Bir toplumda, demokrasi, politika, ekonomi kavramları birbiriyle etkileşim içindedirler. Tüketici hakları bu üç kavramında etkisindedir. İçinde yaşadığımız kapitalistlerin düzeninde halkın ezici çoğunluğunun zayıf durumda olması ve düzenin sahipleri tarafından mağdur edilmeleri, aldatılmaları, yanıltılmaları ve ezilmeleri nedeniyle, tüketici hakları kavramı ortaya konulmuştur. En az 100 yıllık bir mücadele sonucunda 9 Nisan 1985 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda oybirliği ile kabul edilen evrensel tüketici hakları ülkemizde ne durumdadır? Tüketici haklarının tam olarak uygulanmasına gereksinmesi olan tüketiciler için demokrasi var mı? Tüketici hakları konusunda gerekli tüm idari, yasal, teknik, maddi, sosyal ve ekonomik düzenlemeleri yapmak için bir politika var mı? Mevcut ekonomik politikalar tüketici haklarının gereklerini yerine getiriyor mu? Tüm bu sorulara aşağıda açıklık getirilecektir. Kimin için demokrasi? Ezen ve ezilen sınıfların olduğu, üretim araçlarının ve paranın sahibi olan yaşadığımız kapitalist – emperyalist düzende, demokrasi düzenin sahipleri için vardır. Demokrasi kavramı ile Türkiye’nin de içinde olduğu tüm kapitalist toplumlarda halk – tüketici aldatılmaktadır. Çünkü, gerçek demokrasinin olduğu bir toplumda – bir düzende ezen – ezilen, sömürücü-sömürülen sınıflar olmaz. Zengin – yoksul olmaz. Üretim araçlarının sahibi kapitalistler değil, toplum olur. Kişisel çıkarlar doğrultusunda her alanda her istediğini yapan ve bu konuda da devletin desteğini alan bir sermaye sınıfı olmaz. Gerçek demokratik halk iktidarında toplum yararına ve toplumun söz, yetki ve kararı ile her alanda bir planlama yapılır. Türkiye’de tüketici hakları hemen her alanda ayaklar altındadır. Kısaca, halkın ezici çoğunluğunu oluşturan aç, yoksul, işsiz ve emekçi tüketici kesimleri için demokrasi yoktur. Politikada halkın – tüketicinin adı yok!.. Bir toplumda politika, üstyapıyı oluşturan araçlardan en önemlisidir. Toplumda egemen olan ekonomik sistemin yansımasıdır. Egemen olan politika yani siyaset, yalnızca ekonomiyi değil, sosyal ilişkileri ve uygulamaları, eğitimi, sağlığı, tüketici haklarının uygulama düzeyini, emekçi haklarının durumunu, üretim ilişkilerini etkiler ve belirler. Eğer, egemen olan düzen kapitalist düzen ise – ki tüm dünyada egemen olan düzen kapitalizmdir – bu durumda, ülkede uygulanan politikaya da kapitalistler ve onların siyasi temsilcileri egemendir. Yani, ülkemizde de her alanda ve tüketici hakları alanında da yapılmış ve yapılacak olan düzenlemeler konusundaki politikaların belirlenmesi ve oluşturulmasında kapitalist – emperyalist düzenin sahipleri ve onların temsilcileri söz, yetki ve karar sahibidir. Söz konusu bu politikalarda ezilen yoksul, işsiz tüketicilerin ve halkın adı yoktur. Toplumu açlığa ve yoksulluğa sürükleyen sermayenin ya da kapitalizmin ekonomisi Bir toplumda açlığın, yoksulluğun, işsizliğin, sefaletin baş nedeni o toplumda uygulanan ekonomik düzendir. Ülkemizin de içinde bulunduğu kapitalist ekonomi düzeninde, işsizliğin, yoksulluğun ve açlığın nedenleri hep saptırılmış ve saptırılmaktadır. Üstelik de ülkemizde uygulanan ekonomi üzerinde emperyalist şirketler, yani, emperyalizm egemen durumdadır. Kısaca, ülkemizde uygulanan ekonominin sahipleri kapitalist – emperyalistlerdir. Ekonomik düzenin belirlenmesinde yoksul, işsiz, emekçi tüketicilerin değil, kapitalist – emperyalistler ile onların siyasi temsilcileri söz, yetki ve karar sahibidir. Tüketici hakları: yalnızca kağıt üstünde!.. Tüketicilerin evrensel haklarından olan beslenme, barınma, sağlık, eğitim, ulaşım gibi temel gereksinimlere, Türkiye’de tüketicilerin yüzde kaçı tam ve eksiksiz erişebiliyor? Nüfusun yüzde 20’si açlık sınırının altında, yüzde 60’dan fazlası yoksulluk sınırının altında olmak üzere, nüfusun yüzde 80’den fazlası temel gereksinimlerine tam olarak erişemiyor. Tüketicilerin diğer evrensel haklarından olan; Tam ve eksiksiz bilgilenme hakkı, Sağlık ve güvenlik hakkı, Temsil edilme ve sesini duyurma hakkı, Eğitilme hakkı, Seçme hakkı, Zararlarının karşılanması hakkı, Ekonomik çıkarlarının korunması hakkı, Sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı ayaklar altındadır. Bu haklar, halkın ezici çoğunluğunu oluşturan aç, yoksul, işsiz, emekçi ve emekli tüketicileri ilgilendirmektedir. Düzene egemen olan sermaye kesiminin – kapitalistlerin böyle bir sorunu yoktur. Sorunu yaratan ve sorunun çözülmesini istemeyen onlar ve onların temsilcileridir. Kısaca, tüketici hakları, tüketiciler adına, yalnızca kağıt üstündedir. Çözüm Nedir? Yukarıda belirtilen sorunları yaratan ve içinde yaşadığımız düzende halk için, halk adına çözüm yoktur. Bu düzen, halk için, halk adına ve ancak halk tarafından değiştirilebilir. Hiçbir sömürünün olmadığı, aç – yoksul ve işsizin olmadığı, ezen – ezilen sınıfların olmadığı, gerçek halk demokrasisinin olduğu, politika ve ekonomide söz, yetki ve kararın halkta olduğu düzen halk için çözümdür.    

Editör: TE Bilisim