Depremin acısı çok kötü… Zaten son birkaç yıldır depremlerde büyük bir atış olmuştu. Neredeyse 2- 3 gün arayla deprem haberlerini duyar olduk. Neredeyse her gün yüreğimiz ağzımızda yaşamaya başladık.

Depremin acısı çok kötü… Zaten son birkaç yıldır depremlerde büyük bir atış olmuştu. Neredeyse 2- 3 gün arayla deprem haberlerini duyar olduk. Neredeyse her gün yüreğimiz ağzımızda yaşamaya başladık.
Bildiğimiz gibi, Türkiye, dünyanın aktif deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerinde yer alıyor ve ülkemizin yüz ölçümünün yüzde 42’si birinci derece deprem kuşağı üzerinde bulunuyor. Bu yüzden her türlü doğal afete ve yaşanacaklara karşı en başından önlemimizi almalıyız. Küçükken hatırlıyorum okullarda ara ara yangın ve deprem tatbikatı olurdu. Çok da yararlı olduğu kanısındayım çünkü depremlerde büyük korku yaşanırken zaman zaman yanlış davranışlardan dolayı da farklı durumlar ortaya çıkabiliyor. Bu yüzden soğukkanlılığımızı korumak ve gerekli tedbirleri almak yapabileceğimiz en doğru karar olur. Sadece deprem anında ve sonrasında değil deprem öncesinde de gerekli tedbir ve önlemler alınmalı.
‘’Yaşanılan mekânda tehlikeli olabilecek yerler tespit edilmeli. Devrilebilecek eşyalar sabitlenmeli, yangına sebep olabilecek eşyaların güvenli alanların yakınında olmamalı. Tüp ve gaz tanklarının bulundukları yerde sabitlenmelidir. Pencerelerde dayanıklı camlar kullanılması da önemli detaylardan biridir. Dikkat etmeniz gereken en önemli unsurlardan biri de mümkünse kendinize ve ailenize uygun bir çıkış yolu belirlemek olmalıdır. Acil ihtiyaç duyabileceğiniz eşyalar içinse bir deprem çantası hazırlayabilirsiniz. Aynı çantadan arabanızın bagajında ve iş yerinizde de bulundurmanız size çok fayda sağlayacaktır. ‘’
Deprem anında soğukkanlı olmak adeta altın kural niteliğinde. Uzmanlara göre, herhangi bir deprem anında yapılacaklar basit; ‘’ Güvenli bir yere geçin ve diz üstüne çökün. En hassas bölgeniz olan başınızı ve ensenizi koruyun ve baş, dizlerin arasında olacak şekilde bekleyin. Sağlam bir yere tutunun. Balkon ya da pencereden atlamayın. Depremin bitmesiyle asansörü değil, merdivenleri kullanın. İletişim yoğunluğu dikkate alınarak, telefonlar, acil durumları bildirmek dışında kullanılmamalıdır. Doğalgaz kaçaklarına karşı kibrit ve çakmak yakılmamalı, elektrik düğmelerinden uzak durulmalıdır. Deprem sırasında araç içindeyseniz binalardan uzak bir bölgede hareket etmeden beklenmelidir. Köprüler, viyadükler ve tünellerden uzak durulmalıdır.’’
Deprem düşüncesi her ne kadar kötü ve korkutucu olsa da bunları bilmekte bir hayli fayda var. Önemli olan bilmek de değil aslında, paniğimizi ve telaşımızı kontrol altında tutabilmektir. Bunun yanı sıra yapılabilecek en iyi şey ise sağlam bina yapmak, liyakatli kadrolar oluşturmak, oluşturulan kadrolarla da binaların sağlamlığını bilimsel standartlara göre kontrol etmek olacaktır.