Evren iyiyle kötü, doğru ile yanlış, akıllı ile deli gibi zıt kavramları barındırıyor. Bir başka zıt kavram ise erdem ve kibir. Kibir ya da kendini beğenmişlik insanoğlunun en zayıf yanlarından birisi. İnsan her ne kadar bazen bu duyguları tercih etse de sonunda pişmanlık duyması da kaçınılmaz oluyor. Kibirli davranış sonunda pişman olup özür dilenilecekse en iyisi hiçbir zaman bu duygu tercih etmemek gerekiyor.  Yapılabilecek en iyi şey bu iki kelimeyi elimizdne geldiği kadar hayatımızdan uzak tutmak olacaktır. Hatta tamamen çıkarılması daha makuldür. Şu da var ki kibir sadece insanoğluna özgü bir kavram değildir. Bütün canlıların dünyasında görülebilir. Bitkiler, hayvanlar hemen hepsi. Size aşağıda anlatacağım hikaye kibrin muhtaçlık ve pişmanlık olduğunu bize kanıtlar niteliktedir. Sıcak bir yaz günüydü. Her yer çiçeklerle dolu ve hava mis gibi kokuyordu. Çiçek tarlasının üzerinde arı vız vız diyerek neşeli neşeli uçuyordu. Havada o kadar güzel süzülüyordu ki papatya onu hayranlıkla izledi. Uçmaktan yorulan arı papatyanın yanındaki ağaç dalına konar. Papatya, arı ile konuşmak ister ve seslenir: Arı kardeş ne kadar güzel uçuyorsun. Oysa benim kanatlarım yok ve ben senin gibi dünyadaki güzellikleri göremiyorum. Sadece etrafımdaki çiçekleri görüyorum. Bir gün beni de alıp gezdirebilir misin? der. Arı papatyaya kibirli gözlerle bakar ve: Ben seni nasıl taşıyım. Seni asla alıp, taşıyamam. Çabucak yorulurum, Hem ne yapacaksın dünyadaki güzellikleri, diyerek papatyayı götürmek istemez ve uçarak gözden kaybolur. Bu duruma oldukça üzülen papatya günlerce ağlar ve kendisine kibirli davranan arı onu çok üzmüştür. Aslında papatyayı alıp, gezdirebilirdi. Fakat o kibirli davranarak onu küçümsemeyi tercih etti. Aradan aylar geçti ve havalar yavaş yavaş soğudu. Ağaçlar yaprak döküyor ve çiçekler soluyordu. Fakat papatya halen yapraklarını dökmemişti. O gün havada arıyı uçarken görür ve bal yapmak için çiçek aradığını fark eder. Oysa oradaki solmadan kalan tek çiçek papatyaydı. Papatyanın üzerine konmak ister ve papatya arının konmasına izin vermez. Bu duruma oldukça şaşıran arı papatyaya seslenir: “Neden konmama izin vermiyorsun. Bal yapmam gerek.” der. Papatya aylar önce kendisine kibirli davranan arının yaptıklarını ona hatırlatır. Durumu hatırlayan arı kendine çok kızar ve papatyadan özür diler. Kendisinin kibri yüzünden geri çevirdiği papatyaya, şimdi kendi muhtaç olmuştu. Arının yaptıklarını affeden papatya, arının bal yapmasına izin verir ve bu duruma sevinen arı papatyayı alarak dünyayı gezdirmek için havalanmaya başlarlar. Gördüğünüz gibi arının kibri arıyı papatyaya muhtaç kılmıştır. Fakat arı kibirli olduğu kadar erdemli olmayı da bilmiştir. Çünkü pişmanlık duyduğun bir konu hakkında özür dilemek erdemli olmayı gerektirir. Arının yaptığı davranış bunu bize göstermiştir. Eğer ki hayatınızda böyle bir durum ile karşılaşırsanız siz de özür dileme erdemliliğinizi göstermeyi unutmayınız. Bu size çok şey kazandıracaktır. Tıpkı papatyanın hikayenin sonundaki dostluğu gibi..