Toplumumuzda özel bir yere sahip olan ve görme engelli kişiler için oluşturulan Altı Nokta Körler Derneği, proje ve çalışmalarına devam ediyor. Görme engellilerin kendine yeterli, üretken ve toplumla kaynaşabilen bireyler olarak yetişmelerini sağlamak amacıyla kurulan Altı Nokta Körler Derneği'nden Avukat Hasan Tatarla hem aydınlatıcı hem de keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Görme engelli bir kişinin yaşadığı en önemli sorun, gözlerinin görmemesi değil, toplumun görme engellilerle ilgili yanlış anlayış ve ön yargılarıdır; kendisine sağlanan olanakların yetersizliği ve diğer insanlarla arasındaki fırsat eşitsizliğidir anlayışıyla yola çıkan Altı Nokta Körler Derneği, görme engellilerin  sosyal,  eğitsel, kültürel ve mesleki sorunlarına çözüm yolları üretmek amacıyla kurulan, kamu yararına faaliyetlerini sürdüren bir dernek görevi üstleniyor. ''Toplumun içerisinde yer aldığımız sürece biz de her insan gibi  mutlu olma hakkına sahip olabiliriz'' diyen Altı Nokta Şube Sekreteri Hasan Tatar'ı gelin daha yakından tanıyalım. Öncelikle sizi daha yakından tanımak isteriz Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz? Adım Hasan Tatar.Serbest avukat olarak çalışıyorum. Daha önce yıllarca öğretmenlik yaptım. Altı Nokta Körler Derneği'nde çeşitli kademelerde görev yaptım. Şu anda derneğimizi temsilen Türkiye Körler Federasyonunun  Genel Sekreterliğini  ve onun da üst kuruluşu olan Engelliler Konfederasyonun merkez yürütme kurulu üyeliğini yürütüyorum. Şubemizde de daha önce şube başkanlığı yaptım. Bizler, herkesin sorumluluk üstlenmesi adına dönerli sistemle görev yapıyoruz. Şu anda şube sekreterliği görevini yürütüyorum. Burada 30-40 yıldır çeşitli kademelerde görev aldım, almaya da devam ediyorum.   Altı Nokta Körler Derneği,gönüllü bir kuruluştur. Gönüllü olduğu için geçim kaynağımız farklı bu yüzden serbest avukatlık yapıyorum. '' GÖRME ENGELLİLERİN OKUR YAZARLIK ORANI TOPLUMUN ÇOK GERİSİNDE''  Görme engellilerin eğitim hayatları ve sosyo-kültürel faaliyetleri hakkında bizleri bilgilendirir misiniz? Görme engeli olan insanlarda diğer yurttaşlar gibi eğitim hakkına sahiptir. Türkiye'de anayasa gereğince eğitim hakkı ücretsiz ve zorunludur. Görme engelliler için de durum böyledir ama Türkiye'de görme engellilere yönelik okulların tarihi çok eski değil ilk körler okulu 1950 yılında kuruldu o da ilkokul düzeyindeydi.Bu okullardan biri Ankara diğeri Gaziantep'teydi.Sonra yıllar geçtikçe bu sayı arttı. Şu anda 16 ayrı körler okulu  var. Bu okullarda okuyan görme engelli sayısı maalesef yeterli değil. Bir kısım görme engelliler de kaynaştırılmış eğitim adı altında diğer okullara gidiyorlar. Körler okulu sadece ilk ve ortaokul düzeyinde faaliyet gösteriyor. Lise ve üniversiteyi normal okullarda okuyoruz.Görme engellilerin okuma yazma oranı çok düşük. Özellikle sonradan gözünü kaybeden insanların kabartma yazı öğrenme şansı olmuyor iki tane rehabilitasyon merkezi var devlete ait oralarda bu eğitim veriliyor ya da bizim gibi gönüllü kuruluşlarda bu eğitimi alıyorlar. Yani kısaca, görme engellilerin okur yazarlık oranı toplumun çok gerisinde. Görme engelliler hangi işlerde çalışabilir ve hangi mesleklerde başarılı olabilirler? Birçok meslekte çalışan görme engelli arkadaşımız var. Bunlar arasında sayıca fazla olarak avukat, santral memuru,öğretmen,psikolog, sosyolog,paketleme elemanı var. Devlet memuru olarak çalışan,sonradan gözünü kaybedip kendi mesleğini yapmakta olan çok farklı mesleklerden insanımız var ama görmeyi gerektiren tamamen göze dayalı işler dışında hemen hemen tüm işleri eğitimini aldıktan sonra yapabiliyorlar. Görme engelliler için meslek edinme kursları var mıdır? Görme engelliler için meslek edinme kursları var iŞKUR üzerinden yapılıyor.  İŞKUR , yüzde 4 oranında engellileri çalıştırmak zorunda. Bu yüzde 4'lük oranı doldurmayan işverenlerden bir para cezası kesiliyor ve bu kesilen para cezaları bir fonda toplanıyor.Bu fon sadece görme engellilerin değil engellilerin mesleki  eğitimi için kullanılıyor. Bu anlamda çeşitli projeler veriliyor İŞKUR'a . İŞKUR, komisyonda bu projeleri kabul ederse 6 aylık dönemler halinde yahut branşına göre 2 aydan 1 yıla kadar uzanan dönemler halinde meslek edinme kursu yapılıyor. Yine beceri edindirme yani meslek edindirmeye destek anlamında kursları halk eğitim müdürlükleri üzerinden gerçekleşiyor.Bizim gibi derneklerin de bu projeler içerisinde rolleri oluyor. Devletin ayrıca dediğim gibi 2 tane rehabilitasyon merkezi var. Şimdiki adıyla Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına bağlı olarak biri İstanbul'da diğeri Ankara'da..Bu merkezlerde kabartma eğitimi, bilgisayar eğitimi gibi derslerin yanı sıra beceri kursları da veriliyor. Tabi ki bir darlık söz konusu.  Türkiye'de meslek tanımı ve  iş analizi yapıp görme engelliler hangi alanlarda daha verimli olabilirler bunun çıkarılıp bu alanlara yoğunlaşılması gerekiyor. Bir de işverenlerin bu konuda bilgilendirilip,yeterli duyarlılığa sahip hale getirilmesi önemli. İş yerinde görme engelli veya herhangi bir engellinin de başarıyla üretime katkı sunabileceği fikrine erişmesi gerekiyor. Bunun için çeşitli kuruluşlarla işbirliği halinde sendikalarla yaptığımız ortak projelerde olmuştur. ''İNSANLAR GENELLİKLE GÖRME ENGELLİNİN KOLUNA GİRER OYSA GÖRME ENGELLİYİ KOLUNUZA ALMANIZ GEREKİR'' Görme engeli olan bir kişiye yardımcı olurken nelere dikkat etmeliyiz? Görme engelli bir kişiye yardımcı olurken öncelikle onun yardıma ihtiyacı olup olmadığını uygun bir dille sormak en doğrusudur. Bunu yaparken de nazik bir talepte bulunmak çok önemlidir.Eğer kendisi 'evet ihtiyacım var, çok memnun olurum' derse yardımcı olmak lazım. Özellikle yolda karşıya geçirirken yahut kalabalık bir yerde daha rahat bir yerden bir yere gitmesi için yardımcı olmak gibi.. İnsanlar genellikle görme engellinin koluna girer oysa görme engelliyi kolunuza almanız gerekir çünkü onun sizden yarım adım geride gitmesi lazım. Sizin vücut hareketinize göre indiniz mi çıktınız mı anlaması gerek. Örneğin, vücut yukarı doğru çıkıyorsa yukarıya bir basamakla çıkılmış demektir. Vücut aşağıya doğru iniyorsa bir adım aşağıya iniş var demektir.Sizin  beden diliniz görme engelli kişiye böylece yardımcı olur. ''NE YAZIK Kİ  ENGELLİLİK ALANI İSTİSMARA AÇIK BİR ALANDIR'' Görme engelliler alanında istismar var mıdır? Engelliler alanında istismar var, görme engelliler alanında da tarihin çeşitli dönemlerinde farklı istismar biçimleri görülmüştür. Bir dönem engelli derneği adı altında birtakım kuruluşlar kuruluyordu. Bu kuruluşlar makbuz bastırıyorlardı ve  trenlerde ,vapurlarda bu makbuzu engelliye yardım adı altında vererek insanlardan para topluyorlardı. Daha sonra pespaye müzik grupları oluştu grubun içine de birkaç tane türkü, şarkı söylediklerini düşündükleri insanları da alarak asılsız vaatlerde bulunarak kontrolsüz biçimde büyük paralar harcanıyordu. Daha sonra çok farklı istismar biçimleri de gelişti. Örneğin, geçtiğimiz yıllarda Türkiye Körler Federasyonu Başkanı olduğum dönemde sülükle insanların gözünü açacağız diye sözde bir doktor türedi ve bu doktor insanların umudunu paraya çevirmeye çalıştı. Bu anlamda epey mücadelelerde bulunduk. Televizyonlarda tartıştık, hukuksal anlamda davalar açtık. Biz kazandık ama Türkiye'de bu istismarın öyle böyle bir yolu bulunuyor.Engellilik alanı istismara açık bir alandır. Bunun için bu anlamda bizim gibi kuruluş ve derneklere, demokratik kitle örgütlerine özel bir görev  düşüyor. Bizim en temel ilkelerimizden birisi istismarın önlenmesidir. ''HAYAT BOŞLUK TANIMIYOR ''  Son olarak eklemek istediğiniz herhangi bir şey var mıdır? Görme engeli, fiziksel bir durumdur onun ötesinde engelli olan ya da görme engelli olan bir yurttaş diğer insanlar gibi bir vatandaştır diğer duyu organları çalışmaktadır. Hatta bazı duyu organları diğer insanlardan daha fazla işlev yerine getirmektedir. Çünkü hayat boşluk tanımıyor sizin gözden, kulaktan kaybettiğinizi doğa bir biçimde başka organlarla tamamlamaya uğraşıyor. Mesela kulakları, dokunma duyuları daha hassas olabiliyor. Bu insanları sizden biri olarak kabul edin.Onlara yönelik ayrımcı tutum ve uygulamalar içerisine girmeyin. Ayrıca engelli yakınları olan kişiler onları saklayıp bunu bir utanç kaynağı olarak görmesinler mutlaka okutsunlar, mutlaka bir meslek sahibi yapmaya çalışsınlar. Eline baston verip yürütmeyi, kendi bağımsız hareketini kazanmayı öğretsinler. Kendileri yapamıyorsa da bunu öğretecek kurumlara yönlendirsinler. Toplumun içerisinde yer aldığımız sürece biz de her insan gibi mutlu olma hakkına sahibiz. (Ekin Hazal DOĞRUYUSEVER)

Editör: TE Bilisim