Geçtiğimiz hafta sonu, arkadaşlarımızın çocukları, gün içinde içlerinde dolan taşan enerjilerini akranlarıyla oynayarak doyasıya dışa vursun, eğlensinler diye durakladığımız Kuğulu Park’ta, o neşeli cıvıltılar içerisinde kendi çocukluğumu düşünmeden edemedim. Evet beni o yıllara kolayca döndüren bir park Kuğulu Park. Tahmin ediyorum ki sizleri de, adının geçmesi bile, belki kendi çocukluğunuza, belki çocuğunuzu alıp eğlenmesi için götürdüğünüz günlere, eski anılara, eski aşklara, eski dostlara götürecektir.

İçinden dere geçen kavaklı bir araziden, çocukların cıvıltılarıyla şenlenen bir parka dönüşmesi 1958 yılına denk gelmektedir. Başlarda beklenen ilgiyi görmemesi üzerine Vedat Dolakay’ın belediye başkanlığı yıllarında yeniden yapılan peyzaj çalışmalarıyla tasarlanarak bugünkü gözdeliğini kazanmıştır.

Parkın adı, kurulduğu zaman Viyana Belediyesince hediye edilen beyaz kuğulardan gelmektedir. Parkın içerisindeki minik yapay gölde bulunan siyah kuğular da Pekin’den getirilmiştir. 

Yaklaşık 10000 m2 yüzölçümü olan bu park, çok da büyük olmamasına karşın içerisine çocukların oynayabileceği, büyüklerin dinlenmek için banklarında oturabilecekleri, gençlerin çimlerinde söyleşebilecekleri türlü keyiflere olanak sağlayarak, Ankaralıların başta olmak üzere, kente gezmeye gelen konukların da gönüllerinde ayrı bir yer kazanmıştır.

Gelelim benim anılarıma… Kuğulu Park’ın caddeye olan çıkışının karşısında bulunan rengarenk merdivenlerin az ötesinde geçen çocukluğumda, o küçük yaşlarımıza rağmen arkadaşlarımızla beraber, zaman zaman ailelerimiz de yanımızda olmadan, sokaklarda dolaşırken kendimizi bulduğumuz bir parktı Kuğulu Park. Ailelerimizin de yanımızda olduğu günlerde arkadaşlarımızla doyasıya oynandıktan sonra, özellikle de o yıllarda Pazar günleri araç trafiğine kapalı olan Tunalı Hilmi’de yürümek, havalar sıcaksa beraberce dondurma keyfi yapmak inanılmaz güzellikte anıları kazımıştı zihinlerimize. 

Tunalı Hilmi’de bulunan Kuğulu Park, benim için biraz Ali Dede Sokak, biraz Paris Caddesi, biraz Barış Bakkal demek. Bazen vişneli, bazen limonlu buzlu dondurma, bazen o küçük yaşlarda bile tadına bayıldığım soda, bazen vişne suyu, biraz Şimşek Sokak, biraz arkadaşım Şelale, çokça da ablamla dolu neşeli anılar demek. 

Sadece bir saat kadar durakladığımız ve çocukların oynamasını beklediğimiz parkta, geri döndüğüm o yılların sıcaklığıyla, ilk fırsatta yolunuzu Tunalı Hilmi’den geçirip, bir kahve, bir kitap alıp, tam da göbeğinde olmasına, etrafından durmaksızın akan trafiğe karşın, sizi şehrin karmaşasından uzaklaştıracağına neredeyse emin olduğum bu parka düşürmenizi öneririm.

Kim bilir belki de yan yana olan banklardan birinde, tesadüf bu ya, aynı gün aynı keyfi paylaşıyor oluruz…

Editör: TE Bilisim