Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan AK Parti grup toplantısında konuştu. Mecliste partililerine seslenen Erdoğan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Osmanlı Devleti’ne yönelik sözlerini eleştirdi. Erdoğan Kılıçdaroğlu’na yönelik, "Onlar sizin ecdadınız veya sizinkilerin zamanına ait olan bir süreçti. Türk malı zırhlı araçlarımız da mı bu zata bir şey ifade etmiyor. Ya bilmiyor ya yalan söylüyor" ifadelerini kullandı. ÖSO ile ilgili eleştirilere ise “ÖSO, tıpkı Kuvayı Milliye güçleri gibi sivil bir oluşumdur. ÖSO'nun bizim kahraman askerlerimiz ile yan yana çarpışması iftihar edilecek bir görüntüdür” sözleri ile yanıt verdi. “REİS BİZİ AFRİN’E GÖTÜR” Erdoğan konuşması esnasında salondan 'Reis bizi Afrin'e götür' sloganlarının yükselmesine "İhtiyaç olursa önce ben sonra siz gideceksiniz “şeklinde cevap verdi. Erdoğan konuşmasına şu sözlerle devam etti: "Afrin'i teröristlerden temizlemeye yönelik Zeytin Dalı operasyonunu başlattık. Bu ülkenin ekmeğini yiye n, havasını soluyan bir güruh var ki onların ihanetlerinden müzdaribiz. Türkiye'de adı ana muhalefet partisi olan ama yaptıkları ile ana hıyanet partisine dönüşen partinin başındaki zevat ve onun ekibi var. Ben gerçek CHP'lilerin bizimle aynı hissiyata sahip olduğuna inanıyorum. Her seferinde bu zatı gündemimize almayalım diyorum ama yaptıkları karşısında susmanın vebali olduğunu görüyorum.” “TOPLARIMIZIN SESİNİ DE Mİ DUYMUYOR” CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözlerine yanıt veren Erdoğan, “Türkiye'nin savunma sanayiinde geldiği yeri küçümseyen sözler sarf ediyorlar.  Her gün televizyonlarda sabahtan akşama kadar yayınlanan Zeytin Dalı operasyonunu da mı bu adam izlemiyor. Askerlerimizin ellerindeki yerli silahları da mı görmüyor? Toplarımızın sesini de mi duymuyor? Çok namlulu roket atarlarımızın görüntüsünden de mi etkilenmiyor. Silahlı İHA'larımızdan da mı heyecan duymuyor. 'Sen bir delikli tüfek yapamazsan, nasıl savaşacaksın' diyor. Gaflete bak ya, zavallılığa bak. Onlar sizin ecdadınızız veya sizinkilerin zamanına ait olan bir süreçti. Türk malı zırhlı araçlarımız da mı bu zata bir şey ifade etmiyor” dedi. “İSTANBUL’DA BİRÇOK MODERN SİLAH FABRİKASI KURULDU” Kılıçdaroğlu’na yönelik eleştirilerine devam eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Neymiş, 'Osmanlı hiçbir şey üretmemiş'. Bunun adı idrak tutulması değilse, düpedüz yalancılıktır, iftiradır. Bu zata hızlı ve özet tarih dersi vermek gerekirse, İstanbul'da Tophane diye bir semt var. Yalnız, Kağıthane'yi Kağıttepe'ye çevirdiği gibi buraya da Tophane yerine Toptepe demeye kalkmasın. Buranın adı 500 yıldır Tophane. Acaba isminin nereden geldiğini biliyor mu? Buradan kurulan dökümhanelerde devrin en gelişmiş topları üretiliyordu. Fatih Sultan Mehmet Han bizzat kendisi top tasarlayan ve inşa ettiren bir savunma sanayii dehasıydı. 18. yüzyılda yeni bir atakla İstanbul ve çevresinde pek çok modern silah fabrikası kurulmuştur. MKE 1950'de bu isimle faaliyete geçmiştir. Ondan önceki ismi Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğü. Osmanlı'daki son ismi İmalatı Harbiyei Umumiye Müdürlüğü. Üstelik bu kurum en büyük atağını CHP döneminde değil, Demokrat Parti döneminde yaşamıştır. Bunun zihniyetinin ceddi olan takım değil. Onların verdiği bir şey yok. Bu dönemde tarım sektörü başta olmak üzere ülkemizin ihtiyaç duyduğu diğer alanlarda da üretime yönelmiştir.” “CHP ATATÜRK İSTİRMACILIĞI YAPIYOR” Erdoğan, Türkiye savunma sanayiinde son 15 yıldaki ataklarını gerçekleştirmiş olmasaydı, bugün kendi sınırlarımızın içindeki terörle mücadele operasyonlarını dahi yürütemez hale gelirdi diyerek konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Ülkemiz şu anda 6 milyar dolarlık üretim ve 2 milyar dolarlık ihracat kapasitesi bulunan bir savunma sanayiine sahiptir. Ama CHP'nin bu atılan adımlardan haberi yok. Savunma Sanayii projeleri 60 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşmıştır. Sadece insansız hava araçlarının safahati ile Altay Tankı'nın motoru bile bize bu meselenin ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. Zaten sahada bunların çoğunu gururla görüyoruz. CHP'nin en önemli özelliği Gazi Mustafa Kemal Atatürk istismarcılığıdır. Bugün de aynısını yapıyorlar. Başka sermayeleri kalmadı. Elbette savaş meydanlarındaki zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmadan bağımsızlığın dayanağı haline getirilemez. İyi de siz bu işin neresindesiniz. Gazi Mustafa Kemal'in büyük bir ferasetle başlattığı savunma sanayii hamlesinin önünü, İkinci Dünya Savaşı'nı bahane ederek adeta kesen, yapılmış olan işleri rafa kaldıran siz değil misiniz?” “TERÖR ÖRGÜTLERİNE DESTEĞİN HESABINI VERİN” Siz önce terör örgütlerine verdiğiniz açık desteğin hesabını verin diyen Erdoğan, “CHP'nin başındaki bu zat, aynen kendi ifadesi ile söylüyorum: ‘YPG terör örgütü değil, vatanını kurtarmak için örgütlenmiş bir oluşumdur’ dedi. Bu kişi şu anda Afrin operasyonunu yürüten askerimize kurşun sıkan, terör örgütünü savunuyor. Bunun genel başkan yardımcıları, milletvekilleri, hepsinin yaptığı da bu değil mi? Genel Başkanları böyle yapar da şürekası aşağı mı kalır? Aynı koroya katılmış gidiyorlar. ‘PYD bir terör örgütü değildir’ diyerek bize PYD'den niçin rahatsız olduğumuzu soruyor. Gaflete bak ya. Bir başkası ‘CHP nasılsa, PYD de öyle bir siyasi partidir, bu gerçeği söylemekten çekinmemeliyiz’ diyor. İstanbul'a bir il başkanı getirmişler, neresinden tutsanız elinde kalıyor. FETÖ'cüler derseniz onlar da Ankara'dan İstanbul'a yürüyecek kadar çok seviyorlar. Bunların o yanı da var. Teröristleri, ‘barikat kuran arkadaşlar’ diye takdim eden bunlar değil miydi? Seçime ortak girmeye doğru şu anda giriyorlar. Çok isabetli olur. Yeter ki böyle bir karar alsınlar. Atalarımız, ‘iki çıplak bir hamama yakışır’ derler.  Bunlar da böyle. Bunlara da her türlü ortaklık, birliktelik yakışır. HDP ile kanka olan, PKK'nın izinden giden, PYD'ye övgüler savuran ana muhalefet ekibinin, sıra ÖSO'ya gelince nevri dönüyor. Dünyada hiçbir hakları örgütünün bulamadığı gerçeği bunlar keşfetmişler. Neymiş, ÖSO bir terör örgütüymüş. Bizi şaşırtmaz ama birilerinin kafasını karıştırabilir. ÖSO, terör örgütü değil, kendi vatanlarını savunan, içinde her etnik kökenden insanın bulunduğu milli yapıdır. Bunların fısıltı ile söyledikleri bir husus var. ‘Ülkemizdeki Suriyeliler niye kendi vatanlarını savunmak için savaşmıyorlar’ diye el altından fitne yayıyorlar. Siz sadece size sufle edilen yalanlar neyse, onlarla hareket edersiniz” açıklamalarında bulundu. ÖSO’YA DAİR AÇIKLAMALAR           Erdoğan, ÖSO'nun Fırat Kalkanı Harekatı'nda nasıl fedakarca çarpıştığının bizler yakından şahidiyiz sözlerini kullanarak ÖSO ile igili şunları söyledi: “Bugüne kadar 614 şehit vermiştir. Zeytin Dalı Harekatı'nda 16 şehit, 100'e yakın şehit vermiş olmasına rağmen mücadelesini kahramanca vermektedir. Ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizin askerlik şubelerine müracaat edip bölgeye gitmek için başvurduklarını da biliyorum. Bunun için eğitim lazım, lojistik lazım, planlama lazım. Suriyeli kardeşimizin de askerlik şubelerine başvurularını bir kararlılık ifadesi olarak görüyor ve hepsine teşekkür ediyorum.” Erdoğan açıklamasına şöyle devam etti: “Suriye Ordusu (ÖSO) terör örgütü değil, kendi vatanlarını savunan  içinde her meşrepten her inançtan etnik kökenden bulunan insanın bulunduğu milli yapıdır. Bu operasyonda ÖSO şu ana kadar 614 şehit vermiştir. 2 binin üzerinde de gazisi vardır.  Zeytin Dalı Operasyonu'nda şu ana kadar 16 şehit ve 100'ye yakın gazi vermesine rağmen mücadelesini kahramanca orada sürdürmektedir.  ÖSO, tıpkı Kuvayı Milliye güçleri gibi sivil bir oluşumdur. ÖSO'nun bizim kahraman askerlerimiz ile yan yana çarpışması iftihar edilecek bir görüntüdür. Her sivil oluşum gibi burada da yanlış yapanlar çıkarsa kendi içlerinde muhasebesini yaparlar. Orası kendi meseleleridir.” “OKUMA ÖZÜRLÜ” Kılıdaroğlu’nun "Osmanlı'da millet mi vardı?" sözlerine yönelik konuşan Erdoğan, “ ‘Osmanlı'da millet mi vardı?’ diyor. Sen bir partinin genel başkanısın. Bir oku ya. Okuma özürlü bu. Ardından ne diyor? Millet, Cumhuriyet'le beraber oldu diyor. Bu ve benzeri kişilerin kafasındaki millet ve milliyet Fransız İhtilali ile dünyaya yayılan kavramlardan olunca böyle ortaya çıkabiliyor. Osmanlı, tam bir millet devletiydi. Osmanlı'yı şahıs devleti sananlar o tarihi hep başkalarının gözünden okumuşlardır. Bugün Avrupa'da devletler krallıkla yönetiliyor diye, bunları milliyetsiz mi kabul edeceğiz? Demek ki, yönetim biçimleri ile millet meselesinin hatta demokrasinin doğrudan ilişkisi bulunmuyor.” (Aydın AKYÜREK)

Editör: TE Bilisim