorlar. Yani bu sokağa giren muhakkak kendisine göre bir alan bulacaktır” sözlerini kullandı. KURSİYERLERE 1 AY BOYUNCA MALZEMELERİ KENDİLERİ SAĞLIYORLAR Kendi atölyelerinde ders verdikleri kişilere ilk derslerde malzemeleri kendilerinin temin ettiğini söyleyen Ertürk, “İlk derste ben sadece öğretmek için ücret alıyorum. Çünkü kişi o işi deneyecek ve belki de beğenmeyecek. İlk etapta birçok malzemeyi aldırmayı da pek anlamlı bulmuyorum açıkçası. Çünkü yaptığı işten keyif alamayınca boşuna o kadar masraf yapmış olacak. 1 ay bundan dolayı kursiyerlere malzemesiz gelmelerini söylüyorum. Eğer ki kendileri keyif alırlarsa zaten devam ederler. Hem kendi keyiflerine göre istedikleri malzemeleri alırlar ve üretmeye başlarlar” dedi. Malzemelerin maliyetli olup olmadığını sormamız üzere Ertürk, “Taş boyamanın bir maliyeti yok mesela. Çünkü deniz kenarından toplanıp boyanabiliyor. Ama örneğin ahşap boyama kursuna tek tek alması gereken malzemeleri söylesem bu o kişiye çok maliyetli gelecektir. Bu arada arkadaşım Aysel Buluş da aynı yöntemle burada dersler veriyor. İğne keçe üzerine ders veriyorsa örneğin ilk etapta keçeleri kursiyerlere kendisi temin ediyor.” diye konuştu. “HERKESİ EN KISA SÜREDE ATÖLYEMİZE BEKLİYORUZ” Ertürk sözlerini şöyle sürdürdü: “Ankara’da gezilecek yerler sınırlı. Gezilecek yerlerden birisi ise Ulucanlar Cezaevi Müzesi. Fakat şöyle bir eksiğimiz var ki okumuyoruz… Çünkü müzenin içerisinde birçok tabela ile Sanat Sokağı gösteriliyor. Buna rağmen Sanat Sokağı’nı ziyarete gelen kişi sayısı müzeyi gezmeye gelen kişi sayısından çok daha az. Birde atölyede çalıştığını ve rahatsız edilmememiz gerektiği düşünülüyor. Hâlbuki gelip bizi ziyaret etseler biz daha çok mutlu oluruz.” Başkentlileri atölyelerine davet eden Ertürk son olarak şunları söyledi: “Hayata renkleriyle neşe katan atölyemiz heykel, seramik, iğne keçe, ahşap boyama, bez bebek, taş boyama ve daha fazlasıyla değerli misafirlerini bekliyor. Siz de hayatınıza atölyemizden alacağınız ürünlerle renk katmaya hazır mısınız? O halde sizleri en kısa sürede atölyemize bekliyoruz...” (Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim