Bir aralar internette sıkça dolaşan o fotoğrafı görmeyen yoktur sanırım. Rize'de, yeni doğum yapmış keçiyi sırtına alan, yavrusunu da çoban köpeğinin sırtına bağladığı okul çantasına koyan kızın karla kaplı dik yolda evine ulaşmaya çalışırken çekilen fotoğrafı, sosyal medyada paylaşım ve beğeni rekoru kırmıştı. Merhametini, olgunluğunu, insanlığını  yüzünün her halinden anladığımız on bir yaşındaki bir kızın duygulandıran hareketi çoğumuzun beynine kazındı bile. *** Köpeği  Tomi’nin de hakkını yememek lazım. Ben hayvan sevgisinin eğitimle ya da belirli bir bilinçle kazanılan bir şey olduğuna oldum olası inanmamışımdır. Bu insanın mayasında olan, kendi içinde başlayıp yine kendi içinde biten vicdanına, merhametine en başta da dediğim gibi karakter yapısına dayanan bir davranış biçimidir. Kendini küçük şeylerle mutlu edebilenler, kendiyle barışık olanlar en önemlisi empati duygusu gelişmiş olan insanlara bu fotoğraf karesi eminim ki çok tanıdık gelecektir. Yaklaşık on yıldır evde beslediğim bir kedim var. Kedi demek az kalır yoldaşım zaman zaman en iyi arkadaşım. Her canlının bir vesileyle dünyaya geldiğine inanırım. Tarçın’da  bana en zor zamanlarımda gelmişti. Onunla büyüdüm dersem yalan olmaz. Onun varlığı ve sevgisi bazen evde üzerinde anlaşılan tek konu olur. Evin en elektrikli, tartışmalı günlerinde bir anda herkesin sinirini tek bir hareketiyle minimuma indiriveren bir sevgidir bu. Hayat güzeldir aslında ve her şey içinde bir sebep, vesile barındırır bakmasını, görmesini bilene... *** Hayvanların ağzından insanlara söylenmiş olan ve bana da çok dokunan o yazıyı siz okuyucularımla da paylaşmak isterim. ‘’Benim hayatım 10-15 yıl sürer. Senden ayrılığım bana acı verir. beni almadan önce bunu düşün. Bana, senin benden istediklerini anlayacağım bir süre ver. Benim içimde sevgi duygusu uyandır ben bununla yaşarım. Bana hiç bir zaman uzun süreli darılma ve cezalandırmak için bir yere kapatma. Senin hayatında iş, eğlence ve arkadaşların var. Benim hayatımda ise sadece sen varsın. Arada sırada benimle konuş. Sözlerini anlamasam bile bana yönelttiğin sesini anlarım. Bana daima nasıl davranılması gerektiğini bil. Ben hiç bir zaman unutmam. Beni dövmeden önce aslında dişlerimle kemiklerini un ufak edebileceğimi, ancak asla böyle bir yola başvurmayacağımı düşün. Beni "isteksiz, tembel ve inatçı" diye azarlamadan önce düşün: belki yediğim yemek dokunmuştur, belki güneşin altında uzun zaman kalmışımdır veya halim kalmamıştır. Yaşlandığımda benimle ilgilen, bir gün sen de yaşlanacaksın. Her zor anımda yanımda ol, "benim içim kaldırmaz" veya "ben görmeden olsun" deme, çünkü benim için her şey seninle birlikte daha kolay…’’
Editör: TE Bilisim