Dünya Diyabet Günü, şeker hastalığına odaklanan küresel farkındalık kampanyasıdır ve her yıl 14 Kasım'da düzenlenmektedir. Uluslararası Diyabet Federasyonu (UDF) liderliğindeki her Dünya Diyabet Günü, diyabetle ilgili bir temaya odaklanır; tip-2 diyabet, dünya çapında sayıları hızla artan, büyük ölçüde önlenebilir ve tedavi edilebilir bulaşıcı olmayan bir hastalıktır . 

Tip 1 diyabet önlenebilir değildir ancak insülin enjeksiyonları ile yönetilebilir.[2] Kapsanan konular arasında diyabet ve insan hakları, diyabet ve yaşam tarzı, diyabet ve obezite, dezavantajlı ve savunmasızlarda diyabet ve çocuklarda ve ergenlerde diyabet yer almaktadır. Kampanyalar tüm yıl sürerken, Charles Best ve John James Rickard Macleod ile birlikte 1922'de insülinin keşfine yol açan fikri ilk kez tasarlayan Frederick Banting'in doğum gününü kutlar.

Yapılan bilimsel çalışmalarla ülkemizde 7 milyonun üzerinde diyabetli olduğu, yaklaşık 3 milyon kişinin ise diyabetli olduğundan haberdar olmadığı tespit edilmiştir. Diyabet hastalığının görülme sıklığının obezitenin artışına paralel olarak hızla arttığı ve 20 yaş üzeri her yedi kişiden birinin diyabetli olduğu ortaya çıkmıştır. (Araştırmalarda %8.5 ile %13 arasında değişmektedir). Kısacası ülkemizde diyabetli hasta sayısında önemli bir artıştan söz etmek mümkündür. Hareketsiz yaşam tarzı, sağlıksız beslenme ve obezitedeki (şişmanlık) artışın bu sonuca çok önemli katkısı olduğu bilinmektedir.

Diyabet konusunda toplumda farkındalığın arttırılması ve konunun öneminin vurgulanması amacıyla Dünya Sağlık Örgütü(WHO) ile Dünya Diyabet Federasyonu’nun (IDF) öncülük ettiği, tıp tarihinde bu güne kadar üretilmiş olan en değerli molekülü “İNSÜLİN HORMONU” nu bulan Frederick Banting’in doğum günü olan “14 Kasım Diyabet Günü” tüm dünyada her yıl belirlenen değişik tema ve çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır. Bu yılki Dünya Diyabet Federasyonunun belirlediği ve tüm dünyada kullanılan 14 Kasım Diyabet Günü teması ‘Geleceğimizi Koruyalım’ dır.

Prof. Dr. Baştemir diyabet konusunda verdiği demeçte uyarılarda bulunarak şunları söyledi: “Diyabetli bireyler, diyabetle iyi yaşamak ve komplikasyonlardan kaçınmak için sürekli bakım ve desteğe ihtiyaç duyarlar. Diyabet bakımının temel bileşenleri arasında insülin ve ilaca erişim, eğitim ve psikolojik destek yer alır. Birçok diyabetli birey, diyabet ilaçlarına ve bu arada insüline, kan glukozu ölçümü diyabet yönetimi için temel ihtiyaçlardan biri olmasına rağmen ihtiyaç duydukları kan şekeri ölçüm aletlerine, insülin pompalarına ve benzeri ekipmanlara ulaşamamakta ya da ulaşmakta güçlük çekmektedir. Özellikle düşük gelirli ülkelerde bu tedavi seçeneklerine ulaşılamamakta ve maddi olarak karşılanamamaktadır. Her dört diyabetli bireyden üçü, düşük gelirli ülkelerde yaşamaktadır.”

Başdemir uyarılarına şu şekilde devam etti: “Diyabetli bireyler yeterli oranda tedavi alamadıklarında kalp krizi, inme, böbrek yetersizliği, körlük ve alt ekstremite ampütasyonu gibi çok ciddi ve hayatı tehdit eden komplikasyonlarla karşılaşma riski altında kalmaktadırlar. Bu komplikasyonlar diyabetli bireylerin yaşam kalitesini düşürmekte ve sağlık harcamalarının da artmasına neden olmaktadır. Bunun yanında diyabet yönetimini başarılı bir şekilde yürütmek için gerekli olan eğitim ihtiyacı da gün geçtikçe artmasına rağmen ihtiyaç duyulan bireysel ve toplumsal eğitimin yeterince yapılabildiğini ve bu eğitimlere herkesin eşit şekilde ulaşabildiğini söylemek zordur.”

Editör: TE Bilisim