Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Ergen Komisyonu tarafından 23 yıldır düzenlenen Ergen Günleri Sempozyumu, Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü’nde başladı. Bu yıl Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Ergen Ünitesi işbirliği ile düzenlenen sempozyum 24 Kasım’a kadar devam edecek. Her yıl ergenlikle ilgili farklı bir tema çerçevesinde düzenlenen sempozyumun bu yıl ki teması ise  “Ergenlikte Cinsiyet Kimliği ve Cinsellik” olarak belirlendi. “İNANILMAZ DEĞİŞİMLER YAŞANIYOR” Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş, ‘Cinsiyet Kimliği ve Cinsellik’ konulu sempozyumun açılış konuşmasında Cebeci Kampüsü’nde olmaktan mutlu olduğunu belirterek şunlardan bahsetti: “Son yarım yüzyıla baktığımızda inanılmaz değişimler yaşıyoruz. 70’li yılların öğrencisi olarak bir araya geldiğimizde Uzay Yolu dizisini izler, tartışırdık. O zaman telsiz diye bir kavram bile yoktu ve dizide telsizle konuşulurdu. Kendi aramızda konuşurken bunları kabullenemezdim. Dünya değiştir ve artık dünya tek tuşla parmağımızın altında. Kavramlar  ve teknoloji çok değişiyor. Robotlar, akıllı şehirler, binalar, akıllı yaşamlar gibi kavramlar ortaya çıkıyor. Özellikle son çeyrek asırda teknoloji bizim kucağımıza düştü. Analog teknolojiden dijital teknolojiye geçen bir kuşak var. Çok zorlanıyoruz bundan dolayı. Bu değişimler sosyal yaşamı, sosyal alanı da değiştiriyor. Bu kadar hızlı değişim sorunları başka boyuta taşıyor. Aldığımız psikiyatri eğitimden şimdiye kadar eminim ki onlarca başlık eklenmiştir. Bu sadece ergenlerle ilgili değil. Toplumun tüm paydaşları yaşlısı, genci, erkeği, kadını herkesle ilgili. Birçok faktör de işin içine girdi. Aynı zamanda bu çok boyutlu multidisipliner hale geldi. Bilimde ki değişimler bizler gibi akademisyenlerin ve öğrencilerin bakış açısını da değiştiriyor. “EN BÜYÜK GÖREV EBEVEYNLERE DÜŞÜYOR” İbiş, sempozyum boyunca ergenlerin sorunlarının tartışılacağı sempozyum yapılacağını ifade ederek şöyle konuştu: “Ergenlerin arkadaş seçiminden cinsiyet kimliğine kadar her şey konuşulacak. Elbette tüm bunlar konuşulurken gerçek bilgi nedir ve nasıl kullanılacağı da tartışılacak. Bize düşen roller nelerdir bunlar da konuşacak. Burada görev sadece eğitimcilere düşmüyor. Daha çok en büyük görev ebeveynlere düşüyor. Çünkü ergenlerin rolleri yükseldi, yaş aralığı da haliyle yükseldi. Mesela ben şuan salonun çoğunun ergen olduğunu görüyorum. Sevgili öğrenciler siz de bugünün konususunuz. Kendinize dair hedefler, çözümler göreceksiniz. Gerek toplumsal gerekse akademik olarak Ankara Üniversitesi’nde bir sivil toplum kuruluşu ile gerçekleştirilmesi çok güzel. Yeniçağ aslında bize iş birliği de getirdi. İnsan objeli başka bir başlığa taşıyor bizi. Sanallaşıyoruz, robotlaşıyoruz ama bir yandan da işbirliğini öğreniyoruz. Bu gibi bilim dallarında insana odaklanan, insanı teknoloji ile birleştiren ve insani değerleri koruyan anlayışlar, paradigmalar bu noktada bu değişimler sürecinde güçlü bilim dallarına önemli görevler düşüyor. İşte bu işbirliği ile oluşturulan önemli bir etkinlik.” “ANKARA ÜNİVERSİTESİ İLE GURUR DUYUYORUM” 1941’de nöropsikiyatri olarak başlayan bir geçmişin olduğuna değinen İbiş, konuşmasına şöyle devam etti: “Nice hocalar var, pek çoğu hala buradalar. Emekleri ile heyecanları pek çok insana şifa dağıtmış, birçok hekimi yetiştirmiş hocalar burada. Cumhuriyetimizin gelişmesine her biri katkı sağlamıştır. Burayla ruhunu özleştiren herkese teşekkür ediyorum. Emek çok takdir edilmesi gereken bir husustur. Bu tür etkinliklerin önemsediğim diğer kısmı ise kuşakları bir araya getirmesi. Bugün 3 kuşak burada. Anılar, birikimler kuşaktan kuşağa aktarılıyor. Genç kuşaklarımız bizden birikimlerimizi öğrenecekler. Çok daha iyisini yapma çabasında olacağız. Cumhuriyetimizin kurucusu bize sözleriyle geleceğimizi işaret etmiştir. Gençlerimize dönmüştür, umudumuzu sürdürecek olanlar sizlersiniz demiştir. Vatan sevgisini için iyi bir örnek olacaksınız demiştir. Aslında çok önemli bir sorumluluk yüklüyor. Fikren, bedenen ve ruhen güçlü bireyler isteriz diyerek hepimize sorumluluk yüklemiştir. Bizler de akademisyenler olarak üzerimize düşeni yapmalıyız. Eğitim çok önemli, empati de çok önemli. Bu bağlamda da bu değişimler bize de yansıyor. Anlayışı değiştirmeye çalışıyoruz, öğrenci odaklı eğitimin peşine düşüyoruz. Ankara Üniversitesi ile her zaman gurur duyuyorum. Çünkü her zaman gereken adımı atan bir üniversite çünkü. Aynı zamanda üniversiteler, fakülteler, bilim dalları doğurmuş bir üniversitedir. Derneğin onursal başkanı Füsun Hocamıza teşekkür ediyoruz ve herkese iyi bir toplantı olmasını diliyorum.” “ANKARA ÜNİVERSİTESİ’NDE ERGENLER İÇİN İL KLİNİK KURULDU” Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı, Ergen Komisyonu Başkanı ve sempozyum eş başkanı Prof. Dr. Füsun Çuhadaroğlu Çetin 23. Ergen Günleri sempozyumunda bir açılış konuşması gerçekleştirdi. Çuhadaroğlu, 23’üncüsünü gururla düzenlemek olduğumuz ergen sempozyumlarını 1996 yılında yapmaya başladık diyerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “O zaman beri farklı bir şehirde, farklı bir üniversite ile düzenlemeye devam ediyoruz. İlk Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Ergen Komisyon, içinde kurduğumuz ve ergen psikiyatrisi, yetişkin psikiyatrisi ve konuya göre zaman zaman başka meslek gruplarının da katılımıyla birlikte çalışarak sürdürdüğümüz çalışmaları yürütmekte olan bir komisyon. Sempozyumlar da bu komisyonun bir ürünü oldu. İlk sempozyumu İstanbul Çapa’da, ikincisini Hacettepe de yaptık. Üçüncüsünü ise Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde düzenledik. Şimdi yıllar sonra sizlerle bir arada olmaktan mutluyuz. Bence Ankara tıpta toplantıların düzenlenmesinin bir önemi var. Türkiye’deki ergenlere özel olarak kurulmuş ilk klinik Ankara Üniversitesindedir. Ben yataklı servis dönemini hatırlıyorum ve orada yatıp taburcu olan ve bizi konferansta izleyen bir hastam dahi olmuştu.” “DOĞU VE BATI TOPLUMLARI ARASINDA GEÇİŞTEYİZ” Bu sene niçin ‘Cinsiyet Kimliği ve Cinsellik’ konusunu seçtiklerine ilişkin konuşan Çetin, Türkiye’nin son derece hızlı değişimler yaşayan bir ülke olduğunu belirtti. Çetin sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle doğu ve batı kültürleri arasında geçiş toplum olmamızdan dolayı bir takım değişikliklerden çok fazla etkilenen bir toplumuz. Son yıllarda hızla artan miktarda cinsiyet kimliği ile ilgili sorunlar gelmeye başladı ve cinsiyet kimliği meselesi sadece bizim ülkemizde değil, bütün dünyada var. Bizim geçiş toplumu olmamızın bir özelliği de doğu ve batı kültürleri arasında farklılık gösteren değerler olması ve kültürel farklılığın yansıdığı en çok kesimin ise ergenler olmasıdır. Hastanelerimize başvuran gençlerin birçoğunda kimlik sorununun cinsiyet alanına yansıması ile ilgili problemlerin çok sık olduğunu gözlemliyorduk. Ergen sempozyumunun ikincisinin konusu buydu. 19 yıl sonra tekrar aynı konu ile ilgili sempozyum yapıyoruz. Çünkü cinsiyet kimliği önemli bir konu. Cinsiyet kimliği yaşayan çocukların hepsi kimlik sorunu yaşayan çocuklar değil. Cinsel yönelimlerle ilgili sorunlar yaşayan gençler de var ülkemizde. Bunların hepsini bugün burada tartışacağız. Güzel bir toplantı olmasını umut ediyor, toplantının hazırlanması için emek harcayan herkese çok teşekkür ediyorum. “23 YILDIR TOPLANTI DÜZENLENİYOR” Türkiye Çocuk ve Genç Psikiyatrisi Derneği Ergen Komisyonu tarafından 23 yıldır düzenlenen Ergen Günleri Sempozyumu’na hoş geldiniz diye konuşan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı, Prof. Dr. Bedriye Öncü Çetinkaya yaptığı konuşmada sempozyumun bu yıl Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Ergen Ünitesi işbirliği ile düzenlendiğini ifade ederek şöyle konuştu: “Ergen Ünitesi 1974 yılında Prof.dür. Celal Odağ tarafından kurulmuş, önce Doç. Dr. Haluk Özbay ve ardından Prof. Dr. Saynur Canat’ın özverili çalışmalarıyla günümüze dek gelmiştir. Her yıl ergenlikle ilgili farklı bir tema çerçevesinde düzenlenen ve konunun değişik boyutlarıyla ele alındığı toplantımızın teması “Ergenlikte Cinsiyet Kimliği ve Cinsellik” olarak belirlenmiştir. Cinsiyet döllenme sırasında belirlense de cinsiyet kimliğinin gelişimini etkileyen pek çok etmen bulunmaktadır. Toplantımızda intrauterin dönemde beyin gelişiminden başlayarak cinsiyet kimliği gelişimi için önemli basamaklar ele alınacak, konu toplumsal ve sosyal boyutlarıyla da tartışılacaktır.  Ergenlerde sağlıklı cinsellik, ergen cinselliğinin psikososyal ve güncel boyutları, ergen gebeliği, cinsellik eğitimi, cinsel yönelim ve cinsiyet hoşnutsuzluğu  gibi konular ele alınacaktır.  Programda olgu sunumlarına da yer verilmiştir. Herkese güzel bir toplantı olmasını diliyorum.” (Türkan ÇATAL YILDIZ)

Editör: TE Bilisim