Genç MUSİAD Ankara Şube Başkanı Eyüp Cendel Ersoy, son dönemde ekonomide yaşanan gelişmeleri ve değişimi anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mckinsey’den yardım almayacağını açıkladığını ve kendi denetim mekanizmasını kuracağını söyleyen Ersoy, “Yerli ürün tercih etmek suretiyle kendi üretimimizi teşvik edecek üretim ekonomimizi geliştirmeye destek olacağız” dedi. Güçlü Anadolu Gazetesi olarak biz sorduk, Genç MUSİAD Ankara Şube Başkanı Eyüp Cendel Ersoy ise sorularımıza cevap verdi. “POLİTİKALAR İSTİKRARI OLARAK DEVAM ETTİRİLELİ” 1)-Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamuoyunda tartışmalara neden olan McKinsey danışmanlık hizmetini almayacaklarını açıkladı ve 'biz bize yeteriz' dedi nasıl değerlendirirsiniz? Dünya üzerinde ciddi denetim sistemleri olan ve en önemlisi kişi ya da kuruma göre değil tamamen denetlediği sistemin düzelmesi ve gelişmesi için çalışmalar yapan kuruluşlar bulunmaktadır. Bu kurumlar uluslararası kabul gören ve birçok yatırımcı ya da kuruluşun politikalarını, satın alma kararlarını ve yatırım kararlarını etkileyen belirleyici kuruluşlardır. Türkiye’nin bu konuda yardım alması ve sisteminin doğruluğunu göstermek istemesi anlaşılabilir bir durumdur. Ama özellikle yerli ve milli politikalar oluşturmak ve mümkünse ikame edebildiğimiz tüm mal ve hizmetler de yerlilik vurgusu yapılan bir dönem de Mckinsey isimli firma ile çalışılması düşüncesi toplum da neden bu konuda yabancı firmaya ihtiyaç duyuldu sorusunu akıllara getirdi. Cumhurbaşkanımız da bu tereddütleri ortadan kaldırarak kendi denetim mekanizmalarımızı kullanacağımız ifade etti. Türkiye olarak kendi kendimize yeter miyiz tabi ki yeteriz. Ama özellikle Türkiye’nin istikrar ve sisteme dayalı politika algısını yeniden kurmak zorundayız. Bu konu da yeni hükümet sistemi ve yeni seçilen hükümet tavrı olarak hissedilmeli. Ekonominin paydaşları yatırımcılar, kurumlar ve iş adamları ülke politikalarının oluşum sürecinde yer almalı ve belirlenen politikalar istikrarlı olarak devam ettirilmeli. Bu şekilde kendi kendini denetleyen ve güven veren sistemimizi oluşturabilir ve kalıcı hale getirebiliriz. ZAM KONUSUNDA FIRSATÇILIK YAPIYORLAR 2)-Doların yükselişi nedeniyle iç piyasadaki zamları fırsata çevirenler var vatandaş bu konuda şikayetçi hükümetin uygulamalarını yeterli buluyor musunuz? Dolar da ki yükseliş sadece dış güçler veya dünya siyasetindeki belirsizlikler olarak açıklanmamalı. Öncelikle Türkiye olarak inşaat temelli ekonomik yapımız da çeşitliliği sağlamak zorundayız. Ürettiğimiz takdirde malın fiyatlamasında söz sahibi olabiliriz. Eğer üretimden ziyade tüketen tarafta isek ve özellikle de ithalat yapıyor isek döviz konusunda açık pozisyonda kalırız. Hem dışarıda hem de içeride bulunan üretici ve tedarikçiler zam konusunda fırsatçılık yapabilir. Bu konuda özellikle Ticaret Bakanlığı ve Belediyelerin zabıtalar kanalıyla denetim yapması doğrudur ancak süreç olarak piyasa gelişmelerine tepki vermekte geciktiğimizi düşünüyorum. Birçok ürün ve hizmette piyasada fiyat değişiklikleri oldu ve bu konuda fiyat konusu yerleşti piyasada. 3)- Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak'ın ekonomik krizle alakalı açıkladığı paket hakkında neler düşünüyorsunuz? Yeni Ekonomik Program yeni adıyla YEP öncelikle hayırlı olsun. Her program kendi içinde geçmiş dönemi irdeleyen eksik ve geliştirilmesi gereken yönleri ve yeni döneme dair hedefleri içerir. Ama ben özellikle katma değerli ürün üretilmesi, bu alanların destekleneceğinin ifade edilmesini önemli buluyorum. Kendi adıma genel ekonomimize dair ise özellikle inşaat temelli ekonominin çeşitlendirilmemiş gerektiğini ifade etmek istiyorum. Özellikle bu yıl itibariyle Turizmin olumlu katkısı ile moral bulmuşken, bu sektörün yanına sanayi tesisleri ve üretime yönelik fabrikalar yoluyla ekonomik çeşitliliğimizi arttırmalıyız. İnşaat alanında sadece konut veya ticari alan üretimi yerine bu sektörün devamlılığı açısından Organize Sanayi Bölgeleri, Teknoloji Geliştirme Bölgeleri yatırımları yapmalı ve bu yatırımların alt ve üst yapı inşaatları ile inşaat firmalarımızı geliştirmeliyiz. Bu şekilde konut ve ticari alana dayalı sınırlı bir inşaat piyasasında inşaat sonrası süreçte üretim ekonomimizi oluşturacak çalışmalarla ekonominin tüm paydaşlarını geliştirmiş oluruz. 4) Son dönemlerde artan şirketlerin konkordato açıklamaları bir algı oluşturmamıdır yoksa bir ekonomik kriz midir? Değişen döviz fiyatları ve buna bağlı maliyetler de ki artışların firmaların mali yapılarını olumsuz etkileyeceğini düşünüyorum. Her bir şirket yeni duruma uygun planlamalar ve bilançolarında düzenlemeler yapmak zorunda. Ancak peşi sıra açıklanan konkordato haberlerini de hem üzülerek hem de şaşırarak izliyorum. Çünkü ekonomide ki döviz endeksli dalgalanma Ağustos ayı içerisinde tavan yaptı sonraki süreçte yeni ekonomik program ve bazı kararlarla faiz artırımı vb. gibi biraz daha stabil bir hal almaya başladı. 2-3 ay gibi bir süre de şirketlerin konkordato ilan edecek hale gelmesi son derece üzücü. Özellikle inşaat firmalarının bir süredir dile getirdiği talep düşüşü nedeniyle yaşanan sıkıntıların üzerine bir döviz artışı nedeniyle maliyetlerin yükselmesi ve faiz artışı nedeniyle talebin düşmesi gibi durumlar inşaat sektörünü çok olumsuz etkilemiştir. İnşaat firmalarının da konkordato haberlerinde başı çekiyor olması ekonomimiz açısından zincirleme olumsuzluklara neden olma ihtimalini ortaya çıkarmaktadır. Bu açıdan inşallah duyduğumuz haberlerde yer lan şirketlerle sınırlı kalmasını ve konkordato süreci sonunda o şirketlerin de mali yapılarını güçlendirerek yoluna bakacak noktaya gelmesini temenni ediyorum. 5) inşaat sektörünün son dönemlerde sürekli artan yükselişi göz önünde bulundurularak sanayi üretiminin azalması enflasyonun artışında etken midir? Sanayimizin ekonomimizdeki payının azalması ve inşaatın oranının artması enflasyonu benim düşüncemle olumsuz etkilemektedir. Üretime dayalı sanayimizin artması ve tüketimde yerli ürünlerin tercih edilmesi yoluyla dış faktörlerden (döviz artışı ve ek gümrük vergisi vb.) daha az etkilenen ve aynı zamanda kendi fiyat politikasını belitleyerek enflasyonun olumsuz etkisinden korunan bir ekonomi olma özelliğine kavuşmuş olacağız. 6) Birçok ekonomist Ekonomik dalgalanmanın sadece hükümet politikası ile değil toplumun bilinçli hareket etmesiyle atlatılacağını vurguluyor sizce vatandaşlar bu süreçte nasıl hareket etmeli? Vatandaş olarak gereksiz tüketimden lüks harcamalardan ve gereksiz yere talep oluşturmadığımız takdirde ekonomimizdeki dengesizlikleri ya da bir alandaki yoğunlaşmaları önleme imkanı bulacağız. Yerli ürün tercih etmek suretiyle kendi üretimimizi teşvik edecek, üretim ekonomimizi geliştirmeye destek olacağız. (Serkan DEMİRTAŞ- Kadir GÜRHAN)

Editör: TE Bilisim