10 - 16 Mayıs Dünya Engelliler Haftası’nda engellilerin sorunlarına dikkat çekmek için derlediğimiz haber dosyamızda bugün Down Sendromlu kızı için yıllarca mücadele eden Nuran Kılıç’la konuştuk. Down Sendromlu Çocukları Koruma Derneği Eski Başkanı Kılıç, toplumun ön yargı ve bakışlarını değiştirmeleri gerektiğini vurguladı. 22 yıldır kızıyla yaşadıklarını şimdi yazdığı kitapta anlatan Kılıç, kızıyla birlikte mücadelesini “Bir Meleğim Var” isimli kitapta paylaşacak. “NEDEN BANA BAKIYORLAR” “Kızım küçükken Down Sendromlu Çocukları Koruma Derneği ‘yle tanıştım, bir dönem başkanlığını da yaptım. Kızımın kendini farklı hissettiğinden dolayı içe kapanıyor. Özel eğitimden aldım normal liseyi bitirdi. Şimdi 22 yaşında, hep kaynaştırma eğitiminde eğitim aldı. Kendi farklılığının farkında olsa da bunu kabul etmiyor. Otobüse bindiğimizde ya da toplum içerisinde insanlar öyle dikkatle bakıyor ki kızım da bundan çok etkileniyor. Sürekli “neden bana bakıyorlar” diye sorduğunda artık onun genç ve güzel bir kız olduğunu ondan baktıklarını söylüyorum” 29 yaşında ikinci doğumunu yapan Kılıç, ilk çocuğunun sağlıklı olduğunu söyledi. İkinci çocuğunun da Down Sendromlu olduğunu doğum yaptıktan 15 gün sonra öğrenen Kılıç, hamileyken üçlü taramaların sonucunda hiçbir risk görünmediğini, sağlıklı bir bebeği olacağını düşündüğünü anlattı. “Doğar doğmaz Down olduğu anlaşılmış. Bebeğimi gördüm, farklılığının farkına ben de vardım, doktorlara ne kadar değişik bir çocuk dediğimde “ağlamıyor da ondan annesi” diyerek 15 gün benden sakladılar. Gençtim, daha önce Down Sendromlu bir çocuk görmemiştim. Bu kadar farkındalık yoktu tabii o zamanlar. Şimdi medyanın da çok dikkat çekmesiyle birçok insan biliyor.” “KÜÇÜK ADIMLAR PROJESİ” Kızının doğumundan dokuz ay sonra “Küçük Adımlar Projesi” kapsamında Ankara Üniversitesinde eğitim gören Kılıç, böyle projelerin önemine dikkat çekti. “Orada psikolojik destek veriyorlardı annelere ve yanı sıra engelli çocukların eğitimiyle ilgili çok şey öğrendim o projeyle. Küçük Adımlar Avustralya’da uygulanan bir projeydi. Küçük kas gelişiminden büyük kas gelişimine, davranış biçimlerine kadar geniş bir eğitim gördük bu projeyle. Önce anne bilinçlendiriliyor sonra çocuğun üzerinde uygulanıyordu. Haftada bir gün de Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nden Zihin Engelli Öğretmenliği okuyanlar gelip proje uygulamalarıyla ilgili kontrolleri yapıyorlardı. Ben ne öğrendiysem o çerçevede çocuğumu geliştirdim. Hiç vazgeçmedim, umutsuzluğa kapılmadım. Kızım için her derse gittim. Şimdi Ankara Üniversitesi Turizm Otelcilik Bölümü 2.sınıf öğrencisi, uzaktan eğitim görüyor. Çok akıllı ve bilinçli bir çocuktur kızım. Ev işlerinde bana destek oluyor, internet ve sosyal medya kullanımı var. Öz bakımını kendi karşılıyor. Her şeyi birebir kendim öğrettim. Piyano çalıyor, yüzme kursuna gitti. Kitap okumayı çok seviyor, en sevdiği ve defalarca okuduğu kitapsa Şeker Portalı.” “ENGELLİ ÇOCUKLARA KARŞI TOPLUM DUYARLI DEĞİL” Kızının kendine ait arkadaş çevresinin olmadığını dile getiren Kılıç, çevresindeki yaşıtlarının bu sosyalleşmeye duyarlı olmadığını vurguladı. “Ben psikolojik destek aldım kızımla ilgili ne yapabilirim, bu durumu nasıl kabullendirebiliriz diye. Kendisiyle de birebir konuştum ama engelli olduğunu kabullenmiyor, engelli kelimesinden de hoşlanmıyor. Kendi durumunu kabullenmesi önemli, kendisiyle barışık olur. Sosyalleşmesi için ben onu her gün götürüp getiriyorum. Her gittiğim ortama sokuyorum o konularda benimle olduğu sürece mutlu. Ama kendine ait arkadaş çevresi yok. Sağlıklı çocuklar bir süre okulda arkadaşlık kuruyor, okul bittikten sonra herkes uzaklaşıyor. İnsanların arasında da vefa yok. Kaldı ki engelli çocuklara karşı toplum çok duyarlı değil.” “ESKİDEN AİLELER ÇOCUKLARINI PARKA BİLE GÖTÜREMİYORLARDI” Toplum baskısının aileleri zor duruma soktuğunu ifade eden Kılıç, engelli çocukların sadece ailenin değil toplumun bir sorunu olduğunun altını çizdi. “İlk doğum yaptığımda ben bir otobüse bindiğimde toplu taşım aracına bindiğimde insanların bakışları çok rahatsız ediyordu. Direk gözlerini çocuğuma dikip bir çocuğa bir bana acıyarak bakıyorlardı. Ben zaten yaralı bir anneyim ben çocuğumu zor kabullenmişim, kaçmak, lanet okumak gelirdi içimden. Bunu sadece ben yaşamadım dernekteki birçok arkadaşım yaşadı. Anneler babalar çok sıkıntı yaşıyorlardı. Çocuklarını alıp parka bile götüremiyorlardı, şimdi o yıllara nispeten daha duyarlı hale geldik diyebilirim. Biz yıllar önce arkadaşımla birlikte çocukları alıp Hacettepe Hastanesine gittik. Göz muayenesine götürdük çocuğumuzu. Arkadaşımın çocuğu da engelli bir çocuktu. O hastanede bakışlar bizi öyle yaraladı ki, hastaneden nasıl çıktığımızı bilmiyoruz. Gözyaşlarıyla çıktık.” BİR MELEĞİM VAR Engellere karşı çok daha duyarlı olmamız gerekiyor” diyen Kılıç şunları söyledi: “Onların bizden üstün ve duyarlı, zeki, iyimser olduğunu bilmemiz gerekiyor. Kitap yazıyorum ama henüz bitiremedim, yazarken yaşadıklarım aklıma geliyor ve gözyaşlarına boğuluyorum. Bu topluma bırakmak istediğim bir şey var o kitapla birlikte. Özellikle bu kitap engellilerin ailesine destek olsun istiyorum. ‘Bir Meleğim Var’ kitabın adı. Yaşadıklarımı tekrar yaşadığım için ağır geliyor. Size yakın olan çevrenizde kimse kalmıyor. Ne kadar kanunlar da çıksa, engellilere karşı toplum duyarlı bir hale de gelse önümüze hep engel koyuyorlar bence engelli kelimesi de buradan geliyor.” Bebeğini engelli olarak kucağına alan annelerin yılmadan sabır ve sevgiyle mücadele etmeleri gerektiğini söyleyen Kılıç, “onları topluma kazandırmak sabır ve sevgiden geçiyor” dedi. Atlas YANAR

Editör: TE Bilisim